Haber fotoğrafı: Fethi İzan
Klasik müzik konseri denildiğinde aklınıza ilk neresi gelir? Londra’daki Royal Albert Hall ya da Carnegie Hall New York mu? Belki de Konzerthaus Berlin ya da İstanbul’daki baştanbaşa yenilenen AKM? Tüm bu seçenekler ve daha birçoğunun aklınıza geleceğinden eminim. Oysa Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı, Paşaköy köyünde (nam-ı diğer As
sos), tahta sandalyelerde oturmuş, cırcır böceklerinin seslerinin etrafınızda yankılandığı bir ortamda, bir çello kuartetinin ezgilerine kulak verebileceğiniz, hayal gücü en kuvvetli olanlarınızın bile aklına gelmezdi bence…
6 Ağustos Cumartesi akşamı, Paşaköy, şahane bir müzik ziyafetine tanıklık etti. Dört çellistten oluşan “Cello Paradiso”, Bach, Vivaldi, Boccherini, Albinoni, Fazıl Say ve daha birçok ünlü besteciden oluşan repertuvarlarıyla, esintili bir yaz akşamında dinleyicilere unutamayacakları bir gece yaşattılar. Müziğin ve uzun yıllara sığdırdıkları dostluğun bir araya getirdiği bu dört kadın, özellikle sosyal sorumluluk projelerine destek olmayı seçmişler. Halen solo kariyerlerine ve akademik çalışmalarına bireysel olarak devam eden Şafak Erişkin, Didem Erken, Gülyar Balcı ve Dilbağ Tokay’dan oluşan kuartet, müziğin ve çellonun kendi hayatlarına kattığı zenginliği dinleyicilerle paylaşmak üzere yolculuklarına devam ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki, hayat müzikle ve özellikle de paylaşınca güzel…
Gelelim bu benzersiz gecenin mimarlarına. Bu projenin altında, gerçek bir klasik müzik sevdalısı olan, Ortopedi ve Travmatoloji El Cerrahisi ve Mikrocerrahi Uzmanı Prof. Dr. Eftal Güdemez ile sanatçı, heykeltıraş ve doğa dostu eşi Damla Güdemez’in imzaları var. Güdemez çifti bu konserleri bir gelenek haline getirmeyi amaçlıyor. Hatta bu organizasyona harika bir isim de bulmuşlar: Sounds of Paşaköy. Amaçları kendi evlerinin bahçesinde başlattıkları bu konserler serisi sayesinde klasik müziği insanlara daha da çok sevdirmek. Birkaç sene önce, ufak bir proje olarak başlayan bu konserlerin, tıpkı bahçelerindeki ağaçlar gibi dallanıp budaklanmasını, daha geniş kitlelere ulaşmasını hedefliyorlar. Arzuları ise, Paşaköy’de her yıl düzenlenecek bu organizasyonla, önce ulusal, ardından da (zaman içine) uluslararası çapta bir festivalin temellerini atmak.
Önde gelen kültür sanat vakıflarının danışma ve yürütme kurullarında çeşitli görevler üstlenen Dr. Eftal Güdemez, fotoğrafçılık ve film yapımcılığı ile de ilgileniyor. Yanı sıra, hobi olarak zeytincilik ve zeytinyağı üretimi de yapıyor. Dolayısıyla, böylesine doğal bir ortamda, zeytin ağaçlarının altında bir konser düzenlemek de bir başkasının aklına gelmezdi. Ortam, müzik, bahçe, zeytin ağaçlarının arasından ağır ağır batan güneş, ince zevkin ürünü olan her bir detay, bana nedense Andrea Bocelli’nin Portofino konserini hatırlattı. Bir saatlik müzikal şölen boyunca, kendimi çok farklı bir yerde, adeta bir hayal âlemindeymiş gibi hissettim. Ruhun her zerresini besleyen müziğin büyüsü de bu olsa gerek. Güdemez çiftinin başlattıkları bu hayal, izleyicilerine de sirayet etmişti anlaşılan.
Konserin en anlamlı yanlarından bir tanesi de Damla Güdemez’in, konuklarından, konsere gelmeden önce TEMA Vakfı'na bağış yapmasını istemesiydi. Bu amaçla ekilen her bir fidanın, tıpkı müzik aşkı gibi kök salacağından eminim. Ne mutlu bana ki, böyle güzel bir projenin, kıyısından da olsa bir parçası olabildim. Daha nicelerine Sounds of Paşaköy…