Ömer Seyfettin’in “Yüksek Ökçeler” adlı çok hoş bir hikâyesi vardır, bilir misiniz?
Güzel, tombul, kısacık, dul bir hanım vardır; boyu yüksek gözüksün diye sürekli yüksek ökçeli iskarpinler giyen. Evin içinde takır tukur dolaşır. Bir konakta yaşar; aşçı, uşak ve hizmetçilerle; zengin ve huzurludur, konakta dirlik ve düzen vardır. Baş dönmeleri yüzünden doktor ona yüksek ökçeleri yasaklayınca işler değişir. Yumuşacık terliklerle kedi gibi süzülerek dolaşmaya başladığında, çalışanların hırsızlıklarını, yolsuzluklarını görmeye başlar. Üstelik çalışanlar birbirleriyle cilveleşiyor, kırıştırıyordur da. Kaç senelik çalışanlarını kapı dışarı eder. Başkalarını alır işe, ama durum değişmez. En sonunda başının dönmesi, ayaklarının ağrıması pahasına yüksek ökçeli iskarpinlerini geri giyer, huzuru tercih eder.


17. Yüzyıldan bir Pers ayakkabısı. At derisinden yapılmış, hardal tohumu ile renklendirilmiş


Başta erkekler içindi
Yüksek topuklar neredeyse kadınlarla özdeşleşmiştir. Kısa kadınlar onları boylarını yükseltmek için giyer. Topuklu ayakkabıların yürüyüşü değiştirdiği de inkâr edilemez. Daha havalı, daha cazibeli, daha hoş gözükür giyen. Dik durur; acelesiz, zarif adımlar atar; güzel gözükür. Ama ayağı acıtır mı, acıtır; ayakları deforme eder mi, eder; binbir derde yol açar mı, açar. En iyisi onları özel günlere saklayıp, diğer günlerde ayakları daha mutlu edecek ayakkabılar giymek.

Peki, yüksek topuklu ayakkabıların aslında kadınlar için değil, erkekler için icat edildiğini hiç düşündünüz mü?
Bilindiği kadarı ile yüksek topuklu ayakkabıları, gayet pratik bir sebeple, ilk olarak Mısırlı kasaplar giydi. Böylece hayvan kalıntılarına ve yerdeki kanlara basmıyorlardı.
M.Ö. 3500’lerden kalan Mısır resimleri, hem soylu kadınların, hem de erkeklerin topuklu ayakkabı giydiğini betimliyor, buna karşılık işçi sınıfı yalınayak. Eski Yunan uygarlığında, tiyatro sanatçıları sahnede soyluları topuklu ayakkabı giyerek canlandırırlardı. Eski Roma uygarlığında ise fahişeler tahta topuklu deri sandaletler giyerdi.


Arşidük Albert ve Isabella bir koleksiyoncunun dükkânını ziyaret ediyor. (Ressamlar: Jan Brueghel ve Hieronymus Fracken) - 17. yüzyıl 

Zenginlik ve gücün simgesi
10. Yüzyılda Pers askerleri, dörtnala giderken, yüksek topukların ayakları üzenginin üzerinde tuttuğunu fark etmiş. Modern kovboy çizmelerinin topuklu olması, aynı geleneğin devamıdır. 17. Yüzyılda Pers soyluları için topuklu giymek normalleşmişti. Ne de olsa, at sahibi olmak bir statü sembolüydü, yüksek topuklar da zenginlik ve gücün simgesi haline gelmişti.

17. Yüzyılda İran Şahı’nın Avrupa ile iyi ilişkiler kurmak amacıyla Rusya, Almanya ve İspanya’ya yüksek rütbeli delegeler göndermesi ile bu erkek modası Avrupa’ya sıçradı. Yüksek topuklar Avrupa’da erkeklik ve askeri gücü sembolize etmeye başladı.


Güneş Kralı XIV. Louis - Kırmızı topuklara dikkat (Ressam: Hyacinthe Rigaud)


17. Yüzyılda Avrupa’da erkek modası vücuda yapışan beyaz veya renkli çoraplar, çorapların görülmesini sağlayan kısa balon pantolonlar ve yüksek topuklu ayakkabılardı. Hatta XIV. Louis (Güneş Kral diye bilinen Fransız kralı) sadece soylu erkeklerin topuklu ayakkabı giyebileceğine dair ferman çıkarmıştı. O zamanlarda kırmızı topuklu ayakkabı giymek de çok özeldi. Giyenin, ayakkabıları kirlenmeyecek kadar zengin ve isterse düşmanını ayakkabıları ile ezebilecek kadar güçlü olduğunu gösterirdi.

Güzellik için topuklu ayakkabı giyen ilk kadın

Leonardo De Vinci’nin hem kadınlara, hem erkeklere ayakkabı tasarladığı biliniyor. Güzellik için topuklu ayakkabı giydiği bilinen ilk kadın Catherine de Medici. Kısa boyluymuş, Floransa’dan Marsilya’ya gitmiş ve düğününde giymiş topuklu ayakkabıları, daha uzun ve güzel görünmek için. Hem damat hem gelin 14 yaşındaymış (1533). Böylece hafiften bir moda başlamış. Bir sonraki yüzyılda kadın ayakkabılarının topukları daha da yükselmiş.

Çamurlu sokaklar için
Bu arada yüksek topuklu ayakkabılardan bağımsız olarak kadınlar tarafından yüksek platform apartman topuklular giyiliyordu. Bu ikinciler gezmek veya dans etmek için değildi. Orta Çağ’da Avrupa sokakları çamur ve lağım içinde vıcık vıcıktı. Zengin ve soylu hanımlar uzun elbiseleri ile o sokaklarda nasıl yürüyeceklerdi ki? İngilizcede Chopine denilen bir cins takunyayla. İtalyancası Pianella (calzatura). Bunların bazıları ayağa, bazıları ayakkabının üstüne koruyucu olarak giyilirdi. Chopine’ler çok süslüydü, ama aslında gözükmezler, eteklerin altında kalırlardı. 15’inci, 16’ıncı ve 17’inci yüzyıllarda, özellikle Venedik’te bu takunyalar çok kullanıldı.


Tahta ve deri karışımı Chopine takunyalar. Venedik, 1740’lar. (Boston Sanat Müzesi)


Chopine’ler ne denli yüksekse, kullananın o denli soylu ve önemli olduğu anlaşılırdı. Fahişeler ise başka türlü takunyalar giyerlerdi. Aslında kadınları korumak amacıyla belli bir yükselti sınırı vardı, ama kanuna uyan yoktu. Bazen yükseltileri 50 santime kadar çıkardı. Genelde iki hizmetkârın koluna girilir, onlardan yardım alınarak yürünürdü. Yine de kayanlar, devrilenler, düşenler; bileğini, ayağını kıranlar; hatta bu uğurda bebeğini düşürenler olurdu. Shakespeare bu ayakkabıların yüksekliği ile Hamlet oyununda dalga geçmiş, kullananların yerden ziyade cennete yakın olduklarını söylemiştir.

Fransız Devrimi ile erkek modası değişiyor

18. Yüzyılda kadın ayakkabıları daha süslü ve dar olmaya başladı, etek boyları da bir gıdım kısaldı, ayakkabılar hafiften eteklerden dışarıda göründüler. Bunun neticesinde, yaklaşık 1730’lardan sonra erkekler de topuklu ayakkabı giymeyi kadınsı görmeye başladılar; daha sağlam, daha geniş, daha az gösterişli ayakkabılar tercih etmeye başladılar. Fransız Devrimi (1789) erkek modasında aristokrasinin sembolü olan topuklu erkek ayakkabılarının sonu oldu (Kovboy çizmeleri, Flamenko sanatçılarının ayakkabıları vs. hariç). Beatles’lar bir ara 1960’larda - 70’lerde topuklu erkek ayakkabılarını tekrar gündeme getirdilerse de, moda uzun süreli olmadı. Topuklar kadınlara kaldı.

Beatles ve Chelsea tipi yüksek topuklu ayakkabıları

Günümüzde

Doktorlar her ne kadar kadınları yüksek topukların zararlarına karşı uyarsalar da dünyada hâlâ kadınların topuklu ayakkabı giymesini şart koşan şirketler var. 2016’da İngiltere’de bir resepsiyonist, şirket kurallarına uymadığı ve yüksek topuk giymediği gerekçesiyle işten çıkartıldı. Resepsiyonist şirketi mahkemeye verdi. Sonuçta çıkan karar şöyle oldu: Bir şirket kadın elemanlarının topuklu ayakkabı giymesini istiyorsa, o zaman eşitlik ilkesi uyarınca erkek elemanlarının da takım elbise, gömlek, kravat gibi ciddi sayılabilecek kıyafetler giymesini istiyor olmalıdır.


Yüksek topuklu ayakkabı, model adı: Printz. Christian Lauboutin - 2013/14 Bahar Yaz Koleksiyonu

Kanada’da ise British Columbia eyaleti, 2017 yılında, şirketlerin yüksek topuklu ayakkabıları şart koşmasını yasakladı. Arkasından başka eyaletler de geldi. Buna karşılık Japonya’da, 2019’dan beri, kadınların yüksek topuklu ayakkabı giymesini şart koşan şirketlere karşı yürütülen kampanya başarılı olamamış. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı kampanyaya kısmi destek vermiş olsa da, şimdilik bir arpa boyu yol gitmişler. Geleneksel Japon bakış açısı şirketlere hak veriyormuş.

Kaynaklar:
https://tr.wikisource.org/wiki/Y%C3%BCksek_%C3%96k%C3%A7eler
https://artsandculture.google.com/story/the-high-life-a-history-of-men-in-heels/iQJCgMgwSKV5Kw
https://www.thevintagenews.com/2016/10/02/high-heels-ancient-history-egyptian-butchers-wore-walk-blood-death-animals/
https://en.wikipedia.org/wiki/High-heeled_shoe
https://study.com/academy/lesson/who-invented-high-heels.html
https://en.wikipedia.org/wiki/Chopine
http://www.highheelshoemuseum.com/html/facts.html