Hindistan’ın politik ve ruhani lideri Mahatma Gandhi şöyle diyor:
Eğer bu dünyada gerçek barışı öğreteceksek ve eğer savaşa karşı gerçek bir savaş vereceksek, işe önce çocuklarla başlamamız gerekmektedir.”

Çocuklar hepimizin ortak ve en temel konusu. Onlar; kaderlerini belirlemek isterken, karakterleri hakkında hak sahibi olduğumuzu sandığımız kutsal varlıklarımız…

Halil Cibran’ın şiirindeki dizeleri hatırlarsak, bu bakış açımızın da değişeceği fikrindeyim:
Çocuklar Sizin Çocuklarınız Değil
Çocuklar sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayatın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da, sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil…


Çocuk hakları tarihçesi
Dünyanın dört bir köşesinde, kuzeyden güneye, doğudan batıya çocukların haklarının savunulması gerek. Çocuk istismarı, çocuk askerler, çocuk işçiler maalesef halen gündemde. Çocuk, doğumdan itibaren 18 yaşına kadar olan süreçteki tüm bireylerin ortak adıdır. Kız, erkek, zengin, fakir, doğduğu coğrafya, kültürel farklılıklar çocuk hakları üzerinde değişkenlik göstermez. Çocuk hakları 20. yüzyılının başlarında konuşulmaya başlandı. Leh eğitimci Janusz Korczak 1919 yılında, “Bir çocuk nasıl sevilmeli?” adlı kitabında çocuk haklarını konu aldı. Daha sonraki yıllarda İngiliz sosyal reformcusu Eglantyne Jebb bu konu üzerinde çalışmalar yaptı.

20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından imzalanan bir sözleşme ile çocuk hakları, çocukların yüksek yararına olması için yürürlüğe girdi. Türkiye bu sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamış olsa da, Atatürk’ün 23 Nisan’ı “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak 1927 senesinde çocuklara hediye etmesi bu konuda ne kadar ileri görüşlü olduğunun göstergesidir. Çocuk Hakları Sözleşmesi, Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülkenin taraf olduğu, en fazla ülkenin onayladığı insan hakları belgesidir.


Çocuk hakları neleri kapsar?
Çocuk hakları evrensel bir kavramdır. Çocuk hakları dünya üzerindeki çocukların doğuştan sahip oldukları eğitim, sağlık, yaşama, barınma haklarını, fiziksel ve psikolojik şiddete karşı çocukların korunmasını ana başlık edinir. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin çok sayıda maddesi, çocukların yaşam kalitesini destekler. Öncelikle 6. Madde her çocuğun yaşama hakkı olduğuna dair bir güvence verir. Daha sonraki maddeler çocukların sağlık haklarından en üst seviyede yararlanmalarını, eğitim haklarının ellerinde tutmalarını esas alır.


Eğitim hakkından söz edersek, 1999’da UNICEF’in yayınladığı rapora göre eğitim dünyanın ciddi sorunlarından biridir. Kız çocukları okuma yazma haklarının ellerinden alınması ile cahil kalıyorlar. Eğitim düzeyi düşük olan kişiler üretken bir şekilde çalışamadıkları gibi sağlıklarına da özen göstermemektedirler. Ayrıca çocuğun temel yaşama hakkının yanı sıra vatandaşlık hakları, anne ve babasını tanıma hakkı vardır. Bu bağlamda çocukların soy ağaçlarının değiştirilmesi ve kimliğinin korunması devletin güvencesi altındadır. Çocuk ticareti büyük suç olmakla birlikte evlat edinme kanunları yine devletler tarafından sıkı denetime tabidir.

Birleşmiş Milletlerin Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 9. maddesi gereği çocukların çalıştırılması yasaktır. Uluslararası Çalışma Örgütüne göre dünya üzerinde 200 milyondan fazla çocuk işçi bulunmakta. Ve çocuk işçiler sağlıklarını tehlikeye sokacak şekilde çalıştırılmalarının yanı sıra eğitim hakları da ellerinden alınmakta. Çocuk işçilerin çok daha düşük ücrete tabi tutuldukları biliniyor.

Tarım, inşaat ve madencilik sektörleri çocuk işçilerin en yoğun olduğu sektörler. Ayrıca çocukların mafya ve çetelerin elinde dilenciliğe zorlandıkları, gasp ve yankesicilik suçlarında maşa olarak kullanıldıkları acı gerçekler arasında. Savaş ise milyonlarca çocuğun yaşamını etkilemektedir. Mülteci çocuklar ailelerinden uzağa gitmekte ve bu durum dünya tarihi için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Savaş çocuklar için travmadır. Binlerce çocuk cinayetlerde rol oynamaktadır. Her türlü haklardan muaf olarak büyütülen çocukların bir kısmı büyük güçler tarafından suça sürüklenirken, bazıları da çaresizlikten gönüllü olmaktadırlar. Tecrübesiz, eğitimsiz ve korkusuz olan çocuklar “gözü pek” olmalarının bedellerini hayatlarıyla ödemektedirler.

Töre cinayetleri çocuk haklarının ihlalinin başında gelir. Özellikle kız çocukları için geçerli olan “töre” onların başlık parası için evlendirilmeleri, çocuk doğurmaları için kuma verilmeleri ve berdel evlilikler çocuk hakları ihlalidir, çünkü bu durumdaki kızlar henüz çocuk olmaktan öte gidememişlerdir.

Şikâyet hakkı
Çocuk haklarından söz etmek kadar çocuk haklarının ihlali durumunda müracaat edilecek mercilerin kurulmasına da önem vermek çok önemlidir. İsveç, Finlandiya ve Ukrayna başta olmak üzere birçok ülkede çocuk haklarını korumaya yönelik şikâyet masaları oluşturuldu. İlki Norveç’te kurulan şikâyet bürosunun esas amacı tehlike altındaki çocukları topluma kazandırmak adına ombudsmanların yasalar çerçevesinde hareket etmeleridir.


Atatürk ve çocuk sevgisi
Atatürk’ün çocuklara verdiği değeri ve çocuklara olan sevgisi tüm dünyaya örnek olacak bir düzeyde idi. Konu çocuk olunca gözleri parlayan Mustafa Kemal Atatürk tüm sevdiklerine, hangi yaşta olursa olsun, “çocuk” diye seslenirdi. O’nun dilinde çocuk ve sevgi eş anlamlı idi. Atatürk çocukların içtenliklerini çok beğenirdi. Gezilerinde çocukların gözlerine bakar, o gözlerin kendisine ayna olduğunu düşünürdü. Bir çocuk balosunda bir çocuğun başlattığı kucaklaşmanın tüm salonu kapsamasından dolayı duygulanarak, “İşte benim kuşaklarım” diyerek memnuniyetini ifade etmiştir. 17 Ekim 1922 yılında Bursa’da kendini karşılayan çocuklara aşağıdaki şekilde seslenerek nasıl bir gençlik istediğini belirtmiştir:
“Küçük hanımlar, küçük beyler,
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”

Dönemin gereği, çocukların konuşturulmadığını, onların dinlenmediğini gözlemleyen Ulu Önder, çocukların duygularını ifade etmeleri gerektiğini de savundu. Atatürk’le karşılan çocukların hayatı değişmiştir. Onlara her zaman destek olmuştur. Yurt gezilerinde okulları ziyaret etmiş, öğrencilerle birlikte aynı sıralara oturup ders dinlemiş ve sorular sormuştur. Çocukların ve gençlerin yarınlara hazırlanması için çağın gereklerine uygun bir eğitim politikası hazırlanmalıydı. Bunun için harf inkılabı, eğitim seferberliği, eğitim öğretimin tek yerde toplanması gerekiyordu. Gelişimin önündeki engeller O’nun sayesinde birer birer kaldırıldı.

Kaynakça:
https://humanrightcenter.bilgi.edu.tr
https://www.mfa.gov.tr
https://www.unicef.org
https://mayavakfı.org
https://www.meb.gov.tr
https://www.ntv.com.tr