Acep oldu halim bu aşk elinden,
Göremezem yolum bu aşk elinden.
Bu kamu âlemin tacı iken uş,
Ayaklarda kilim bu aşk elinden.”
Yunus Emre


Kadim Anadolu, kültürünü ve geleneklerini motif motif, renk renk atkı ipleri ile kilimlere işlemiş ve Çatalhöyük’ten bu yana Anadolu insanı kendi varoluş hikâyesini kilimler aracılığıyla anlata gelmiştir. Kilimler ve çömlekler Anadolu geleneklerinin sürekliliğini gösteren en belirleyici kanıtlardır.

Hayata dair ne varsa mesela neşe, hasret, birleşme, ayrılık, doğum, ölüm, düğün, nazar ya da doğal afetler, arzular, dilekler sanatsal bir soyutlama ile sembolleşmiş, motif olmuş dünyanın en eski geleneklerinden dokumacılık aracılığıyla, nesilden nesile aktarılarak kalplerimize işlenmiştir.

“Kilim” kelimesinin etimolojisi bilinmemekle birlikte Balkanlar’dan Çin Türkistan’ına, Türkiye, İran, Suriye’nin Kuzeyi, Irak, Kafkasya ve Orta Asya’da benzer simgeler bu düz dokumada kullanılmaktadır. Aslında bu teknik dünyada farkı yerlerde kullanılsa da üzerlerindeki sembolizm tamamen ayrıdır. Dokuma şekline göre Bezayağı, Atkı Yüzlü Dokuma, Kenetleme, Cicim, Zili, Çarpana gibi isimler alırlar.


Akrep 

İngiliz arkeolog James Mellaart (1925-2012), Çatalhöyük’te yaptığı kazılarda, günümüz kilimlerindeki motiflere benzeyen desenlere duvar resimlerinde rastlamıştır ve yine aynı lokasyonda dokuma parçaları bulunmuştur, takvim yaklaşık 8000 sene öncesini işaret etmektedir. Diyarbakır çevresi kazılarda ise 12.000 senelik dokumalara rastlanmıştır.

Uzmanlara göre dokuma ilk önceleri bitkisel lifler ile yapılırken, M.Ö 6000’lerden sonra yün eğrilmeye başlanmıştır. Neolitik dönemde koyun yünü kullanılmamasına rağmen, Çatalhöyük’ten dokuma parçası ile çenesi bağlanmış bir iskelet bulunması, eski halı uzmanı Udo Hirsch’in, kilimlerin farklı malzemelerle üretilerek ortaya çıktığı tezini, doğrulatacak bir kanıt gibi görülmektedir. Yine neolitik bir alan olan Çayönü’nde dokuma izlerine ve Budur yakınlarında Hacılar’da günümüz kilimlerinin desenlerine de seramiklerde rastlanıyor. Bir başka coğrafyada, Mezopotamya’da Elam’ın başkenti Susa’da M.Ö 4000’lerde kilimlerde görünen başak, tarak, su yolu seramiklerde de resmedilmiş. Asurcada, “yün işlenen atölye” demek olan “halu” ise o günlerden bugünlere gelip “halı” oluyor.

Görsel olarak her birine aşina olduğumuz, binlerce senelik geçmişe sahip bu semboller evrenini acaba ne kadar biliyoruz, anlattıkları hikâyeleri ne kadar duyabiliyoruz? Bu merak ile bir araştırma yaptım ve gelin bakın, neler öğrendim.

Kilim motifleri grupları:
• Hayvansal motifler; Kuş, ejder, akrep, yılan, kurtağzı, kurt izi.
• Bitkisel motifler; ağaç, yaprak, çiçek ve meyve.
• Geometrik motifler; üçgen, dörtgen, dikdörtgen ve eşkenar dörtgen.
• Karışık motifler; madalyon, rozet, çengel, sütun yazı, harf, vazo.
• Sembolik (Simgesel) motifler; Yin / Yang, hayat ağacı.

Akrep
Kilimlerin sıklıkla dış kenarlarında yer alan akrep motifleri insanların kendilerini kötülükten, kötü mahlûklardan ve ölümden koruyacaklarına inanarak dokummuştur.
Ayrıca, halkın göç ettikleri yerlerde bulunan zehirli akreplerin onların hayatını kötü bir biçimde etkilemesi de kilimlerin üzerinde akrep figürlerine yer vererek kendilerini bu zararlardan koruma amacı güder.

Başak
Neolitik dönemlerden beri İsrailli bilim adamlarına göre hububatın beşiği Mezopotamya, Suriye ve Türkiye’dir. M.Ö 6000 senesinde Hacılar’daki çömleklerdeki başak desenlerine rastlanır. Başak motifi bereketi, bolluğu, yeniden doğuşu simgeler.


Bukağı

Bukağı
Atların ön iki ayağına takılarak bulundukları yerden uzaklaşmalarına mâni olan zincirin adı olan bukağı, aşkı, ailenin devamını topluluğun birliğini simgeler. Tezgâha dikey dokunan bu motifin bir ucu yukarı göğe yani geleceğe, diğer ucu aşağıya toprağa yani geçmişe bakar. İç içe geçmeden her üçgen tek başına doğurganlığı simgeler. Geçmiş geleceği bağrına basar.

Elibelinde / Ana Tanrıça
Dişiliği, doğurganlığı, simgeleyen bu motifte ayakta duran ve elleriyle belini tutan bir kadın vardır ve Anadolu’da Çatalhöyük M.Ö 7000 ve Frig ana tanrıçası M.Ö 1200 ilişkili olup, günümüz kilim ve halılarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu motifi dokuma eşyalarda ve çuvalların üzerinde de görmek mümkündür. İlkel toplumlarda yalnızca Ana Tanrıça insan biçimde betimlendiği için, kilimlerde de tek geleneksel insan biçimli motif elibelinde’dir. Ana Tanrıça doğurganlık ile beraber toprağın bereketini de sembolize eder. Çatalhöyük kazılarında taş ve topraktan yapılma (M.Ö 6150) giyinik hamile ana tanrıça kilim motiflerine çok benzemektedir.


El  / Tarak


El / Tarak
Kayalara yapılmış resimlerde bu sembolün paleolitik çağlardan beri betimlendiği görülür. Yedili, beşli ya da üçlü olarak dokunan bu figürler, aslında bir parçadan ortaya çıkan çubukların oluşturduğu ve el ile parmakların stilize halidir. Ortadoğu vs. Kuzey Afrika ülkelerinde Hristiyan, Müslüman, Yahudi tüm halk için Fatma’nın eli mutluluk, şans, bereket, huzur, uğur sembolü olarak bilinmektedir.
Geleneksel Türk halı ve kilimlerinde genellikle üçü bir arada kullanılan el, parmak, tarak motifi bir bütün olarak değerlendirilse de el, insanın gücünü, verimliliğini ve üretkenliğini, parmaklar nazar ve kem gözden korunma amacını, tarak ise, doğumu sembolize eder.

Ejder
Bir kuş kafası formunda çengellerle sembolize edilen ve büyük kanatlı bir yılan olarak düşünülen bu efsanevi canavar, hazinelerin ve gizli şeylerin bekçisidir. Ejder, göklerin ve suların hâkimi olup, Ejder ile Zümrütü Anka’nın kavgası bereketli yağmurlar getirir. Kimi zaman Anadolu uygarlıklarında bulut olarak resmedilmiştir. Selçuklu kervansarayları ve çeşmelerinde ejder ebedi hayat, sonsuzluk ve mutluluk sembolü olmuştur. Kendini korumasını bilen bu canavar koruyucu, erdemin simgesi olarak kilimlerde sıklıkla karışımıza çıkar.


Koç boynuzu

Koçboynuzu
Bu motifin sert hatlı şekli, erkeklik ve Yakındoğu’da neolitik dönemden beri koyunların evcilleştirilmesi ile ilişkili görülür. Türk kültüründe kahramanlığın ve güçlü olmanın bir ifadesi olan koçboynuzu, hem halı ve kilim gibi dokuma ürünlerin üzerinde hem de bazı mezar taşlarının üzerinde vardır. Kilimlerin genellikle orta bölgesinde bulunur. Boynuz her zaman gücü temsil eder.

Hayat Ağacı
Pek çok mitolojide yer alan; gökyüzü, insan ve yeryüzü arasındaki bağlantıyı temsil eden hayat ağacı, karmaşık bir motif olarak kilimlerde çoğunlukla asma, servi, nar, hurma, gibi ağaçların stilize şekliyle motif haline gelmiştir...

İm
Türkler boy, oba, oymak kavramlarını anlatmak içim figürler, imler, damgalar kullanmışlardır. Bu damgalar ve imler, toplumun ya da kişinin varlığını temsil eder; soyun devamı, ailenin değerli eşyalarının korunması amaçlıdır. Günümüzdeki logolar olarak düşünülebilir.

Muska / Nazarlık / Göz
Bu motif manevi anlamlar taşır. Günümüzde de nazarın kaynadığının bakanın gözü olduğuna inanılır. Kilim ve halılara işlenen göz işareti genellikle mavi renklerdedir ve kötü bakan insanlardan korunmak anacıyla eli belinde ve bereket motifleri ile bir arada kullanıldığı görülmektedir. Geometrik üçgen motifi, en basite indirgenmiş şekliyle gözü temsil eder. Anadolu dokumalarında göz motifleri üçgenin yanında kare, eşkenar dörtgen, dikdörtgen, yıldız şekillinde de görülür.

Kurt ağzı
Bu motif aynı zamanda “kurt izi” diye de adlandırılır. Kilimlerde bu desen kurt ailelerindeki gibi zaman zaman devamlılığı anlatmak içim kullanılır, Göktürk mitolojisinde dişi kurt Asena yer alır. Anadolu’da çocuğu olmayan kadınlar bu motifi dokurlar.


Kuş

Kuş
Çatalhöyük ve sonrasındaki neolitik yerleşimlerde ölülerim göğe yükselmesi için akbabalar tarafından parçalanmaya bırakılır. Günümüzde Çatalhöyük’e Çukurçemen Köyü’nde yapılmış kilimlerde bulunan akbabanın, Çatalhöyük kazılarında ortaya çıkan akbaba resmi ile çok benzerlik gösterdiği görülür. Ninova seramiklerinde yırtıcı kuşlara yem olarak bırakılan ölüler vardır. Ayrıca Pers mitolojisinde Zümrüt-ü Anka yer alır. Geleneklerden ve mitolojiden kilimlere seramiklere taşınmış bu motif farklı anlamlarda kullanıla gelmiştir. Yeryüzü ve gökyüzü arasındaki döngüyü, özlenen birinden haber alma ümidini, korunma ihtiyacını sembolize edebilir.
Stilize kartal, gücü ve kahramanlığı; bülbül bereketli hayatın sembolüdür.

Suyolu
Su, yeniden doğuşun, bedensel ve ruhsal yenilenmenin, yaşamın sürekliliğinin, bereket, soyluluk, bilgelik, saflık, erdem ve arınmanın sembolü, hayatın kaynağıdır. Şekil olarak zigzag veya meander diye adlandırılan su yolu motifleri vardır.
Meander motifi ejder ile simgesel bir anlam bütünlüğü içindedir. Adını Ege Denizine dökülen Menderes Nehri’nden alır.
Genel anlamında su yolu sel, tufan, soğuk gibi felaketlerden korunmak için kullanılmıştır.


Yin Yang

Yin / Yang
Dokumacıların “kıvrım” olarak isim verdiği bu desen aslında Çin Tai Chi’si ile ilintilidir. Kesin renkli iki şeklin iç içeriğini, örneğin İç Anadolu’nun seccade kilimlerinde görmemiz mümkündür. Bu ikilik simgesi Yörükler tarafından çok kullanılmıştır.

Yıldız
Kilimlerde iki ayrı geometrik formda yıldız vardır. Biri altıgen, diğeri ise sekizgen. Altıgen olan, Yahudiliğin simgesi “Davud’un Kalkanı” ya da batınilikte “Mühr-ü Süleyman” adıyla anılan yıldızdır. Aşağıya bakan üçgen dişiyi, yukarıya bakan ise erkeği simgeler.
Sekiz köşeli yıldız ise bir kare etrafında bulunan sekiz üçgenden oluşur. Bu simgenin kökeninin Sümerlere uzandığı ve yazım şekliyle kil tabletlerde Tanrı “Dingir” anlamına geldiği düşünülmektedir. Anadolu’da Hititler, Urartular ve Selçuklularda görülür. Araştırmacıların fikri, her iki simgenin de Ana Tanrıça kültü ile ilgili olduğu yönündedir.

Binlerce senedir dokunmakta olan, çeyizlerde, düğünlerde, beşiklerde, cenazelerde, eyer çullarında, sedir örtülerinde, çoraplarda, yani hayatın her aşamasında ve günlük yaşamın her alanında kullanılan kilimlerin dili muhakkak ki, yaşamaya devam edecek, gelecek nesillere aktarılacak ve araştırmalar eskiye, kim bilir hangi yeni bilgilere ışık tutacaktır.

Aşık Veysel diyor ki:
Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur
Kilimin dilinden ancak anlayan okur
Sırlarımı verdim sana sevgimi verdim
Şu gönlümü kilim yaptım yoluna serdim.
…..
Kilim kalbin aynasıdır gönül sesidir
Her nakışı bir duygunun ifadesidir
Kilim sevgiliye çağrı âşka davettir
Kimi renkler şikayettir kimi hasrettir

Motiflerin başlıcalarını ve en sık karşımıza çıkanları anlattığım bu yazıda iplikler, renkler ve semboller dünyasına farklı bir bakış açısı için merak uyandırabildiysem ne mutlu bana! Kadim Anadolu’nun kilimlerimizde on binlerce senedir yaşayan bu semboller ile bezeli dilini daha iyi anlayabilmek, koruyabilmek ve şiirlere, şarkılara, resimlere esin olmuş, Nureyev’in çok sevip desenleri üzerinde dans ettiği, koleksiyoneri olduğu, benim seramik çalışmalarımda yer verdiğim bu eşsiz dokumalarımızı daha iyi okuyabilmek, dünyaya daha iyi tanıtabilmek dileğiyle…

Kaynakça
:
Ateş, Mehmet (2004). Mitolojiler, Semboller ve Halı Motifleri, Sembol yayıncılık, İstanbul, s. 44-45.
Diler, Ahmet ve Gallice, Marc-Antoine (2018). Kilimin Sembolleri Unutulmuş Bir Dilden Kesitler, Alfa Basım Yayın Dağıtım San. Ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul.
Erbek Mine (2002) Çatalhöyük'ten Bugüne Anadolu Motifleri, Kültür Bakanlığı.
Kültür vs Turizm Bakanlığı, En Yaygın Kullanılan Beş Anadolu Motifi.
Milli Eğitim Bakanlığı (2011) Kirkitki Dokumalarda Basit Desen Çizimi, Ankara.
Oyman, Naile Engin Bazı Anadolu Kilim Motiflerinin Sembolik Çözümlemesi Yıl 2019, Sayı 14, 4 - 22, 25.06.2019.