İkisi de Kansaslı olan, New York tiyatrolarında oyuncu Sara Viola Warmbrodt ile New York’tan Londra’ya transfer edilen sanat galerici Francis Lenn Taylor’ın ikinci çocuğu olan Elizabeth Rosemond Taylor 27 Şubat 1932 yılında Londra’da doğdu. Çok sevdiği at binmeyi öğrendiği Londra’da geçirdiği küçüklüğünün ardından ailesi ile birlikte II. Dünya savaşı öncesi Amerika’ya geri döndü ve Beverly Hills’e yerleşti…

Menekşe gözlü…
Filmlere olan ilgisi ve Shirley Temple hayranlığı yüzünden annesinin dikkatini çeken Elizabeth, aile dostlarının aracılığı ile adım attığı sinema dünyasındaki ilk rolünü “There is One Born Every Minute” filminde oynadı. Bu filmi, hepimizin sevgilisi olan “Lassie Come Home” izledi.
Çekimler sırasında kameramanın takma kirpiklerini çıkarmasını rica ettiği o upuzun kirpikler,  gözlerinin menekşe rengi gibi, kendisinindi. Geçirdiği genetik mutasyon sonucu çift sıra kirpik ve ışıkta neredeyse mor gözüken mavi göz rengi ile doğan Elizabeth, ender görülen lenfödem hastalığına sahipti. Kas sistemini etkileyen bu hastalık, zaman içinde kalp sorunlarına da sebep olacaktı.


Onu yıldız yapan film
At binme becerisi ve İngiliz aksanı ile 12 yaşında kabul edildiği “National Velvet” filmindeki rolüyle oyunculuk anlamında çok beğenildi. “Benim için hala en heyecanlı filmimdir” dediği bu rolü onu bir yıldız yaptı. MGM ile imzaladığı uzun dönemli bir kontratın ve sayısız filminin başlangıcıydı.

Hazır! Kayıt!
“A Date with Judy”, “Little Women” gibi filmlerde tipik genç rollerinde oynayan Elizabeth o yıllarını, “Tüm sorunlarım, bir kadının vücuduna ve bir çocuğun duygularına sahip olduğum için başladı,” diye anlatmıştı. Görünümünün karşılığı olan yetişkin rollerine hızlı geçişi ile ‘hayat’ başlamıştı!

Her anı olduğu gibi yaşamaya ve zevk almaya çalışırım. Yarını düşünür ama çok da endişelenmem. Şimdinin tadını çıkarırım!” Elizabeth Taylor

Belki de rol aldığı tüm filmlerinin konularına şapka çıkarttıracak, aşkları, ihtirasları, sevgilileri, evlilikleri ve boşanmalarıyla ilgili, torunu Quenn Tivey’in de söylediği gibi: “Gerçek hayatında ne olursa olsun, O hayattan daha üstündü.


Sayısız evlilikleri
Mayıs, 1950’de henüz 18 yaşındayken Hilton Otelleri mirasçılarından Conrad ‘Nicky’ Hilton ile yaptığı ilk evliliği, 9 aylık mutsuzluk, Nicky’nin alkol sorunu, gösterdiği fiziksel ve duygusal şiddet sonucu bitti.
İki yıl sonra Şubat, 1952’de kendisinden 20 yaş büyük, İngiliz aktör Michael Wilding ile evlenen Elizabeth’in, Michael Jr. ve Christofer adında iki oğlu oldu. Beş yıl süren birliktelikten sonra Ocak 1957’de ayrıldılar. Bu yıllarda Rock Hudson ve Montgomery Clift ile, çektikleri “Giant” ve “Raintree County” filmleri sırasında çok iyi dost oldular.
Üçüncü evliliğini Şubat 1957 yılında, Acapulco-Meksika’da verdiği bir röportajda “En çok onunla mutluydum!” diye bahsettiği En İyi Film Oscarı’nı aldığı “Seksen Günde Devri Âlem” filminin de yapımcısı Mike Todd (Avrom Hirsch Goldbogen) ile yaptı. Ağır bir sırt ameliyatı sonrası kaldığı hamilelikten 6 Ağustos 1957’de üçüncü çocuğu, ilk kızı Lisa’yı dünyaya getirdi. Prematüre doğan Lisa birkaç aylıkken, Elizabeth Taylor’ın henüz bir yıllık evli olduğu eşi Mike’ın uçağı “Lucky Liz” buzlanma, aşırı yük ve o yük ile çıkılmaması gereken yüksek irtifa sonucu düşmüş ve kızları Lisa’ya hamileyken evlendiği aşkını, sonsuza dek kaybetmişti.

Bilirsiniz, birçok erkek, büyümek ve ABD Başkanı olmak ister. Bense sadece büyümek ve Elizabeth Taylor ile evlenmek istemiştim ve yaptım.” Mike Todd

Elizabeth ve Mike Todd’un düğününde Mike’ın sağdıcı, Amerika’nın sevilen aktrisi Debbie Reynolds ile evli, kendi televizyon şovu ve milyonlar satan plakları olan başarılı şarkıcı Eddie Fischer Elizabeth’e sırılsıklam âşıktı. Mike Todd’un cenazesinde ve sonrasında Elizabeth Taylor’dan kopamayan ve bu ilişkinin NBC kanalı tarafından hoş karşılanmamasının sonucu televizyon şovunun iptalinden, karısı Debbie’den olaylı boşanmasına kadar sebep olan büyük aşkları, “Balayımız 40 yıl sürecek” dileklerine rağmen 5 yıl sürdü. 1959 yılında evlenen Eddie Fischer ile Elizabeth Taylor Mart 1964’de ayrıldılar.


Elizabeth Taylor, Mike Todd ve Debbie Reynolds

Acı gerçekler
2010 yılında ölen Eddie Fischer geriye, Elizabeth Taylor ve birçok Hollywood yıldızının sırlarından bahsettiği, “Been There Done That” kitabını bıraktı. Kitabının Taylor bölümlerinden: “İlk kocası olan ‘Nicky’ Hilton’nun karnına attığı tekmelerle bebeğini düşürttü. Liz, seks bağımlısıydı. Mike Todd Liz’i döver, aşağılardı. Gerçi Liz dayak yemeğe alışıktı. Kocası Michael Wilding yan odada uyurken kendisi aktör Victor Mature ile birlikte oldu. Frank Sinatra’dan hamile kalınca evlenmek istedi. Frank Sinatra kabul etmeyince Elizabeth Taylor’u menajeriyle Meksika’ya gönderip kürtaj yaptırttı. Liz Frank Sinatra’dan nefret etti. Bu olay yüzünden kendini alkole verdi. Alkol ve hap kullanıyor, film setinde bile kola şişesinden konyak içiyordu.”
Devlet adamlarıyla, mafyayla ve şöhretlerle yakın ilişkiler içinde olabilmeyi kaldıramayan Eddie Fischer çevresinin, dostlarının ve eşlerinin sırlarını 333 sayfalık kitabında herkesle paylaşmıştı.

Ve Cleopatra!
1961 yılında “Butterfield 8” filmindeki Gloria Wandrous rolü ile En İyi Aktris Oscar Ödülünü alan Elizabeth Taylor’a Cleopatra rolü için, sinema tarihinde ilk defa bir kadın oyuncuya 1 milyon dolar verildi, çekimler ilerledikçe bu miktar iki katına çıkarıldı. Roma’da çekilen filmin yapımı için ise rekor sayılacak 40 milyon dolar harcandı. 20th Century Fox şirketini iflasın eşiğine getirmiş olan bu film istenilen kazancı elde edememiş ancak setinde başlayan Hollywood tarihinin en bilinen ve en ihtiraslı ilişkilerinden biri olan Richard Burton ve Elizabeth Taylor aşkı bu filmi ‘efsaneler’ sınıfına sokmuştur. Film ayrıca dört Oscar kazanmıştır.

Richard Burton ve Elizabeth Taylor aşkı
İkisinin de evli olması, tüm uyarılara rağmen ilişkilerini sürdürmeleri Vatikan tarafından da hoş karşılanmamış, aşkları skandal olarak anılmıştır. Yıllar sonra Eddie Fisher’in de kitabında belirttiği “İlişkileri, Cleopatra’nın çekimlerinde başladı. Richard Burton kendini beğenmişin tekiydi! Evimizdeyken sarhoş haliyle karıma ‘Liz, kimi seviyorsun söyle?’ diye bağırdı. Karım bir bana, bir ona baktı. Ve ona dönüp ‘Seni’ dedi. Yine bir gün Richard’a, karımı sevdiğimi ve peşini bırakmasını söyledim. Bana ‘Sen yıldız oldun, ben daha olamadım! Onu kullanacağım ve ben de yıldız olacağım,’ dedi. Bir seferinde de yatakta karımla olduğunu söylemek için telefonla aradı. Birbirimizi ölümle tehdit ettik ve tabanca taşıyorduk,” ifadesi, yaşadıkları gizli aşkın, ihanetin ve kaçınılmaz son olan, mırıldandıkları evliliğin tam da melodisiydi. Eşlerinden ayrılıp 1964 yılı Mart ayında evlenen Elizabeth Taylor ve Richard Burton artık aşklarını mırıldanmak yerine bağıra bağıra söylüyorlardı.


Richard Burton’la ikinci kez evleniyor
Burton’ın 1984 yılında, 58 yaşında beyin kanamasından ölümünden sonra, son eşi Sally’nin Swansea Üniversite’ne verdiği sayfalarca yazılmış günlükleri ve defterleri kitap haline getirildi. Kitapta Burton ve Taylor’un yaşadıkları aşkın her ayrıntısı vardı. Burton, Taylor’a taparcasına âşıktı. Liz onun için dünyanın en seksi, en vahşi, en güzel aynı zamanda en kıskanç ve en geçimsiz kadınıydı. Derin tutkuları, şehvetli aşklarına rağmen sürekli içtikleri sayısız içki, şöhretin onlara verdiği sıkıntıları gidermeye yetmiyordu. Aşırılık, dengesizlik ve sürekli sarhoşluk on yıllık evliliklerinin sonunu getirdi. Sadece 16 ay ayrı kalabilen âşıklar 1975, Ekim ayında tekrar evlendi.

Kavgaları tutkularından daha büyüktü
Sonsuza kadar Liz’i seveceğine yemin eden Burton, “Hayattaki en büyük şansım Elizabeth Taylor’dı,” dediği eşini hırpalayıp, aldatıp yaralıyor sonra da ona bir tanrıça gibi davranıyordu. Gerçek bir maço olan Burton, küçük bir İngiliz kasabasından geliyordu. Aktörlükten sadece çok para değil onu olağanüstü yakışıklı ve karizmatik bulan geniş bir hayran kitlesi de kazandı. 11 kez birlikte rol aldıkları filmler gişe rekorları kırıyor, servetlerine servet ekliyorlardı. Oyunculuğu ve film dünyasını küçük gören küstah tavrı, kendini beğenmişliği ve görgüsüzce lüks otellerde ve yatlarda harcadığı paralarla gününü gün ediyor, çoğunlukla sarhoş yaşıyordu. Elizabeth Taylor’ı mutlu etmek ve şımartmak için her kadının kıskanacağı, dünyanın en iyi ve dillere destan mücevherlerini hediye ediyordu. Bir kız çocuğu evlat edindiler. Birbirinden kopamayan, kavgaları içkileri yüzünden aşklarından daha büyük olan tutsak çifti, Burton’ın alkol bağımlılığı ayırdı. Çift ikinci kez evlenmelerinden bir yıl sonra 1976’da sonsuza kadar ayrıldı.
Taylor, Cumhuriyetçi bir senatör olan Amerikan Deniz Kuvvetleri’nden John Warner ile evlenerek Aralık 1976’dan 1982’de boşanana kadar bir politikacının eşi oldu.

Yedinci evliliğini inşaat ustasıyla yaptı
Aşk yorgunu olmanın verdiği acı, şöhretin getirdiği sorumluluklar, sağlık sorunları ve gerçek hayatın ondan bekledikleri ile tek başına baş edemeyen, yardımı ilaçlar ve alkolden bulmaya çalışan Taylor, tedavi gördüğü dönem olan 80’li-90’lı yıllarda oyunculuğa biraz ara verdi. Bu bağımlılıklarından kurtulmak için yattığı Betty Ford Kliniği’nde tanıştığı inşaat ustası Larry Fortensky ile son evliliğini yaptı. 1991’de, çok sevdiği dostu Michael Jackson’ın Neverland Çiftliği’nde evlenen çift 5 yıl evli kaldı. Vasiyetinde, yedinci kocası Fortnesky’e 800.000 dolar ve düzenli ödenen harçlık bıraktığını belirtmişti.


‘Dame’ Elizabeth
1999 yılında, İngiltere Kraliçesi tarafından Elizabeth Taylor ve Julia Andrews’a aynı anda Dame unvanı verildi. Bu, kadınlar için ‘Sir’ün dengi olan, saygınlık ifade eden bir soyluluk unvanıdır. Independent London Gazetesi’ne verdiği demeçte “Tatlım, bana ikonsun demeyin. İkon, Rus Kiliselerinde astığınız bir şeydir. Bana Dame Elizabeth ya da ‘yaş alan film yıldızı’ deyin. Ben bir ikon değilim,” demiştir. Aktif olarak kullandığı, hatta bir parfümünü kullanıcılara isimlendirttiği Twitter’daki kullanıcı adı @Dameelizbeth’dir.

Muhteşem mücevherleri
Aşkları, eşsiz menekşe gözlerinin ışıltısı, efsane olarak yaşadığı muhteşem hayatının ihtişamının yanında çektiği her acıyı, çöküşün kıyısından döndüğü bağımlılığının ağırlığını, güzel gözlerine yansıyan sağlık sorunlarını silmeye yardım eden mücevher tutkusu, Elizabeth Taylor’ı muhteşem parçalara sahip bir koleksiyoner yapmıştı.
Cartier’in çiçek tasarımlı yakut ve pırlanta seti hediyesini verirken bile 1957 yılında Mike Todd’ın “Sen benim kraliçemsin” diyerek hediye ettiği pırlanta Tiara Taç havuz sefasında bile Liz’in başındaydı.
Taylor’un 1957 yılında sahip olduğu, 1992 Oscar Tören’inde yeniden taktığı Avize modeli pırlanta küpeleri en çok sevdiklerindendi.
Saç aksesuarı olarak da kullandığı pırlanta ve oval kesim zümrüt taş ile bezeli Bulgari Broşu muhteşemdi.
Burton’ın Cleopatra’nın çekimleri sırasında, 1962’de, Roma’da verdiği Bulgari Gerdanlık göz alıcıydı.

Ölümünden sonra New York Christie’s Müzayede Evi’nde açık artırma ile satılan koleksiyonun muazzam parçası olan, 1969’da Richard Burton’ın hediyesi 33-Karatlık, D rengi Krupp Pırlanta yüzük, Güney Koreli iş adamı Daniel Pang tarafından 8,8 milyon dolara satın alındı.
69,42 Karatlık damla kesim Taylor-Burton pırlantası yine Cartier tarafından gerdanlık olarak tasarlandı.
Richard Burton’un çok değerli hediyelerinden -40. yaş vesilesiyle- 1627 tarihli Taj Mahal elmas; üzerinde Babür İmparatoru Şah Cihangir’in karısının adının yazıldığı söylenen kolyenin zincirinin tasarımı Cartier’e aitti.

Yirminci yüzyılın efsanesi
Muazzam mücevherleri, hastalıklarıyla olan mücadeleleri, fazla olan güzelliği ve şöhreti ile menekşe gözlerinden dinmeyen maceracı ruhuyla baktığı ‘hayat’ için Elizabeth Taylor, “Açılacak çok kapı var. Ve ben onların ardındakilere bakmaktan korkmuyorum!” demiştir.
Yirminci yüzyılın, yaşarken bile efsanesi olan Elizabeth Taylor’ın oğlu Michael Wilding, annesi için “Annem tutkuları, büyük aşkla ve mizahla yaşadı. Dünyamıza, bitmez tükenmez katkılarıyla bizlere hep ilham verecek…” dedi.


79 yaşında sonsuzluğa yürüdü
Elizabeth Taylor 70 yıllık kariyerinde 54 film çevirdi, iki Oscar ve nice ödüller kazandı; 14’ü Life dergisinin olmak üzere sayısız dergi ve gazetede kapak ve manşet oldu. 23 Mart 2011’de, 79 yaşında hayatını kaybeden Taylor’un, son anına kadar 4 çocuğu: Elizabeth Todd, Christhopher ve Michael Jr. Wilding, Maria Burton ve 10 torunu da yanındaydı. Cenazesine, ailesi ve en yakınlarından 50 kişi katılan Taylor, yakın arkadaşı Michael Jackson ve kendisi gibi Yahudiliğe geçmiş Marilyn Monroe ile aynı mezarlıkta yatmakta.


Mücadele dolu bir yaşam
Hayatı boyunca sırt ve kalça kırıkları, kilo problemi, skolyoz, kalp rahatsızlıkları, beyin tümörü, lenfödem ve zatürre gibi zor hastalıklardan muzdarip olmuş Taylor, tüm çektiklerine rağmen hepsinde ayağa kalmış; kaybettiği çok sevdiği dostları için, kimsenin çaresiz kalmaması için, gey hakları için, her bir bireyin hak ettiği biçimde saygı ve değer görmesi için mücadele etmiştir.

AIDS vakfını kurdu
Tüm desteğini, maddi ve manevi varlığını ortaya koyarak AIDS’in tedavisinin bulunması için araştırma yapacak olan American Foundation for AIDS Research adlı vakfı kurmuştur. Ölümünden sonra yapılan muhteşem mücevher koleksiyonunun müzayedesinden kazanılan paranın ve parfümlerinin gelirinin büyük bir bölümü bu vakfa aktarılmıştır.


27 yaşındayken Yahudiliğe geçti
27 Mart 1959’da, 27 yaşındayken, Holywood Temple Israel’de Rabbi Max Nussbaum ile çalışmaları sonucu törenle Elisheva Rachel adını alarak Yahudi dinini seçmiş ve yaşamı boyunca İsrail’in en etkili savunucularından olmuştur. BM’nin İsrail karşıtı kararlarına imza atan 60 kişiden biri olmuş, İsrail için kaynak bulma çalışmaları kapsamında devlet tahvili satın almıştır.
Holywood’un altın çağının büyük oyuncusu Elizabeth Taylor, bir hahamın yönettiği cenazesinde torunun “Amazing Grace”i trompet solosu olarak seslendirmesinden sonra törenin ardından, üzerinde mermer bir Mikelanj meleğinin yükseldiği mezara gömüldü.