Şehrin bunca bol sayıda grafitiye sahip olmasının ardında oldukça hazin bir hikâye yatar…
Kolombiya’nın başkenti Bogota’daki “La Candeleria” adlı semtin bir adı da “And dağlarının Atinası”dır. Oymalı ahşap balkonlu, çiçekli verandalı ve çıplak kirişli rengârenk ahşap evleri, Arnavut kaldırımlı dar sokakları, içlerinden salsa ezgileri yükselen kafeleri ve özellikle olağanüstü grafitlileri, ona tarihle çağdaşlığın iç içe geçtiği büyüleyici bir hava verir.
Bazıları birer sanat başyapıtı sayılabilen, bundan da öte şehrin farklı, çalkantılı ve de biraz vahşi ruhunu yansıtan Bogota grafitlileri, aynı zamanda sayıca dikkat çekecek kadar boldur. Zira toplam 5.000 çizimle Bogota, “metre kare başına en çok grafiti sahibi olan şehir” diye bilinir. En yoğun bulundukları semt “La Candeleria” olmakla birlikte, havaalanından şehrin merkezine kadar yükselen duvarları da kaplarlar. Haliyle duvarların her birinin bizlere anlatacağı bir hikâyesi vardır.
Çoğu Kolombiya’nın doğal güzelliklerini sergilemekle ya da tarihinden bölümler aktarmakla yetinse de bazıları barış çağrılarında bulunarak ya da iç savaşın getirdiği felaketleri anlatarak siyasi mesajlar verirler.
Grafitilerin suç olmaktan çıkması
Şehrin bunca bol sayıda grafitiye sahip olmasının ardında oldukça hazin bir hikâye yatar.
2011 tarihinde, dünyanın bir numaralı kokain üreticisi Kolombiya’da, kokain kartelleri, polis ve gecekondu halkı arasındaki şiddetli çatışmalar hala tüm hızıyla süregeliyordu… Sokak sanatçılarından Diego Felipe Becerra adındaki 16 yaşındaki genç, bir duvara çizdiği son eserini, hep yaptığı gibi “Felix The Cat” diye imzalarken iki polis tarafından anlaşılmaz bir nedenden dolayı öldürüldü. Ölümü büyük yankı uyandırdı. Ailesi polislere dava açtı. Halk şehrin değişik semtlerinde şiddetli protestolarda bulundu.
Sonunda hükümet Bogota grafitlerini “kültürel bir ifade” diye tanımlayıp, tarihî anıtların dışında, şehrin herhangi bir duvarına çizilmelerini serbest kıldı. İşte bu tarihten sonradır ki, Bogota’nın hemen tüm duvarları rengârenk resimlerle şenlendi. Yine de belediye, bunların kolektif ya da bireysel olsunlar, gerçek sanatçılar tarafından yapılıp belli değer ölçülerine uygun sanat eserleri niteliği taşımalarına özen gösteriyor.
Kolombiya’nın zenginliklerini sergileyen grafitiler
“La Candeleria” semti, sokak sanatı açısından gerçek bir hazinedir. Gezerken birbirinden göz alıcı grafitilere rastlarsınız.
Örneğin, bir parkın hemen yanı başında, ülkenin kuzeyinde Karayip’lerde yaşayan Wayuu topluluğuna ait bir kadını resmeden sanatçı Carlos Trilieras’ın muhteşem eseri gibi…
Zaten genel olarak Bogota sokaklarında gezinmek kendi başına heyecan verici bir seyahattir. Grafitiler Kolombiya manzaralarının çeşitliliğini ve başka hiçbir yerde rastlanmayacak hayvan ve bitki türlerini de sergiler. Böylece başkentinin duvarlarında, ülkenin, Amazon yöresinden Karayipler’e kadar uzanan tüm güzelliklerini keşfedebilir, gezinizin geri kalan bölümü hakkında az çok bir fikir edinebilirsiniz…
Tıpkı bu birkaç paragrafın size ilerde dergimizde Kolombiya hakkında okuyacağınız yazı hakkında az çok fikir vereceği gibi…