Haber fotoğrafı: (General Ma Kun) Moishe Abraham Mialczyn Cohen
“Çifte Tabancalı Cohen” başlığı bir kovboy filminin kahramanını çağrıştırıyor, değil mi?
Çok ilginç, bir film ya da roman kahramanı olabilecek bir adamı tanıtacağım sizlere, hayatı gerçekten bir aksiyon filmi gibi, ama önce kısa bir ön bilgi vermek istiyorum.
Çin veto ederse, İsrail kurulamayacak
1945 senesinde II. Dünya Savaşı bitti. Dünya barışını ve güvenliğini korumak amacıyla Birleşmiş Milletler kuruldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin karar alabilmesi için hem oy oranları önemlidir, hem de daimi üyelerden herhangi birinin aksi yönde oy kullanmaması gereklidir. Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip beş daimi üye, II. Dünya Savaşı’ndan galip ayrılan ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin’dir.
Şimdi zamanı birazcık ileri alalım. Sene 1947, aylardan Kasım. Birleşmiş Milletler’de İsrail Devleti’nin kurulup kurulmayacağı tartışılacak. Hem Yahudiler, hem de Araplar lobicilik faaliyeti içindeler. Yahudiler, özellikle Çin’in nasıl bir oy vereceği konusunda endişeliler. Çin veto ederse, İsrail kurulamayacak. Çin, veto etmeye niyetli gibi gözüküyor, çünkü Yahudiler Çin heyeti ile görüşemiyorlar bile. Sonra ortaya Çinlilerin “General Ma Kun” diye hitap ettiği bir adam çıkıyor. Bu adam, Çin Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında başında bulunan, hatta “Ulusun Babası” olarak bilinen ulusal kahramanı ve ilk Cumhurbaşkanı Dr. Sun Yat-Sen’e olan yakınlığı ile tanınıyormuş. General Ma Kun, Heyet Başkanı ile görüşüyor ve Çin heyetini çekimser oy vermeye ikna ediyor. Çin veto etmeyip çekimser oy verince, İsrail kurulabiliyor. Olaylar böyle gelişmeseydi, belki de İsrail’in kurulması daha ileri bir tarihe kalacaktı.
Çifte Tabancalı Cohen, Çin ordusuyla (1926) Josef L. Rich OBE koleksiyonu
Peki, General Ma Kun denen adam kimdi?
Bazen gerçekler romanlarda yazılanlardan daha bile tuhaf olabilir. O adam bir Çinli bile değildi. General Ma Kun, Polonya’da 1887’de doğmuş bir Yahudi’ydi. “Ma Kun”, Çincede “sıkı yumruk” anlamına geliyormuş; Çinliler bu ismin fonetik olarak da Morris Cohen ismine yakın olduğunu düşünmüşler.
Moishe Abraham Mialczyn Cohen, Polonya’da Ortodoks Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. O küçücükken ailesi İngiltere’ye göç etti. Londra’nın arka sokaklarında tam bir sokak çocuğu olarak büyüdü. Tiyatroları, sinemaları, sokakları, semt pazarlarını ve boks ringlerini; gitmekte olduğu Yahudi okulundan daha çok sevdi. Dokuz yaşındayken, boksta ilk müsabakasını kazandı. Bu maçta burnu da kırıldı.
Küçük Moishe aynı zamanda mahallenin camcısı için çalışıyordu, geceleri camları kırıyordu ki, sabah camcı tamir etsin. Tabii, komisyonunu da alıyordu. 13 yaşındayken yankesicilikten tutuklandı. Islahhane benzeri bir çalışma kampına gönderildi. Orada biraz marangozluk, biraz bahçıvanlık ve bildiğinden daha iyi İngilizce öğrendi. Aynı zamanda ilerideki hayatında çok faydalı olacak şekilde askerî disipline girdi. Çıktığında babası, “Ne olacak bu haylaz oğlanın geleceği?” endişesiyle, onu Kanada’ya, bir akrabasının çiftliğine yolladı (1905). Moishe, orada Morris oldu. Çiftçilik öğrendi, ama kart oyunlarını, zar atmayı ve silah kullanmayı çiftçilikten daha iyi öğrendi. Hayatını çiftçilikten ziyade kumarbazlıkla kazanıyordu. Bu arada sirkte de çalıştı, emlak alıp satmayı da denedi. Aralarda kumarda hile yaptığı için ve 16 yaşından küçük bir kızla beraber olduğu için (ve hatta onu “çalıştırdığı” için) müteaddit defalar tutuklandı ve hapse de girdi.
Çin Kurulurken - Morris Cohen (beyaz takım elbiseli), Çin Cumhurbaşkanı Sun Yat-Sen ve geleceğin Cumhurbaşkanı Chiang Kai-Shek ile birlikte, 1912
Çin Cumhuriyeti’nin ilk liderinin koruması oldu
Çin yemeklerini seviyor, Kanada Pasifik Demiryolu yapımında çalışan göçmen Çinli işçilerle takılıyordu. Bir gün genelde Çinlilerin gittiği bir kafede çay içerken, içeri giren iki kişi kafenin sahibi olan Çinliyi dövüp, paraları çalmaya kalktı. Morris, adamları bir güzel dövdü, kafeden dışarı attı. Kafenin sahibi Morris’e teşekkür etti. Bu olaydan sonra Çinliler arasındaki popülaritesi arttı. Olaydan bir müddet sonra, başka bir Çinliyle tanışmaya çağırılacaktı. Adam Çin Cumhuriyeti’nin ve Kuomintang’ın (Çin Milliyetçi Partisi) ilk lideri olacak olan Dr. Sun Yat-Sen’di. Çin’de yapılacak devrim için para ve yandaş toplamak amacıyla Kanada’ya gelmişti. Morris hem onun kurduğu partinin üyesi, hem de Dr. Sun’un koruması oldu. Ayrıca, Çin’e dikiş makinesi olarak sokulacak kaçak tüfeklerin alımında da Çinlilere yardımcı oldu.
Morris Cohen I. Dünya Savaşında (1916) - Victor D. Cooper Koleksiyonu
1911’de Çin’de devrim oldu ve Dr. Sun Yat-Sen, Qing Hanedanını alaşağı etti. Aynı sene, Morris ailesini ziyaret etmeye Londra’ya gitti. İki dirhem bir çekirdek kıyafetleri ile tam bir işadamı gibi gözüküyordu. Sonra Kanada’ya döndü. Hem emlakçılık, hem de Çinli gurbetçilerin sözcülüğünü yapıyordu. Ama 1914’te I. Dünya Savaşı başladı ve her şey tepetaklak oldu. Emlakçılık para getirmez oldu, Morris Cohen de o dönemde işi olmayan tüm genç adamlar ne yaptıysa onu yaptı. Orduya yazıldı, Avrupa’da çeşitli cephelerde Kanada için çarpıştı. Savaş dönüşü, 1922’de Çin’e gitti ve yeniden Dr. Sun ve eşinin koruması oldu. Daha doğrusu, Sun Yat-Sen’in özel korumalarının şefi oldu. Bu arada Çin gizli servisinde de yer aldı ve yükseldi. Dr. Sun bağımsız ve demokratik bir Çin kurmaya çalışıyordu, dostları kadar düşmanları ve rakipleri de vardı. Bir suikast girişimi sırasında Cohen sol kolundan yaralandı. “Ya sağ kolum olsaydı, ne yapardım?” diye düşünerek ikinci bir silah satın aldı, sol eliyle de sağ gibi başarılı biçimde ateş etmeyi öğrendi. İki silahla da ateş ederek “Çifte Tabancalı Cohen” lakabını kazandı.
Şanghay savaşta Yahudi göçmenlerle doldu
Dr. Sun, Çin’i birleştirme hayalini gerçekleştiremeden 1925’te öldü. Cohen, Kanton ve Şanghay bölgelerinde politikacılarla, tüccarlarla ve Çinli kumandanlarla çalıştı, en çok da onlar için silah ve harp gemisi satın aldı. Alımlar için ABD’ye, Güney Afrika’ya, Asya’nın ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerine seyahat etti. Hiç bir zaman askerlerin başında ordu komutasında faal rol almadığı halde, 1935’e gelindiğinde Tümgeneral mevkiine kadar yükselmiş bulunuyordu. Bu arada Şanghay ve Hong Kong’da partiler, ziyafetler vermeyi, kulüplerde takılmayı ve kumar oynamayı da çok seviyordu.
II. Dünya Savaşı çıktığında, Şanghay dünyanın her yerinden Yahudi göçmenlerle doldu, Şanghay onlar için vize gerektirmeyen nadir yerlerden biriydi. 1939 Şubatında Şanghay’a 2.500 Yahudi mülteci geldi, aynı senenin sonunda rakam 17.000’e ulaşmıştı. Bu arada, Japonya savaşa girmeye hazır, bekliyordu. 1941 yılında Japonlar Hong Kong’a saldırırken Cohen oradaydı. Dr. Sun Yat-Sen’in eşini ve yakın çevresini ülke dışına çıkartmaya çalışıyordu. Bu sırada Japonya saldırdı, Cohen de kendisini askerî bir esir olarak bir Japon hapishanesinde buldu. Hapishanede dayak da yedi, işkence de gördü, ama onu konuşturamadılar.
Cohen aynı zamanda bir Kanada vatandaşıydı, 1943’te Japonya ve Kanada arasında yapılan bir tutuklu mübadelesinde Kanada’ya teslim edildi. Böylece Cohen’in aktif Çin yılları sona erdi. 58 yaşındayken Montreal’de bir butik sahibi olan Judith Clark ile evlendi. (Ancak, Çin’i çok özlüyor, ikide birde Çin’e dönüyor, gitmişken birkaç ay duruyordu. En sonunda 1956’da boşandılar...)
Cohen ve Chiang Kai-Shek, 1950’ler, Victor D. Cooper Koleksiyonu
(Chiang Kai-Shek Çin Cumhurbaşkanıydı. Mao’dan sonra Tayvan’da Cumhurbaşkanı oldu.)
İsrail’in kuruluşu
İsrail’in kurulması ile ilgili Birleşmiş Milletler toplantısı da Cohen’in emekli olup Montreal’de yaşadığı zamanlara denk geldi. ABD, Sovyetler ve Fransa “evet” oyu verecekti. İngiltere veto etmeyecekti. Ancak, Arap dünyası Çin üzerinde etkili gözüküyordu. Cohen, Montreal’den San Francisco’ya çağırıldı. Gerçekten de Çin delegeleri üzerinde etkili olabildi. Çin çekimser oy verdi.
Söylenenlere göre, Cohen daha sonra İsrail ordusunda görev almak istemiş. Ama 60 yaşındaki eski generallere ihtiyaç olmadığını öğrenmiş ve hayal kırıklığına uğramış. Buna karşılık yeni kurulan İsrail devletine başka yardımlarda bulunmuş. Örneğin, bir seferinde Başbakan David Ben-Gurion’un ricasıyla, Çin’in, Filistinli teröristlere sattığı ve okul çocuklarının kollarını, bacaklarını kaybetmesine neden olan bir cins mayının satışını durdurtmuş.
Cohen, hayatının son yıllarını iki kız kardeşiyle İngiltere’de geçirdi. Çin’e son kere 1966’da Dr. Sun’un doğumunun 100. yılı nedeniyle yapılacak törene davetli olarak gitti. 1970 yılında öldü. Cenazesinde birbirleriyle politik husumetleri olmasına rağmen hem Komünist Çin’den, hem de Milliyetçi Tayvan’dan temsilciler bulundu. Mezar taşında hem İngilizce, hem İbranice, hem de Çince yazılar bulunmaktadır. Hakkında yazılmış dört kitap vardır, birkaç film kahramanına da esin kaynağı olmuştur.
Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Two-Gun_Cohen
https://www.jpost.com/diaspora/two-gun-cohen-artful-dodger-turned-chinese-legend-and-hero-of-israel-652881
https://www.jpost.com/israel-news/two-gun-cohen-the-chinese-general-who-swung-the-un-vote-665125
https://aish.com/who-was-two-gun-cohen/
https://www.jewishpress.com/indepth/opinions/the-amazing-saga-of-two-gun-cohen/2012/08/30/