Haber fotoğrafı: Amnon Weinstein (21 Temmuz 1939 – 4 Mart 20024)

Geçtiğimiz Mart ayı içinde aramızdan ayrılan dünya çapında ünlü keman yapımcısı ve restoratörü Amnon Weinstein’a son yolculuğunda, yakın dostu ünlü keman virtüözü ve orkestra şefi Shlomo Mintz kemanıyla veda etti…


Shlomo Mintz ve arkada Amnon Weinstein’in iki oğlu ve kızı cenaze töreninde (Foto Robert Schild)


Amnon Weinstein’ı, Neve Şalom Kültür Merkezi’nde verdiği “Holokost’tan Kurtulan Kemanlar” konferansı öncesinde, 2001 yılında eşim Nelly Barokas’ın kendisiyle gerçekleştirdiği bir söyleşiye eşlik ettiğimde tanıdım. 11.04.2001 tarihli Şalom Gazetesi’nde Nelly bu karşılaşmayı şöyle betimlemişti:

Binanın giriş katından birkaç basamak inince Amnon Weinstein’ın atölyesi karşıma çıktı. Etrafta ve duvarlarda tamamlanmış veya tamamlanmamış, ham veya cilalı, can bulmak üzere bekleyen, onlarca, belki de yüzlerce yaylı çalgının egemen olduğu, biraz eski marangoz veya kunduracı dükkânlarını andıran bir ortam içinde Amnon Weinstein uzun saçları, aşağı gür bir şekilde sarkan yarı kırlaşmış bıyığı, mavi iş gömleği üzerine taktığı koyu kahve muşamba veya deri önlüğü, yürüdüğünde şakır şakır ses çıkaran belinde asılı anahtar tomarıyla, bana bir Viking dönemi resimli çocuk romanı kahramanı gibi görünmüştü o gün…”


Amnon Weinstein atölyesinde

Amnon Weinstein’ı tam yirmi yıl sonra, Türkiyeliler Birliği Cihat Aşkın’ı Yafo’da Türk Evi’nde bir dinleti vermek üzere davet ettiğinde, eşi Asaela ile birlikte gördüm. Çökmüştü, zor yürüyordu…

İkinci kuşaktan keman yapımcısı
Amnon Weinstein’ın 1909 yılında Polonya’da doğan babası Moshe Weinstein, o dönemde Polonya’ya bağlı olan Litvanya’nın Vilnius kentindeki konservatuarda keman eğitimi almıştı. 1938’de İngiliz Manda yönetimi altındaki topraklara göç etti ve Tel Aviv’de lutiye (keman tamir ve onarımı) işini kurdu; Bronislaw Huberman’ın yeni oluşturduğu Filistin Senfoni Orkestrasına hizmet verdi. Oğlu Amnon Weinstein, Manda döneminde 1939 yılında Tel Aviv’de doğdu.

Almanya’da Yahudilere yapılan zulmün haberi Filistin’e ulaştığında, daha önce Alman kemanlarını seven müzisyenler, kemanlarını ya kırdılar ya da yaktılar, kimi ise Moshe’ye eğer satın almazsa çöpe atacaklarını söylediler. Böylece Amnon’un babası keman toplamaya başladı. Savaştan sonra Doğu Avrupa’da bıraktığı tüm akrabalarının öldürüldüğünü öğrenince kalp krizi geçirdi. O andan itibaren Moshe Weinstein, bir daha ailesi hakkında konuşmak istemedi.

Oğlu Amnon Weinstein, İtalya’da keman yapımı eğitimi almadan önce babasının yanında çıraklık yaptı. Ve hayatı boyunca bu mesleğe gönül verdi. Amnon’un babasından kalan lutiye işini bugün oğlu Avshi, İstanbul’da üçüncü kuşak olarak sürdürüyor.

Amnon Weinstein, “Defiance” filminde ölümsüzleştirilen Nazi karşıtı Bielski partizanlarından Asael Bielski’nin kızı gazeteci Asaela Weinstein ile evliydi.

 

Umudun Kemanları
Amnon Weinstein, Holokost’tan kalma bir kemanla ilk kez 1980’lerde karşılaştı. Genç bir adam ona büyükbabasına ait olan kemanlardan birini tamir etmesi için getirdi. Weinstein kemanı açtığında, içinde kara bir is buldu ve çok geçmeden, kemanın içindeki isin Auschwitz krematoryumunun külleri olduğunu fark etti.

1996’dan itibaren Amnon, Holokost’la bağlantılı yaylı çalgıları sistematik olarak toplamaya başladı. O zamanlar İsrail’de hiç kimse Alman enstrümanlarını satın almıyordu. Weinstein bu enstrümanları restore etti ve her birinin hikâyelerini topladı. Bugün “Umudun Kemanları” koleksiyonu 60’tan fazla enstrümandan oluşuyor.

Amnon Weinstein, konserleri, Holokost’u öğreten eğitim etkinlikleriyle birleştirmek için, “Umudun Kemanları” (The Violins of Hope) koleksiyonundaki enstrümanları kullanmaya başladı. İlkin Almanya’da müzikle ilgili kişilerden oluşan bir seyirci kitlesi önünde 250 slayt eşliğinde bir konferans verdi. Amnon iki buçuk saat süren bu etkinlikle ilgili şöyle anlatmaktaydı:

Kemanların ve kemancıların kişisel öykülerini onlara aktarırken, o kişilerin hayatta kalma şansına sahip olmadığını, çünkü Holokost’ta öldürüldüklerini belirttim. Almanlar biraz mahcup vaziyette çıt çıkarmadan dinlediler. Ancak konferansımı dinleyen Almanlara ‘Bakın Yahudi müzisyenlere yaptığınızı gördünüz mü?’ diyemedim.”

“The Violins of Hope” projesi için bir ilk adım
Keman dinletileri ile hikâyelerini birlikte sunmak fikri aslında, Weinstein ile İsrail Keshet Elion Mastercourse’larında iki yıldır birlikte çalışmış olan keman virtüözü Prof. Cihat Aşkın’a aitti… Aşkın, Weinstein’ı “Holokost’tan Kurtulan Kemanlar konulu bir konferans vermek üzere davet etme fikrini Robert Schild’e açmış ve kendisinin de bu kemanlardan biriyle bir dinleti sunabileceğini önermişti. Amnon Weinstein, 2001 yılında İstanbul’a geldi. Neve Şalom Kültür Merkezinde kemanların üzücü hikâyelerini anlattı, Cihat Aşkın da sunduğu dinletiyle bu kemanlardan birine yeniden ses verdi. Duygu yüklü bir etkinlikti.

Böylece İstanbul’da gerçekleşen etkinlik “The Violins of Hope projesi için bir ilk adım oldu… Temeli İstanbul’da atılan bu proje ileriki yıllarda dünyanın birçok farklı ülkesinde ve kentinde tekrarlandı, konserler düzenlendi…

Peş peşe gelen konserler
Weinstein, 2008 yılında İstanbul ve Kudüs’te ilk büyük konserlerini başlattı. Holokost’tan kalan 16 kemanı çalan İsrailli virtüöz Shlomo Mintz, Yair Dalal ve Cihat Aşkın’a İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Ra’anana Senfoni eşlik etti. Bunu, Eylül 2010’da İsviçre’de düzenlenen 46. Sion Uluslararası Müzik Festivali ve 27 Ocak 2011’de Madrid’deki Uluslararası Holokost Anma Günü konserleri izledi.

2012 yılında Weinstein’ın koleksiyonundaki Umudun Kemanları ilk kez ABD’nin birçok kentinde sergilendi. Bunları Mayıs 2013’te Monako’da Monte-Carlo Filarmoni Orkestrası konseri ve 2014 yılında Roma ve Almanya’daki konserler izledi.

Auschwitz’in kurtarılmasının 70. yıldönümünde Weinstein’ın Umudun Kemanları projesi, Sir Simon Rattle yönetimindeki Berlin Filarmoni Orkestrasının konseri ve bir sergi ile daha da tanınmışlık kazandı.


Berlin Filarmoni konseri, 2015


Weinstein, 2016 ve 2017 yıllarında Monterrey, Meksika, Houston, Teksas, Cleveland, Ohio, Jacksonville, Sarasota, Florida’da, Washington’daki Kongre Kütüphanesinde konserler ve sergiler düzenledi. Mart 2018’de Umudun Kemanları, Nashville, Tennessee’de Nashville Senfoni ile çaldı.

İsrail Posta idaresi, “Holokost’tan Kurtulan Kemanlar” başlığı altında bir dizi pul çıkardı. Amnon Weinstein’a Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Berlin Yahudi Müzesinde Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’ın imzasını taşıyan bir liyakat madalyası sundu. Amnon Weinstein’ın vefatı üzerine Frank Walter Steinmeier, bu kez cumhurbaşkanı görevinde bizzat kendi imzasıyla oğlu Avshi’ye taziye mesajı gönderecekti.

Prof. Cihat Aşkın, yakın dostu Amnon Weinstein’ın ölüm haberini aldığında Instagram’da şöyle yazacaktı: “O sadece bir enstrüman yapımcısı değil, aynı zamanda bir vizyoner ve önderdi. Umudun Kemanları projesi onun vizyoner bakışıyla oluşmuş ve yola çıkmış bir projeydi. Umudun güçlü sesi keman sesiyle hayat bulmuştu ve insanlığa verilmesi gereken en büyük mesajlardan biriydi.”

MOTTALE’NİN ÖYKÜSÜ
Bir gün müzisyen bir arkadaşı, elinde bir kemanla Amnon Weinstein’a gelir ve ona bir öykü anlatır. “Partizanlar ormanda ilerlerken bir ağacın altında uyuyan bir genç görürler. Bu gencin yanı başında bir keman vardır. 11-12 yaşındaki bu gencin tüm ailesi öldürülmüş, o da kemanını alıp ormana kaçmıştır. Partizanlar Mottale’nin keman çalışına hayran kalırlar ve onu yakın bir kasabaya götürürler. Mottale artık kahvelerde keman çalıyor, karşılığında para topluyordu. Tabi ki Yahudi olduğunu kimse bilmiyordu. Günün birinde bir Nazi subayı onun müziğini dinledi ve her akşam Nazi askerlerine çalmasını istedi. Çocuk zamanla Almanların güvenini kazandı, onları hoşnut etmek için repertuarına Gestapo şarkıları da ekledi.
Mottale her gece Nazilerin toplandıkları binaya gidiyor, kemanını çalıyor, karnını doyurup dönüyordu. Bu her gün böyle devam etti. Partizanların yönlendirmesi ile bir süre sonra, uzun süre ceplerine ve kemanın içine doldurduğu bir miktar patlayıcıyı mekânın köşelerine gizlemeyi başardı. Her şey tamamlandığında, bir gece Mottale kemanını çaldı, karnını doyurdu, patlayıcıları ateşledi ve kendini binadan dışarı atıp kaçmayı başardı. Binada bulunan 200 Nazi askeri infilak sonucunda öldü. Partizanların yanlarında barınmaya devam eden Mottale bir yıl sonra girişilen bir saldırı sonrasında yaşamını yitirdi. Mottale’den geriye sadece kemanı kaldı.”