Haber Fotoğrafı: "Vanitas" (Foto: Justine Reyes, 2009)
Vanitas, on altıncı ve on yedinci yüzyılda doğan, Flaman ve Hollanda kökenli bir tür natürmort resmidir. Latince “vanity”den gelen sözcüğe, “anlamını yitirmiş dünyevi yaşantı”ya karşılık gelen bir tercüme uygun görülmüştür. Vanitas, bu anlamda tüm nesnelerin geçici dünyevi bir doğası olduğunu ifade eder ve bununla birlikte hayatın geçici ve boşuna, ölümün ise kesin olduğunu hatırlatır. Bu resimlerde yaygın olarak kullanılan kafatasları ile ölüme gönderme yapılır; bozuk meyveler veya çiçekler çürümeyi, saatler ve kum saatleri ise hayatın kısalığını simgeler.
Fotoğraf, icadından kısa bir süre sonra resmin Vanitas geleneğini devşirmiştir. Fotoğraf, doğası gereği gerçek nesnelerin görüntülerini yansıttığı ve bir anlamda nesnesine bağlı bir anlatım biçimi olduğu için zamanın nesneler üzerinde yarattığı erozyonu yansıtma konusunda da uygun bir araç olmuştur. Bir taraftan zaman, nesnelerin yitimi adına akıp geçmekte diğer taraftan ise akıp giden zaman fotoğraf aracılığıyla sabitlenmektedir. Vanitas, bu anlamda fotoğrafın düşünsel altyapısına da katkı sağlayan bir anlatım tarzı olarak görülebilir.
Günümüzde fotografik bir anlatım biçimi olarak üretilmeye devam eden Vanitas, nostalji ile olan bağını giderek güçlendirmektedir. Yeni simgesel öğelerin eklendiği, geçmişe ait nesnelerle şimdiye ait olanların bir arada görüntülendiği, geçmiş, gelecek, özlem, yitirme ve ölüm düşüncelerinin yansıtıldığı fotografik düzenlemeler bugün belki de daha çok Turner’ın da üzerinde durduğu bireysel yalınlığın kaybı karşısında gelişen yokluk hissi ile bağdaştırılabilir.
Amerikalı fotoğrafçı Justine Reyes, Vanitas isimli çalışmasında kendine ait nesneler ile büyükannesine ait nesneleri birlikte kurgulayarak fotoğraflarını çekmiştir. Justine, bu fotoğraflar aracılığıyla geçip giden zamanı ve geriye bırakılan mirasları konu aldığını ifade etmektedir. Modern objelerle birlikte eski fotoğrafları da kullanarak fotoğrafın kendi içerisinde barındırdığı nostalji ile Vanitas resim geleneğinin tarihsel çerçevesini katmanlaştırdığını söyleyen Justine, hayatın geçiciliği ve ölümün kaçınılmazlığı üzerine düşüncelerini bu fotoğraflar aracılığıyla aktarır. Justine çalışmasının şu sözlerle açıklar: “Benim çalışmam kimliği, ahlaki değerleri ve ömrü kısa ve kalıcı olmayan şeylerin özlemini sabitleyebilmek üzerine bir incelemedir.”