Günümüz ergenleriyle vakit geçirmiş herkes ergenlerin internetteki içerik üreticileriyle etkileşimlerini fark etmiştir. Ergenler YouTube, TikTok, Instagram gibi platformlardaki içerik üreticilerinden bahsederken sanki “gerçek” arkadaşlarıyla “gerçek dünyada” yaşadıklarını anlatıyor gibi konuşurlar. Internet figürlerini izlerken geçirdikleri vakti anlatışları, o figürlerle gerçekten beraberlermiş gibi bir izlenim yaratır. Bu durumu, özellikle de ergenlerin, nispeten daha az tanınan canlı yayın platformu Twitch’teki yayıncılarla ilişkilerinde gözlemleyebiliriz. Twitch için nispeten daha az tanınan dememin sebebi belli bir yaşın üzerindeki yetişkinler için az tanınıyor olması. Fakat Z kuşağından (12-26 yaş) herhangi birine sorsanız Twitch’i çok iyi bildiklerine yüzde yüz emin olabilirsiniz.
Twitch ve “Just Chatting”
Öncelikle bilmeyenler için Twitch’i tanıtalım. 2011 senesinde başlayan Twitch platformunda içeriklerin büyük bir bölümü yayıncıların canlı yayında çeşitli bilgisayar oyunları oynaması etrafında dönüyor. Yayıncılar izleyici etkileşimini artırmak için genellikle kameralarını açarak izleyicilerin anlık tepkilerini görmelerini sağlıyor. Ayrıca her yayında ekranın yanında yer alan bir chat kanalı sayesinde izleyiciler yayıncılara ve diğer izleyicilere mesaj gönderebiliyor. En basit haliyle, Twitch kullanıcıları bir yayıncının bilgisayar oyunları oynarken yaşadıklarını ve diğer izleyicilerin yorumlarını canlı yayında izleyip etkileşime geçiyorlar. Fakat Twitch 2017’de “Just Chatting” (Sadece Sohbet) kategorisini eklediğinden beri platformda sadece oyunla ilgili içerikleri barındırmıyor. Yayıncılar bu kategori altında oyun oynamak dışında da içerik üretebiliyor, örneğin yemek yaparken, şehirde dolaşırken, haberleri okurken, internette video izlerken ya da sadece kameralarının karşısında oturup izleyicilerle sohbet ederken canlı yayın yapabiliyorlar.
Twitch’e dair verileri incelersek platformun muazzam popülaritesini daha iyi anlayabiliriz. 2014 yılında Amazon tarafından 1 milyar dolara alınan Twitch’te sadece geçtiğimiz Ağustos ayında toplam 4 milyon izleyici 1 milyar 700 milyon saat içerik izlemiş. Platformda her gün ortalama 54 milyon saat içerik izleniyor. İçeriklerden en popüleri %15’lik payıyla yukarıda bahsettiğim sohbet kategorisi. Verilere göre 17-24 Eylül tarihlerinde 342 bin kişi toplam 57 milyon saat boyunca sohbet yayınlarını izlemiş. Platformdaki izleyici yaş dağılımına bakarsak, en büyük izleyici kitlesinin toplam %41 ile 16-24 yaş grubu olduğunu görüyoruz, bu da tam olarak Z kuşağına denk düşüyor. Twitch’te hesap açmak için minimum yaş sınırı 13 ve platform 13-16 yaş arasındaki izleyici verilerini paylaşmıyor. Bunu da hesaba katarsak platformun gençler tarafından ne kadar sevildiğini görebiliriz.
Bence Twitch’in başarısının arkasındaki sebep yayıncıların izleyicilerle kurduğu ilişki biçimi. Twitch yayıncıları, yayın sırasında izleyicileriyle doğrudan konuşur, sık sık kendileriyle alakalı paylaşımlarda bulunurlar. Zaman içerisinde izleyicilerin ve yayıncıların arasında kendilerine has şakalar oluşur. Neticede yayıncı kendine, izleyicileriyle beraber bir topluluk oluşturmuş olur. İzleyici için bu figür her hafta belki onlarca saat geçirdiği, tanıyıp bildiği, şakalaştığı bir arkadaşa dönüşür. Fakat şöyle bir detay izleyicinin gözünden kaçabilir, o yayıncıyı ne kadar iyi tanısa da bu tek taraflı bir ilişkidir, yayıncı izleyicisini tanımaz.
Parasosyal ilişki
Medya aracılığıyla yeşeren bu tür tek taraflı ilişkilere “parasosyal ilişki” denir. Parasosyal ilişki terimi ilk defa 1956 yılında Donald Horton ve Richard Wohl tarafından kullanılmıştır. Horton ve Wohl bu terimi 50’li yılların radyo ve televizyon bağlamında şu şekilde tanımlarlar: “Yeni kitle iletişim araçlarının çarpıcı özelliklerinden biri, izleyicide sanatçıyla yüz yüze bir ilişki yanılsaması yaratmalarıdır […] En uzak ve saygın kişiler bile, sanki bireyin arkadaş çevresindeymiş gibi karşılanır. İzleyici ve sanatçı arasındaki bu görünürde yüz yüze ilişkiyi parasosyal ilişki olarak adlandırmayı öneriyoruz.” Horton ve Wohl’a göre, “Televizyon sanatçısı samimi bir şekilde davrandığında ve izleyicilerin aslında bir televizyon stüdyosunda olduklarını unutmalarına izin verdiğinde, parasosyal etkileşim büyür.” Başka bir deyişle, sanatçı daha samimi ve gayri resmi davrandıkça izleyicinin ona olan tek yönlü bağı derinleşir. Gösteri ve gerçeklik arasındaki sınır bulanıklaşır, sonunda da bir fark kalmaz. Bu bağlamda izleyici aslında sadece bir gözlemcidir, ancak yine de kendisini “gerçek” bir ilişki içindeymiş gibi hisseder.
İzleyici, bir gözlemci olsa da kendisini “gerçek” bir ilişki içindeymiş gibi hisseder
Horton ve Wohl’un 1956’da televizyon figürleri için gözlemledikleri bu durumun, yaklaşık 70 yıl sonra Twitch ile beraber aşırı boyutlara ulaştığını görebiliriz. Öncelikle, yirminci yüzyılın sınırlı sayıda olan medya figürlerine kıyasla bugün internette neredeyse sonsuz sayıda medya figürü var. Eylül 2024’deki verilere göre sadece Twitch’te 6,8 milyon aktif yayıncı var. Bu da ergenlerin kendileri için en uygun ilişkiyi kurabilecekleri milyonlarca alternatif arasında seçim yapabilecekleri anlamına geliyor. İkinci olarak Twitch, izleyicilerin yayıncılarla samimi ilişkiler kurabilmeleri için bir tür ödeme yapmalarını teşvik ediyor. Platform içerisinde izleyiciler yayıncının kanalına abone olduğunda veya para gönderdiğinde (buna bağış atmak deniyor), izleyicinin kullanıcı adı yayında görünür. Ardından yayıncı genellikle bu kullanıcı adını yüksek sesle okuyup izleyiciye abone oldukları veya bağış yaptıkları için teşekkür eder. İzleyici, sohbet odasında kutlanır ve genellikle kullanıcı adı yayında “bağışçı” olarak gösterilir. Yayıncının izleyicinin özel olarak adını söylemesi ve teşekkür etmesi, izleyicinin gözünde katılımı ve samimiyeti artırmak için yeterlidir. Fakat ne yazık ki, bu artan samimiyet tüketim yoluyla sağlanmıştır. Ergenler bir bağ ve samimiyet arayışı içinde yayıncıyla etkileşim kurarken, yayıncı ve Twitch platformu, ergeni bir tüketici olarak görür, platformun ve yayıncının yararına para harcamalarını bekler. Sonuç olarak, ergen ile yayıncı arasındaki ilişkide, ergen tam anlamıyla bir özne değil, sadece bir tüketici haline gelir.