Fotoğraflar: Teri Erbeş

Pandemi ile birlikte birçoğumuzun hayatı, rüyamızda görsek hayra yormayacağımız değişimlere sahne oldu. Bulaşıcı hastalık haberlerinin üzerimize kara bir bulut gibi çöktüğü o en bunaltıcı dönemde, bir klasik müzik severin aklına, dinleyicilerini bu depresif atmosferden uzaklaştırıp, klasik müziğin dinginleştirici gücüyle kucaklamak geldi. Ve karşınızda Türkiye’nin, yalnızca klasik müzik yayını yapan, dinamik ve interaktif özelliğiyle de benzersiz radyo kanalı “Radyo Klasik Online”… Haymi Bahar, bu özgün fikrini hayata geçirirken, teknik destek, tam bir bilgisayar kurdu olan oğlu, “vazgeçilmez desteği” Ralfi’den geldi. Yani, “Radyo Klasik Online” bir baba-oğul ortak girişimi…


Pazar sabahlarınızı nasıl geçirirsiniz bilmem; ama bizim favorimiz, “Morning Delight Başlıyor” anonsunu (Haymi Bahar’ın kızı Valeri’nin sesi) takiben, saat 10:00-12:00 arasında Haymi Bahar’ın sunduğu “Morning Delight”ı dinlemek… “O saat bize uymaz” derseniz (bazen bize de uymuyor), aynı program takip eden akşam saat 22:00’de ve tüm hafta 9:00 ile 22:00’de Radyo Klasik Online’da banttan yayınlanıyor. Bir de, geçmiş “Morning Delight” programları, kanalın trafikte ömür tüketen dinleyicileri göz önüne alınarak, 17:30-19:30 saatleri arasında tekrarlanıyor. Canlı “Morning Delight” programlarının, Haziran başından itibaren Eylül ortasına kadar tatile girdiğini, ama kanalın asla tatile girmediğini de bu arada belirteyim.

Geride bıraktığımız Şubat ayında birinci yılını kutlayan, 7/24 klasik müzik kanalı Radyo Klasik Online, her şekilde övgüyü hak etse de, bir baba-oğul ortak girişimi olması, bence onu daha da anlamlı kılıyor. Bu vesileyle, hayallerini evlâtlarıyla tasarlayan; planlarını hayata geçirirken, onlara da esaslı bir rol biçen tüm babalara selâm olsun…


Haymi Bahar

Haymi Bahar kimdir?
1967 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Haymi Bahar, Alman Lisesi ve takiben Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü mezunu. Üniversite sonrası, Pasteur Merieux adlı global aşı üreticisi firmanın, sırasıyla İngiltere (Londra), Avustralya (Melbourne) ve Türkiye (İstanbul) operasyonlarında toplam 8 sene çalıştı. İş hayatını, 1995 yılında kurulmuş olan, doğrudan pazarlama ve basım alanındaki aile şirketinde sürdürmekte. Valeri Bahar ve Ralfi Bahar’ın gururlu babası.   Hobileri, futbol oynamak ve kitap okumak...

Sevgili Haymi, bir klasik müzik radyo kanalı açma fikri nasıl ortaya çıktı? 
Klasik müzikten zevk aldığım, gençlik yıllarımda onun büyüsüne kapıldığım için, kendimi her zaman çok şanslı saydım. Bir amatör online klasik radyo kanalı oluşturma fikri bana, özellikle geçen kış pandeminin herkesi evlere hapsettiği o günlerde geldi. Klasik müziğin, insanın içine işleyen, huzur veren, teselli eden özelliği ile, yakın çevremi bu sayede rahatlatabileceğimi ve o günlerin depresif atmosferinden kısa süreliğine uzaklaştırabileceğimi düşündüm. Bu amaçla oğlum Ralfi ile birkaç hafta online radyoculuğun altyapı araştırmasını yaptık; çalışmalara başladık ve böylece 2-3 ay sonra da, herkes için klasik müzik mottosuyla, Radyo Klasik Online doğmuş oldu. Bir sene önce, yalnızca ufak bir hedefle başladığımız Radyo Klasik Online’ın bu derece yayılması bizi çok sevindiriyor.


Klasik müziğe ilgin hangi yaşlarında filizlendi? Ralfi’ye klasik müzik sevgisi aşılamak gibi bir hedefin, çaban oldu mu?    
Açık söylemek gerekirse, 16-17 yaşıma kadar klasik müzikten nefret ederdim. O ergenlik yaşlarımda - ki 80’li yılların başından bahsediyorum - iyi ve kaliteli müzik dinlemek benim için yalnızca rock dinlemekti. Sonra, nasıl olduysa, sanırım 10. veya 11. sınıftaydım, elime bir gün Handel’in Water Music kaseti geçti. Deneme amaçlı bir dinleyeyim dedim. Tam anlamıyla çarpıldığımı hatırlıyorum. Kaseti baştan sona, tekrar tekrar çevirip dinlemiştim. Orkestra ile yapılan müziğin zenginliğine, derinliğine ve orkestranın yansıttığı o muhteşem güç ve coşkuya hayran kalmıştım. Sonrasında hemen gidip Bach’ın Brandenburg Konçertoları kasetini satın aldığımı ve dinledikten sonra, sanki kendimi uçsuz bucaksız, yepyeni bir evrene girmiş gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Üniversite ertesinde İngiltere’ye çalışmaya gittiğimde de, oranın zengin klasik müzik atmosferi içinde kendimi kaybetmiş ve artık klasik müzik alanında ne varsa dinlemeye başlamıştım.

Müziğe ilgin dinleyici boyutunda mı, ya da bir enstrüman geçmişin var mı?
Maalesef herhangi bir enstrüman çalamıyorum. Bunu da çok büyük bir eksikliğim olarak görürüm. Klasik müzikten sadece dinleyici olarak bu kadar büyük zevk alınıyorsa, çalarken hissedilenler kim bilir ne boyuttadır diye düşünürüm hep. Bu yüzden, samimi olmak gerekirse, müzisyenlere takdir ve hayranlıkla karışık, hafif bir kıskançlıkla da bakarım. Ayrıca küçük yaştan beri bateri çalan oğlumu da aynı sebeple kıskanıyorum.

Geride bıraktığımız bir yıl zarfında, kanalının kemikleşmiş bir dinleyici kitlesi muhtemelen oluşmuştur. Dinleyicilerinden aldığın ilginç tepkiler oldu mu?  
Evet, yayın hayatına başlamamız ertesinde geçen bu bir senede, kemikleşmiş bir dinleyici kitlesi olduğunu görebiliyoruz. Genel olarak hep çok pozitif ve motive edici tepkiler alıyoruz. Sık sık benden Spotify’da dinlemek için kendisine liste yapıp göndermemi isteyenler oluyor. Ayrıca ilk kez dinledikleri bazı bestecileri çok beğenip, ertesinde bu yeni keşifleri için bana teşekkür edenler de var. Ama açıkçası, beni en mutlu edenler, arkalarında akıllı TV veya tabletlerde Radyo Klasik Online görüntüsü ile ailece Pazar kahvaltı sofrasından gönderilen fotoğraflar. Bu aslında Radyo Klasik Online’ı oluştururken tam da yapmak istediğim şeydi… Yani klasik müziğin küçük büyük, genç yaşlı, herkes tarafından keyifle dinlenmesini sağlamak.


“Morning Delight” programlarında yer verdiğin eserlerin besteci, yorumcu, arka plan bilgileri son derece ilgi çekici… Bu bilgilere ne gibi kaynaklardan ulaşıyorsun?
Klasik müzik bestecileri, özellikle de Bach, Vivaldi, Mozart, Beethoven, Tchaikovsky gibi besteciler, günümüzden çok eskilerde, krallar, kraliçeler, saraylar döneminde yaşamış olduklarından, modern insandan kopuk kalıyor gibiler. Halbuki onlar da aynı bugünün müzisyenleri gibi, sosyal birlikteliklerde, konserlerde dinlenmek ve eşliğinde dans edilmek üzere, o günlerin pop parçalarını besteliyorlardı. Onların hayatları ve eserleri hakkında ilginç olduğunu düşündüğüm bilgiler vererek, dinleyicinin aklında o bestecileri, başarıları, mutlulukları, hayat mücadeleleriyle, etten kemikten birer insan olarak yaratmayı amaçlıyorum. Böylelikle dinleyici ile besteci arasında, daha samimi bir ilişki oluşuyor diye düşünüyorum. Diğer taraftan, bu bilgiler sayesinde programı sonuna kadar canlı ve keyifli kılmaya çalışıyorum. Bilgilerin kaynaklarına gelince; kütüphanemde klasik müzikle ilgili birçok ilginç referans kitap var. Ara ara onlara geri dönüyorum. Ama diğer taraftan, tabii ki internetin sunduğu sonsuz bilgi zenginliği içinde bugün artık klasik müzik ve bestecileri ile ilgili birçok farklı bilgiye kolayca ulaşabiliyorsunuz.  

Programda klasik dönem bestecilerinin yanı sıra, yakın dönemde eser vermiş veya daha az aşina olduğumuz bestecilere ve ayrıca film müziklerine de yer veriyorsun. Program içeriğini oluştururken, nasıl bir denge gözetiyorsun?
“Morning Delight” programında yaklaşık 25 kadar parça sunuyoruz. Burada öncelikli amacım, dinleyicilerin iki saat boyunca, sıra dışı ve keyifli bir Pazar sabahı geçirmelerini sağlamak. Bu yüzden her programda yalnızca bir dönem, bir ülke veya bir besteciye bağlı kalmadan, çeşit sunmaya çalışıyorum. Örneğin birkaç Barok dönem eseri çaldıysam, arkasından hemen 200 yıl atlayıp Romantik dönemden veya bugünlerden bir parça koymaya çalışıyorum veya tam tersi. Böylece program boyunca monotonluğu da kırmış oluyorum. Film müzikleri de, özellikle dinleyicilerin aşina oldukları bir alan tabii. Güçlü orkestrasyonları ile bazı film besteleri bugün klasik müziğe belki de en yakın tarz diyebilirim. Ayrıca yakın geçmişte ve günümüzde çok başarılı çağdaş klasik müzik bestecileri de var. Bazılarının eserleri gerçekten çok keyifli, çok etkileyici ve onların da, yeniliğe açık dinleyiciler açısından, programa büyük zenginlik kattığına inanıyorum. Özetlemek gerekirse, her program toplam 25 kadar parça içine barok, klasik ve romantik dönem besteleri ile birlikte muhakkak 2-3 opera aryası, 2-3 film müziği ve 2-3 tane de çağdaş eser koymaya çalışıyorum.

Hobi olarak başladığımız kimi uğraşı, bazen başta planladığımızdan daha fazla zaman ve çaba gerektirebiliyor. Radyo Klasik’te böyle bir durumla karşılaştın mı?
Evet, tam da öyle oldu. Biliyorsun Radyo Klasik Online, klasik müziği sevdirmek amaçlı tümüyle amatör bir online radyo kanalı, ticari hiçbir amacı yok. Ayrıca Pazar sabahları sunduğumuz program, Morning Delight, aralıksız süren tam iki saatlik, uzun bir program. Her hafta için 25 kadar parçayı seçme, en uygun yorumcusuna karar verme, ön hazırlıklarını yapma, program akışına göre beğenilecek ve etkileyici bir sıraya sokma, ardından sisteme yükleme, test etme ve ayrıca diğer taraftan da çoğu parça ile ilgili bilgileri araştırma ve kısa metinler yazma işi, oldukça zaman alan bir uğraş. Hafta içi en az üç akşamımı ve ayrıca Cumartesi günlerimin de neredeyse tamamını Pazar sabahki Morning Delight programını hazırlamak için geçiriyorum. Samimiyetle söylemek gerekirse, başlarken bu kadar zamanımı alacağını hiç düşünmemiştim.


Ralfi Bahar

Ralfi Bahar kimdir?
2005 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ralfi Bahar, ilk ve orta öğrenimini UÖML’de tamamladı. Halen, Hisar Okulları 11. sınıf öğrencisi. İlgi alanları, yazılım, mekatronik, ve bateri çalmak...

Sevgili Ralfi, klasik müziğe gönül vermiş bir babanın oğlu olarak, klasik müzik senin için de bir tutku mu?  
Bu soruya cevap verebilmek için kısaca müzik zevkimin yıllar içindeki değişimine değinmem gerekiyor. Erken yaşta bateri çalmaya başlasam da, “dinlemek için müzik” konseptinin farkına çok sonra vardım. Öncelikle babam gibi (tahminen ister istemez onun yönlendirmelerine de dayalı olarak) rock müzik benim dinlemekten çok zevk aldığım bir müzik türü. Ardından araya çok kısa süreliğine rap girse de, çoğunlukla rock müzik dinliyorum denilebilir. Son birkaç yılda evde çalınan eserlere biraz daha dikkat etmem ve babamın ilginç bulduğu kısımları bana göstermesi ile yavaş yavaş klasik müziğe de ilgi duymaya başladım. Ancak klasik müzik ile ilk karşılaştığımda beni korkutan şey, kültüre hâkim olmamakla beraber, çok fazla parça olması (örneğin, sadece Bach’ın 1.000’in üzerinde bestesi var) ve aynı zamanda daha önce hiç hayatımda kullanmadığım süit, opera, senfoni, allegro, menuet gibi birçok yeni kavramın da kafamı karıştırmasıydı. Kısaca, bu soruya cevap olarak, hâlâ geçiş aşamasındayım denilebilir. Dinlemek hoşuma gitse de, kendimi bilgi konusunda yetersiz hissediyorum. Ama bu eksikliği doldurma sürecinin heyecanlı ve eğlenceli bir süreç olması sebebiyle, bu yönde ilerlemek ve kendimi geliştirmek için sabırsızım.

Kanalın teknik altyapısının oluşturulmasındaki katkılarını okurlarımızla paylaşır mısın? Bunun yanı sıra, program içeriği ile de ilgili önerilerin oluyor mu?
Müzik çalma ve dinleme hobimin yanında, hayatımda ön planda olan en önemli şey, bilgisayar yazılımı. Zaten üniversiteyi de bu alanda okumayı planlıyorum. Bir hobi olarak müzik dinlemekten çok önce teknoloji hep ilgimi çekmiş olduğu için, gerçekten de erken bir yaşta yazılım öğrenmeye başladım. Yaklaşık bir yıl önce, yazılımla ilgili denemeler yaparken babama “Nasıl bir program kodlayayım?” diye sorduğumda, aldığım cevap “Neden bir online radyo web sitesi yapmıyorsun?” olmuştu. Sonradan anladım; aklında gizli planları varmış. Birkaç deneme yanılma kodlama çalışması ardından, sistemi nasıl kuracağımı kafamda oluşturdum. Önce babamla web sitesinin tasarımını yaptık; ardından bu tasarımı kodlayarak hayata geçirdim ve arkada da özel bir radyo yazılımı ve servisine entegre ettim. Sitenin geliştirilmesi konusunda geleceğe yönelik birkaç planımız var. Bu yaz ayrıca, Radyo Klasik Online’ın mobil uygulamasını da yapmayı düşünüyoruz. Kanalın teknik altyapısının oluşturulması ve arada gereken birtakım düzenlemeler yanında, programlara içerik olarak da (her ne kadar son zamanlarda okul yoğunluğu ve üniversite hazırlıklarım sebebiyle azalmış olsa da) katkılarım oluyor tabii ki…