Fotoğraflar: Burcu Baltalı


Değerli sanatçı ressam İDİL ÜSTÜNEL’in “Alice ile Buluşma” isimli yeni sergisinin açılışı 30 Mart Cumartesi günü Kuzguncuk, IMOGA Art Space’te gerçekleşti. Bu defa cıvıl cıvıl renklerle karşımıza çıkan İdil Üstünel’in eserleri, açılışa katılan dostları, hayranları ve tüm sanatseverler tarafından büyük bir beğeniyle izlendi. Sergide yer alan farklı boyutta birbirinden güzel masalsı 19 eseri, sergi mekânında 27 Nisan tarihine kadar yakından görebilirsiniz.

İDİL ÜSTÜNEL
İstanbullu ressam İdil Üstünel üç sene sonra yeni sergisinin açılışını yaptı. Üstünel, gerek karma gerek kişisel pek çok başarılı sergiye imzasını attı. “Düşkuşağı” adlı ilk kişisel sergisi 2011’de Galeri Artist Çukurcuma’da gerçekleşen sanatçının, “Koku” adlı 2. kişisel sergisi 2014 yılında Metropoldoctors Levent’te; 2017’de “Şakayık Halleri” ve 2020’de “Şakayık Halleri 2 (Sessiz Davet)” olarak adlandırdığı 3. ve 4. kişisel sergilerini, bu yıl (2024) sergilenen “Alice ile Buluşma” adlı 5. kişisel sergisi için de seçtiği mekânda - IMOGA Art Space’te gerçekleştirdi.


Miryam Şulam ve İdil Üstünel

Farklı temalarda eserler üretmiş olsanız da, son yıllarda yaptığınız eserlerin içinde Şakayık çiçeklerini görüyoruz. Bu çiçeğe olan özel ilginiz ve onu farklı detaylarıyla resmetmeye iten sebep nedir?
Aslında genel olarak çiçeklere özel bir ilgim olduğunu fark ettim. Her birinin değişik şekilleri, karmaşık renkleri ve kıvrımları, hatta türlü türlü halleri bana hep mucize gibi gelir. Doğanın tüm renkleri beni çok cezbediyor; onlar benim en güçlü ilham kaynağım diyebilirim. Son yıllarda ise çok sevdiğim Şakayık çiçeğine odaklandım. Bu çiçekteki detayları görmekle yetinmeyip onları anlamlandırmayı seven bir yanım var. Bunları karşı tarafa aktarabilmek için seçtiğim yol ise tuvallerimden geçiyor. Eserlerimi, doğanın büyüleyen güzelliği etkisinde, kendi renklerimle gerçeğin ötesine geçerek, bazen küçük bir detayına, bazen de beni etkisi altına alan bir hareketine odaklanarak üretiyorum. Bu son sergimde de yine çiçeklerden ilham alarak sizi kendi çocukluğumun masalsı dünyasına götürmeye çalıştım.

“Alice ile Buluşma”’da Alice Harikalar Diyarı’na bir gönderme hissediliyor; bundan biraz bahseder misiniz?
Tabii. Küçükken okuduğum ve beni etkileyen bu masaldan da biraz ilham aldım ve izleyeni Alice’in gözünden bir maceraya çıkartmak istedim. Nasıl ki, Alice çayırda güneşlenirken hayalinde bir tavşanın peşinden koşar, bir borudan aşağı yuvarlanıp kendini harika bir doğanın içinde bulur ve orada içtiği bir iksir sayesinde kendini büyütme ve küçültme özelliğine sahip olur; işte ben de tam olarak kendimi minik, çiçekleri de dev boyutta hayal ettim. Böylece, aralarındaki fısıldaşmaları da daha net bir şekilde duydum.


Mor Fırtına

Yeni eserlerinizde hissedilen bariz palet değişikliğine ve önceki işlerinizden farklı bir renk arayışına iten duygusal sebepler nedir?
Önceki sergilerimde dünyaya daha gerçekçi bir bakış açısıyla bakıp gördüklerimi yansıtırken seçtiğim yumuşak renklerle, izleyiciyi iyi hissettirme duygusu ön plandaydı. Şimdi ise dünyaya farklı bir pencereden bakıyorum. Küçük bir kız çocuğu iken İdil kâğıt bebeklerle oynamayı, onları giydirmeyi ve paketten çıkanlarla yetinmeyip onlara kâğıt üstünde kendi boyadığı ek giysi ve aksesuarlarla, hayal gücü sayesinde kendine kocaman bir oyun alanı yaratırdı. Aradan yıllar geçti; şimdi hayal gücümün soyut algımla birleştiği noktada üretmeye devam ediyorum.


Meftun

Değişik boyutlarda birçok eserinizin yer aldığı yeni serginizdeki en büyük iş “Oyun Bahçesi” nereden geliyor; neden oyun bahçesi, biraz anlatır mısınız?
“Oyun Bahçesi” adlı eserim, bu sergimde sizlerle tanıştırdığım tüm hayali çiçek figürlerimin içinde yaşadığı rengârenk bir tiyatro sahnesi diye düşünebiliriz. Beni yakından tanıyanlar bilir; oyun benim için her zaman korumaya çalıştığım, beni neşelendiren bir öge, içimdeki motivasyon; yaşama sevincidir oyun.

Andy Warhol’a saygı ile sergilediğiniz dört eseriniz var. Nasıl bağlantı kurdunuz, biraz bahseder misiniz?
Tüm çağlarda sanatçıları etkilemiş çiçek imgesine farklı bir yaklaşım getirmiş ve çoğaltarak bir çeşit tüketim unsurunu da vurgulamış Andy Warhol’un pop estetiğinden ziyade çiçeklerinin olağan dışı ve soyut estetiği ile kendi işlerimin estetiğini birleştirmekten kendimi alamadım ve ona saygı adına benzerlik kurduğum bu çiçekler ortaya çıktı. Dada’nın ve Pop Art döneminin tekrar ilkel ve çocuksu olana yaptığı vurgu benim grafik soyutlama algım ile de birleşti sanırım.