Mutluluğun gerçek sırrı, günlük yaşamın tüm ayrıntılarına gerçek bir ilgi duymakta yatmaktadır.” William Morris

Döneminde en çok bir düşün insanı, sosyal aktivist, şair, çevirmen kimliğiyle tanınan, günümüzde incelikli, doğanın renk ve formlarının armonisiyle bezeli tasarımları karşısında önünde saygı ile eğildiğimiz, pek çok farklı disiplindeki bilgisiyle dilimizde Hazerfan veya batılı deyiş ile Polimat diye nitelendirebileceğimiz William Morris (1834-1896) yarattığı güzellikler, yeniliklerle Viktorya Dönemi Britanya’sının en önemli kültürel figürlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Öyle bir insandı ki, vefat ettiği zaman doktoru, ölüm sebebi için, “O, William Morris olmaktan dolayı vefat etti, zira bir başına on kişinin işini yapıyordu,” diyecekti.


Eşi Jane Morris

Varlıklı bir ailenin oğlu olan Morris, Oxford’da sıkıcı bulduğu eğitimini başarı ile tamamlamıştı. Hemen sonrasında, güzelliğinden dolayı ilk görüşte âşık olduğu, bir seyisin kızı olan Jane ile evlenmiş, ailesi bu evliliği onaylamadığı için nikâhlarına gelmemişti. Jane dönemin güzellik standartlarını belirleyen bir ikon haline gelecekti. Hem eşinin pek çok sanatçı arkadaşına ilham perisi olacak hem de onlarla ilişki yaşayacak, William’ın mutsuz bir evliliği olduğu daima söylenecekti. Aslında Jane, William’ı hiçbir zaman sevmemişti. Bu evlilikten çiftin iki kızı oldu. William hem Jane’i hem de kızlarının nakış öğrenmelerini konuda adı geçen kişiler olmalarını sağladı.

İki büyük tutku
Küçüklüğünden beri iki büyük tutkusu vardı William Morris’in: Kırlar ve Orta çağ. Bu iki tutkuyu tasarımlarında birleştirecek, Orta çağ tezhiplerini stilize ve modernize ederek duvar kâğıtlarına, duvar halılarına, dokumalara, camlara, kitap ciltlerine envai çeşit çiçek, yaprak, dal çizecek, uçan kuşlar, renkli böcekler, meyveler ile süsleyecekti. Aslında o, dışarıda ormanda ve çayırlarda bulduğu doğal formları alıp, bunları evlerimizin içini süslemek için kullanacaktı.



Sanat ve Zanaat Hareketinin önde gelen bir üyesiydi
Tüm zamanların en etkili tasarımcılarından biri olan Morris, aynı zamanda bir düşün insanıydı. Viktorya Dönemi İngiltere’sinin giderek sanayileşen üretim sürecine karşı, zanaatkârın becerisine yeniden saygı duyulmasına odaklandı.

Sanat ve Zanaat Hareketi, endüstriyel üretime karşı çıkarak, zanaatkârın emeğinin yerine makinelerin konmasını eleştiriyordu. Ürünler el emeği oldukları için son derece kaliteli, ancak bundan dolayı da alış gücü yüksek kesime hitap ediyordu. Morris bu akımın öncülerindendi. Güzel sanatın değerlerini ticari tasarımın üretimine uygulayarak sanatı sanayiye bağlama vizyonu, bugün bildiğimiz şekliyle tasarımın evriminde kilit bir aşama oldu. Morris sanatçı ile zanaatlar arasındaki çizginin belirsizleşmesini istiyordu.

Doğal malzemeler kullanıyordu
1870’lerde Morris’in tasarımları, o günlerin iç dekorasyon dergilerinde öneriliyordu. Morris & Co. duvar kâğıtları ve tekstiller için elle kesilmiş ve baskılı tahta bloklar kullanıyordu, diğer kumaşlar geleneksel tezgâhlarda elle işlenmiş veya dokunmuş, minerallerle boyanmıştı. Elbette tüm bunlar maliyetleri yükseltiyor ve tasarımların maddi durumu iyi, modaya meraklı kişiler tarafından tercih edilmesine yol açıyordu.


Desenlerinin ilhamını doğadan aldı
Desenlerini yaparken ilhamını daima iyi bir gözlemcisi ve hayranı olduğu kırsal hayattan almıştı. Kuzey Londra’nın Walthamstow kentinde ormanlara yakın yaşayan bir çocuk olarak büyüdü. Bu hatıralar onda derin izler bıraktı. Öyle ki, ilk tasarımlarından biri Meşe Palamudu (1879) ilk anılara nostaljik bir gönderiydi. Bitkileri çok iyi tanıyordu ama onları asla tam anlamıyla kopyalamadı. Doğayı taklit etmenin mümkün veya arzu edilebilir olduğunu düşünmüyordu. Hazırladığı baskı kalıplarının ‘güzelliğe, hayal gücüne ve düzene’ sahip olması gerektiğine inanıyordu ve bu ilkeleri tüm çalışmalarında kullandı. ‘Doğayı tam anlamıyla taklit etmek imkânsızdır. En gerçekçi ressamın en üst düzey gerçekçiliği ondan çok uzaktır’ diyordu.

Önemli bir şair, yazar, çevirmendi
Morris, yaşamı boyunca en çok Viktorya Dönemi şiirine katkılarıyla tanındı ve en ünlüsü “Dünyevi Cennet” ve “Guinevere’nin Savunması” olan birçok şiirsel eser yazdı. Oxford Üniversitesi’ndeki eğitimi sırasında Orta çağ edebiyatına merak sardı ve ileriki senelerde bu dönem yazarlarının kitaplarını resimledi. İzlanda’ya yaptığı gezilerden çok etkilenen Morris, İzlanda Destanları’ndan İngilizceye pek çok çeviri yaptı.

Tasarımları yaşadığı yerleri yansıtıyordu
Sanatçının tasarladığı ilk duvar kâğıdı “Trellis” adını taşıyordu. Bu duvar kâğıdının ilhamı ise Bexleyheath’teki Kırmızı Ev’in bahçesindeki güllerin sardığı, kuşların etrafında uçtuğu, konduğu ızgara benzeri yapıdan almıştı. William ve eşi Jane Morris tarafından yaptırılan ve Philip Webb tarafından tasarlanan Kırmızı Ev, bir aşk ve sanat ürünüydü. Orta çağ mimarisi ve gotik stilden ilham alan bu yapıda tuğlalar kırmızı ve pencereler farklı yükseklikteydi.


Bexleyheath’teki Kırmızı Ev

Yaşadığı yerle derin ilişki kuran çok yönlü sanatçıya bir başka esin kaynağı da yazlık evi olan Kelmscott Malikânesi ve zengin bahçesiydi. Yeryüzündeki Cennet olarak adlandırdığı bu bahçe günümüzde müze olarak korunuyor ve ziyaret edilebiliyor. Morris bu bahçeden ilham alarak “Yabani Lale” desenini yarattı ve kızı daha sonraları babasının, bu tasarımı bahçedeki şakayık ve yabani lalelerden esinlenerek yaptığını söyleyecekti. Yine aynı malikânenin duvarlarında yetişen kokulu yasemin çiçekleri de onun “Yasemin” duvar kağıdının motiflerini oluşturmuştur.

Döneminde çiçeklerin sembolik bir dili vardı
O sırada İngiltere’de egzotik çiçeklere büyük bir ilgi olmasına rağmen, Morris kır çiçeklerine yönelecekti. Viktorya Dönemi İngiltere’sinde insanlar çiçeklerle ince mesajlar verme fikrini seviyorlardı. Mesela, sevgiyle kırmızı güller veya saflığı sembolize edem beyaz zambaklar vermek gibi…

Morris elbette bu dile aşinaydı
Örneğin, “Meyve” (1866), Yunan Persephone efsanesinin Hades tarafından nar taneleri yemesi ve onu yılın yarısını yeraltı dünyasında geçirmeye zorlaması için kandırılmasından kaynaklanan bir ilişkiyi sembolize edecek narlarla bezeli idi. Morris’in kullandığı bazı çiçekler, masumiyeti simgeleyen papatyalar, çiçekleri dostluğa işaret eden yasemin gibi evrensel çağrışımlara sahipti. Morris’in Krizantem’inde (1877) görülen krizantem çiçeği hem Doğu hem de Batı kültürlerinde önemli bir çiçek olmuştur. İngiliz Viktorya Dönemi halkı için ise krizantemin birçok anlamı vardı - doğruluk ve dürüstlük (beyaz krizantemler), aşk ilanı (kırmızı krizantemler) veya küçümsenen aşk (sarı krizantemler). Günümüzde de Japonya’da pembe kiku (krizantem), Japon İmparatorunun sembolüdür ve asalet ve uzun ömürlülükle ilişkilendirilir.


Klemscott Malikânesi

Morris bir yayınevi de kurdu: Kelmscott Press
Hayatının son yılarında, tezhipli ciltleri ve iç sayfalarıyla seçkin kitaplar yayınlamak amacıyla Kelmscott Press’i kurdu. 1891’de Morris, adını 1871’den beri yaşadığı Oxford yakınlarındaki köyün adını taşıyan Kelmscott Press’i kurdu amacı yüksek kaliteli elle basılmış kitaplar üretmekti. Morris, orta çağ el yazmalarının tarzına dayanan yazı tiplerini, süs kenarlıklarını ve başlık sayfalarını tasarlayıp keserken, çizimler sanatçı arkadaşı Edward Burne-Jones tarafından oluşturuldu. Kitaplar el yapımı kâğıda basılmış, 15. yüzyıl İtalyan örneklerinden kopyalanmış ve parşömenle ciltlenmişti.

İlhamını geçmişten alıyor, geleceğe odaklanıyordu
Morris ilham almak için geçmişe baksa da, tipografi ve stil olarak modernist fikirleri öngörüyordu: Hem güzellik iddiası vardı hem de kolay okunur olmasını amaçlıyordu.

Morris’in mirası
Şiir, edebiyat, resim, illüstrasyon, duvar halıları, duvar kâğıtları, kitaplar, vitraylar, ev eşyaları tasarlayan, işçiliğin önemini işçilere verdiği önem ve sosyalist dünya görüşü ile birleştiren üstün yetenekli Morris, Viktorya Döneminin sonlarında Britanya’da iç dekorasyonun dönüşümünü sağlamıştı. Estetik zevkine uygun mobilya bulamayınca, mobilya tasarladı. Bahçe tasarımı üzerinde günümüze kadar süren kalıcı bir etki yarattı. Modadaki sürekli değişime rağmen, Morris’in doğayı kutlaması ve onu gündelik hayatın en önemli unsuru haline getirme fikri kalıcılığını muhafaza etti. Morris & Co. tasarımlarını, orijinal şirketi kurduktan neredeyse iki asır sonra, 21. yüzyıl ev sahipleri için üretime devam ediyor.

Sanatçının ilham aldığı bahçelerindeki çiçekler çoktan solmuş olsa da, elini dokundurduğu her alanda yaptığı başarılı çalışmalar yaşamaya ve çağları aşmaya devam edecek. Ormanda ve kırlarda dolaşırken rastladığı çiçekler, meyveler, kuşlar evlerimizi süsleyecek ve sanatçının şu sözlerini bundan sonra eşyalara bakarken ya da bir şey alırken kulaklarımızda yankılanacak: “Evlerinizde yararlı olduğunu bilmediğiniz veya güzel olduğuna inanmadığınız hiçbir şeyiniz olmasın.”