Bu yazımda “KULÜP” dizisinin anatomisini, tanıdığım kadarıyla senaryo yazarı Rana Denizer ve yönetmen Zeynep Günay Tan üzerinden yapmaya çalışacağım.
Toplumun ayrıştırıldığı günümüzde “Kulüp” her kesimin beğenisini kazanarak önemli bir iş yaptı. Türk Yahudilerinin yakın tarihine objektif bir bakış açısıyla yaklaşan ilk film oldu. Bu tarihî fresk bugüne kadar sinemamızda bu konuda yapılmış en dürüst, en gerçekçi, en titiz ve en olgun film oldu.
Rana Denizer (Based İstanbul'dan alınmıştır)
RANA DENİZER
Yahudi bir anne, Müslüman bir babanın kızı olan Rana Denizer büyükannesi Matilda ve annesi Raşel’in hikâyesini ilk olarak bloğunda yazmaya başlamış. İlgi görünce, film yapımcısı ve NETFLİX’in Türkiye’deki Orijinal İçerik Sorumlusu Pelin Diştaş ve yapımcı Ayşe Durmaz tarafından aranmış. Bu ikili projeyle ilgilendiklerini söylemişler. Arkadaşı olan dizi yönetmeni Zeynep Günay Tan bir hikâye aradığını söyleyince, Rana Denizer elindeki senaryo taslağını kendisine yollayıp “Kulüp”ün yolculuğunu başlatmış oldu.
Dört kadının bir araya gelerek geliştirdikleri proje, kendilerine deneyimli dizi ve film senaryo yazarı Necati Şahin’in katılmasıyla hız kazandı. 5’li senaryo ekibinin elinde şekillenen “Kulüp” projesi NETFLİX kreatiflerinin katılımıyla son şeklini aldı. Anlattıkları dönem üzerine ciddi bir araştırma gerçekleştiren senaryo ekibi, Türk Yahudi danışmaların değerlendirmelerini metne ustalıkla yerleştirdi.
Rana Denizer “Dizinin geçmişimizle samimi bir yüzleşme cesareti yaratmasını umuyorum ve diliyorum” diyor ve ekliyor: “Tarihi bilerek yanılttık ve kurduk, o hikâyeye dramasal olarak ihtiyacımız vardı.” Rana Denizer “kayades” öğretisiyle doğmuş, büyümüş ve ölmüş iki büyüğünün aksine, suskun kalmanın fayda sağlamadığı gerçeğinden hareketle, üstü kapatılmış bir dönemi cesaretle yazıya döktü. Rana Denizer, Based İstanbul ile yaptığı söyleşide “Kulüp”ün özelliğini “bugüne kadar bakılmamış bir tarafı görmeye odaklanmayı denemekle” izah etti.
ZEYNEP GÜNAY TAN
“Kulüp”ün iki yönetmeninden biri olan Zeynep Günay Tan oturduğu sitedeki Yahudi komşularıyla diyalogu olan, Yahudi yaşantısını bilen bir insan. Kendisine dizideki Galata’daki mekân seçimi için danışmanlık yapan Mois Gabay’ın anlattıkları ile dizinin bazı sahnelerini çekimden önce kafasında canlandırdığını bir sohbette anlattı. Dizide yer alan Yahudi oyuncu ve danışmanların katılımıyla kendisiyle yapılan bu 2 saatlik sohbette, Zeynep Günay Tan’ın insan ilişkilerinde başarılı, samimi ve dürüst bir insan olduğuna kanaat getirdim.
Zeynep Günay Tan mesleğinde hep arkadaş olduğu oyuncularla çalışmayı tercih ettiğini, güvendiği teknik kadrodan vazgeçmediğini anlattı. Fırat Tanış, Salih Bademci ve “Kulüp”te başrolü üstlenen Gökçe Bahadır ile yakın arkadaş olduğunu anlattı. Zeynep Günay Tan’ın, 2008 yılında bloğunda röportaj yapmak için kendisini arayan Rana Denizer ile tanışıp kendisiyle kurduğu sıcak ilişki sayesinde, yıllar sonra “Kulüp”ün senaryosunda ışık görüp projenin başlama vuruşunu yaptığını biliyoruz. Dönemin fotoğraflarını inceleyerek başlayan süreci, dönemin tarih danışmanlarından, sosyal yaşantı hakkında alınan bilgilerin değerlendirilmesi takip etti.
Zeynep Günay Tan “Kulüp”ü şöyle anlatıyor: “Kulüp, toplumda bir şekilde kendini öteki hisseden insanların buluştuğu bir sığınak, bir ev aslında. Biz burada çalışanların gözüyle Kulüp’e giriyoruz. Ve bizi Kulüp ile tanıştıran kişi Matilda. Hepsinin aslında ailevi sorunları var hayatta. Kendi aileleriyle istedikleri bağları kuramamışlar ya da o şansı elde edememişler. Ve kendilerini, toplumda çeşitli sebeplerden azınlık ya da öteki hisseden insanların birbirlerinin farklılıklarıyla yaşayabilme ve sonunda aile olmaya giden yolculuğu bu. Gerçekten biz 1950’leri çok sevdik ve o duyguyu, o ruhu yaşatmak istedik.”
Zeynep Günay Tan, aralarında, “Öyle Bir Geçer Ki Zaman” ve Özcan Deniz’i İsrail’de kahraman yapan “İstanbullu Gelin”in de olduğu TV dizileriyle tanınıyor. Eşi Onur Tan kendi gibi yönetmen. Senaryo yazarı ve yapımcı olarak, filmleri ve ünlü TV dizilerindeki işleriyle ünlü bir sanatçı.
TARİH TUTMUYOR ELEŞTİRİSİ
“Kulüp” dizisine gelen eleştirilerin büyük bir kısmı “dizideki tarih tutmuyor” eleştirisiydi. Rana Denizer ailesinin gerçek hikâyesinden esinlenerek yazdığı metinde dramatik hikâye anlatımına hizmet edeceğini düşünerek bazı şeyleri değiştirdiğini Milliyet gazetesine verdiği röportajda anlattı. Neticede “Kulüp” bir belgesel değil bir kurmaca, hatta “zamansız ve evrensel bir hikâye”. Üstelik 1955 yılına taşınması son derece zekice ve isabetli bir karardı. Zira 1955, 6/7 Eylül faciasının yaşandığı yıldı.
Yönetmen Zeynep Günay Tan’ın “tarih tutmuyor” eleştirisine cevabı şu: “Eğer tarihe takılsaydık o olayları kendi hikâyemiz içinde anlatamazdık. İzleyicide merak unsurunu diri tutabilmek için hikâyeye bazı eklemeler yaptık. Farklılıkları bir ayrımcılık biçimi olarak değil bir zenginlik olarak görebilme hayali var aslında. Ama aslında sadece kişileri birer birey olarak kabul etmeyi başarabilirsek dünya çok daha yaşanılası bir yer olur.”
“KULÜP” NİÇİN ÖNEMLİ
Sinemamız Türk gayrimüslimlerinin yakın tarihte yaşadığı acı deneyimleri perdeye yansıtmada pek ketum davrandı. “Kulüp” 1940’ların başından 50’lerin ortalarına kadar geçen konusuyla dönemi gerçekçi, cesur, vicdanlı, samimi ve tarafsız bir bakış açısıyla ele aldı. “Kulüp” sinemamızda toplumumuzun mozaiğini oluşturan Yahudi, Ermeni, Rumlar hakkında yapılan ilk gerçekçi ve dürüst bir çalışma. Türk Yahudilerini ilk kez streotipler dışında ve objektif bir yaklaşımla mağdur olarak gösteren bir dizi. Varlık Vergisi, Trakya Olayları, Aşkale Sürgünü ve 6/7 Eylül travmalarını yaşamış Yahudiler ilk kez “Kulüp”te oldukları gibi gösterildiler.
Türkiye yakın tarihinin üstü kapatılmış bir dönemini gündeme getiren “Kulüp”, tarihle yüzleşme konusunda ilk adım olarak bir pencere açıyor. 1950’lerin çok kültürlü İstanbul’unda geçen konusuyla kozmopolit bir İstanbul portresi çizen “Kulüp” görsel ve yazılı medya tarafından övgüyle karşılandı. Gazete ve dergilerin tamamına yakını diziyle ilgili görüşlerini yazdı, yönetmen, senaryo yazarı ve oyuncularla söyleşi yaptı. TV’de program yapan gazeteciler “Kulüp” ile ilgili gördükleri kişileri ekran karşısına çıkardılar. Sayısız köşe yazarı ve sosyolog gündeme damgasını vuran dizi hakkında görüş bildirdiler. Sinema eleştirmenleri “Kulüp” hakkında kötü bir sınav verdi. Eleştirmenlerin tamamına yakını topa girmemeyi tercih etti.
Çok sesli ve çok kültürlü bir İstanbul panoraması sunan dizide, senaryo ekibi çekirdek ailenin yolculuğunu, dönemin atmosferiyle birleştirerek, hayali karakterler kurgulayarak anlatmayı tercih etti. Dizinin başarısının temelinde birbirini tanıyan, birbirlerini tamamlayan, güvenen bir kadronun varlığı var. Anlattıkları dönemi titizce araştıran, danışmanların verdiği hizmeti ustalıkla değerlendiren, dayanışma içindeki bu kadronun özverili çalışması, “Kulüp”ü her kesimin beğenisini kazanan bir dizi yaptı. “Kulüp” çok sesliliğin çok güzel yaşandığı 1950’lerden gerçek bir durum tespiti yapıyor ve duygusallığıyla kalplere dokunmayı başarıyor.
Sinematografik olarak başarılı bulduğum dizide altı kişilik senaryo ekibi ilgiyi sürekli ayakta tutan bir metin oluşturdu, iki usta dizi yönetmeni Zeynep Günay Tan ve Seren Yüce ellerindeki zengin malzemenin hakkını veren düzgün bir sinenmatografi eşliğinde perdeye taşıdılar. Sanat yönetimi, kostüm tasarımı, set dekorasyonu ve müzik partisyonu dâhil teknik ekibin tümü başarılı. Oyuncu kadrosu uyumlu.
Son bir not: NETFLİX “Kulüp”ü 7 farklı dilde; İspanyolca, İngilizce, Fransızca, Portekizce, Almanca, Arapça ve Türkçe gösterime soktu.
“Kulüp” dizisinin 1. Sezonunun son 4 bölümü, 6 Ocak 2022’de NETFLİX’te yayınlanacak. Bu, NETFLİX’in abonelerine bir yılbaşı hediyesi olacak. Temennimiz büyük beğeni kazanan dizi için 2. Sezon kararının alınması.