Bir robotu çok sevdim, O beni hiç sevmiyor.

Kalbimi ona verdim, artık geri vermiyor.

Elim kolum bağlanmış, çaresizim IBM…

Ha bir insana, ha bir robota âşık olmuşuz, fark etmiyor; işin içinde karşılıksız aşk olunca çaresizlik kaçınılmaz gibi. Robota âşık olmak absürt bir fikir gibi gelebilir, oysa hangimiz daha önce bir “robota” âşık olmadık ki? Fakat son zamanlarda konuşulan robotlardansa bu robot, yani IBM, MIT, Hanson Robotics gibi kuruluşların ürettiği robotlar söz konusu ise, bir robota âşık olmak evet absürt, fakat unutmayalım ki şimdilik!

Ön yargıyı bir tarafa bırakalım ve robot kelimesini bir kez daha düşünelim. “Robot” dendiğinde elektrik süpürgesi ya da tost makinesinin biraz gelişmiş biçimi gibi bir şeyi hayal edersek, ortaya aşk çıkma ihtimali elbette düşük. Konuşan, sevinen, üzülen ve hatta düşünen (göreceli olarak) robotlardan bahsediyorum. Artık aramızdalar. Aramızdalar dediysem de Mecidiyeköy’de metrobüse binmeye çalışırken hanımefendiyle / beyefendiyle çarpışıp ilk görüşte aşk yaşayacağız anlamına gelmesin bu.

Bir robota “hanımefendi-beyefendi” diyeceğimiz günler oldukça yakın. Otonom sistemlerdeki gelişmeler hesaba katılırsa, robotların, gerçek kişi ya da özne olarak anılmaları mümkün gibi duruyor. Robot Sophia dünyanın ilk vatandaşlık alan robotu. İlerleyen zamanlarda kimlik bilgilerine sahip robotlar daha da artacak. İkametgâh adresleri, mülk edinme hakları, vergi verme zorunlulukları gibi hak ve sorumlulukları da olabilir. Durum böyle olursa, robotları “doğal insan”dan ayıran özellikler ne olur? Bu sorunun cevabını geleceğe bırakalım ve biz aşk’a bakalım!

Bilimkurgu sineması, robotlara âşık olan insanların maceralarıyla dolu. Film listesi epey uzun. Biz yalnızca iki filme; “Blade Runner” ve “Her” (Aşk) filmlerine kısaca değineceğiz.

Filmlere geçmeden önce bazı ayrıntıları hatırlatmakta fayda var. Yazımızın başlığı “Bir robota âşık olmak,” olsa da aslında kastettiğimiz: Yapay Zekâ yazılımlı tüm yapılar yani insan dışında konuşabilen, düşünebilen, duygulanabilen tüm varlıklar…

Robot dediğimizde insan görünümlü olanlar var ama fabrikada üretim yapan insan görünümlü olmayan robotlar da mevcut. İnsan görünümlü yapay zekâlı varlıklara Android ya da Humanoid deniliyor. Önemli olan bir donanıma (bedene) sahip olması bile değil aslında; âşık olmak için sadece yazılım olması dahi yeterli. Nitekim “Her” (Aşk) filminde durum tam da böyledir.


Theodore bir süre önce çok sevdiği karısından boşanmıştır ve artık kendisini hayata bağlayacak yeni bir amaç aramaktadır. Birgün Theodore, piyasaya yeni çıkacak, kusursuz bir yapay zekâya sahip olduğu söylenilen bir işletim sistemini satın alır. Bu yeni işletim sistemini açması ile Theodore, insanlarla sadece sesiyle iletişime geçen ve sanal bir varlık olan Samantha ile tanışacaktır. Samantha yapay zekâya sahip bir varlık olduğundan, insanlarla ilgili anlamlandıramadığı şeyleri Theodore’a sormaya başlar. Bu saatten sonra, bir insan olan Theodore ile yapay zekâya sahip olan Samantha arasında, oldukça garip bir ilişki başlayacaktır…

Yönetmenliğini Spike Jonze’nin yaptığı 2013-ABD yapımı “Her” (Aşk) filmi, aşkın gerçekten sınır tanımadığına bizi ikna eden bir yapıt. Diğer filmimiz ise bir kült; “Blade Runner!” Dünyanın en önemli bilimkurgu yazarlarının başında gelen Philip K. Dick’in “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?” isimli romanından sinemaya “Blade Runner 2019” (1982) ve “Blade Runner 2049” (2017) olarak uyarlanan yapıt, oldukça sarsıcı felsefi görüşler içeriyor olmasının yanı sıra, İnsan ve Androidler arasında yaşanan tutkulu aşkları da konu ediniyor. “Blade Runner 2019”un devam filmi olan “Blade Runner 2049”da aşk, Memur K ile bir hologram kadın arasında geçmektedir. Filmi izlerken onların derin bir aşk yaşamadığını asla söyleyemezsiniz!

Bilimkurgu edebiyatı ve sineması, kabul etmek gerekir ki, geleceği önceden haber vermek gibi bir işlev gördü her zaman. Sanal asistanlık görevi yapan Siri’ye âşık olan var mıdır bilemiyoruz ama iş kişisel asistanlığa dönerse, asistanına âşık olan kadın ve erkek insanlar mutlaka olacaktır. Her aşk bir evliliğe dönüşemese de şimdiden bir robotla, hatta ürettiği robotla evlenmiş olan (düğün yaptılar) Zheng Jiajia’yı basından tanıyor, Zheng ve karısı robot Hangzhou’ya sonsuz mutluluklar diliyoruz.

Artık devir değişti, kabul etmek gerekir. Eskiden kıza âşık olan oğlan kızın evine gelir, cama bir taş atıp geldiğini haber verirdi. Evlerin camları kırılmaktan kurtuldu, şimdi taş değil mesaj atılıyor. Eskiden beri “aşk sınır tanımaz” diye diye, sınırları genişlettik; robotlarla aşk her an kapımızda.

Yok canım, ben bir robota âşık olmam!” demeyin! Devir değişti, ha robot ha insan ne fark eder, aşk kapımızı çalsın da nasıl çalarsa çalsın!..