Haber fotoğrafı: Emir Erbeş
Emir Erbeş, müziğin sadece notalarla değil, duygular ve yaşanmışlıklarla şekillendiğine inanan bir sanatçı. Sözlerini yazdığı bestelerini de kendi yorumluyor. Emir, yetenekleriyle sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da dikkatleri üzerine çekerken, Rolling Stone dergisinin radarına girerek Türkiye’den seçilen tek isim olmayı başarmış...
Alternatif Rock müzik, yaşamınızın hep özel bir parçası olmuş. Müzik, hayatınızda her zaman var mıydı?
1995 New York doğumluyum. İstanbul’da büyüdüm. New York Üniversitesi’nde Sinema ve Film eğitimi aldım. Alternatif Rock müzik, hayatımın her zaman özel bir parçasıydı. Dozunda duygusal, ama bir o kadar da dürüst bir müzik dalı. Şarkı söylemeyi hep çok sevdim. Ancak büyüdükçe fark ettim ki, bunu tam anlamıyla icra edebilmek için belli bir yaşanmışlık gerekiyor.
Hem beste yapıyorsunuz hem de şarkılarınıza söz yazıyorsunuz. Bestelerinize verdiğiniz isimler oldukça anlamlı ve dikkat çekici. Bu isim seçme süreci sizin için nasıl gelişiyor?
Söz yazmayı çok seviyorum. Genellikle yazdığım parçaya ait bir söz, parçanın adı oluveriyor; öyle olmadığı durumlarda da parça kendini adlandırıyor. Bazen melodiler de kendilerini buluyorlar. Bunu ancak şöyle açıklayabilirim: İçine girmediğiniz bir odada bir şey var, ve onu o odaya girmeden keşfedemiyorsunuz. Bazı melodiler, şarkı isimleri, şarkı sözleri de o boyuta girmeden, oralarda gezinmeden kendilerini göstermiyorlar sizlere. Sanki ben daha müziği yapmaya başlamadan o melodi ordaymış da ben yapınca onu keşfediyormuşum gibi hissediyorum kimi durumda.
Geçtiğimiz sene Rolling Stone’un dijital dergisinde yer aldınız ve “izlenmesi gereken genç sanatçılar” listesinde Türkiye’den tek isim olarak seçildiniz. Bu, müzik kariyerinizde yeni fırsatlar doğurdu mu? Sizin için uluslararası bir başarıya ulaşmak ne ifade ediyor?
Bu, benim için sürreel bir olaydı. Tabii ki, Türkiye’den, bu anlamda dahil olmaktan gurur duydum. Sorunun ikinci kısmına gelecek olursak, ülkemizde yabancı dilde müziğin, özellikle Alternatif Rock’un pazarı çok az. Dolayısı ile bu tarz bir rezüme detayının benim dalımda herhangi bir avantaja dönüştüğünü söyleyemeyeceğim.
Bildiğim kadarıyla İngilizce parçalar üretiyorsunuz. Ancak, ilk kez Türkçe sözlü yaptığınız şarkılar Akustihane’nin ilgisini çekerek Yeni Yerli YouTube kanalında yayınlandı ve oldukça ilgi gördü. Bu deneyim kariyerinize nasıl katkı sağladı? Sizce bu platformun, dinleyiciler ile aranızda daha farklı bir bağ kurduğunu düşünüyor musunuz?
Ben zaten epeydir müzik üretiyorum. Odamı bir ses stüdyosuna dönüştürdüm ve ürettiğimi hep çevremle paylaşan biri oldum. Şarkılarımı spotify’da sanatçı sayfamda paylaşmadan önce profesyonel olarak düzenlemesini ve görsel materyalin grafik tasarımını titizlikle yaptırırım. Bu, aslında çok yoğun bir çalışma işi.
Akustikhane sahnede, tam teşekküllü bir stüdyo ortamında işten anlayan insanların önünde kamera ve mikrofonlar eşliğinde bu parçaları seslendirmek çok özel be deneyim oldu. Hem çok keyif aldım, hem de dahasını yapasım geldi.
Gelecek planlarınızın arasında farklı türleri denemek var mı?
Elektronik müzik ilgimi çekiyor. Minimal ve ritim odaklı işlerle kimi zaman deneysel şeyler yapıyorum. Bunların üzerine eğilir miyim zaman gösterecek.