Sosyal medyadan adını sıkça duymaya başladım. Yazılarını dikkatlice okuyup kendime pay çıkartmaya çalıştım. İmza dikkat çekici idi: Barcelona’dan Shirli. Şimdi de elimde bir kitap var. Şaşırdım mı? Hayır. Sevindim mi? Evet. Çünkü tüm bu yazılar orada burada değil. Bir tık ile silinmesi veya geride kalması kaygısı yok. Bir başucu kitabı niteliğinde… Herkesin farklı yaşadığı pandemi günlerinde eve kapandığımızda aslında kalbimizin kapılarını açtık. İnsanlığın dönüşümünü, teknolojinin vardığı noktayı görmeye çalıştık. Shirli Ender Büyükbay #SeniniçinEvimdeyim# diyerek birikimlerini paylaşıyor
Bir koltukta birçok karpuz taşıyabilen ve her yaptığı işe hakkını veren Shirli Ender Büyükbay kimdir?
Daima taşıyabileceğim veya altından kalkabileceğim kadarını üzerime almışımdır. Bazen çok, bazen az. Ancak, her birini kaliteden ödün vermeden, hakkını vererek yaptım… Bir işin altına imzamı atacaksam, beğenmiş ve “tamam, oldu!” demiş olmam şart.
Ben kim miyim? Kendimi çeşitli sosyal kimliklerle tanımlıyorum. İlk sırada, bir dünya vatandaşıyım; çağı takip eden yenilikçi bir kadınım; aile değerlerinden ödün vermeyen bir evlat, eş ve anneyim; hayatının son 30 yılını gelişime, öğrenmeye ve başkalarının gelişimine adamış bir eğitimci, akademisyen, mentor ve koçum.
Sosyal kimliğim dışında, biyolojik ve duygusal anlamda belli bir olgunluğa ermiş olsam da maceracı ve deli doluluğu hiçbir zaman sona ermeyecek ve içimde hiçbir zaman büyümeyecek bir çocuğun var olacağı biriyim… Yaşam amacıma gelince, “gelişimi ve dönüşümü yaratacak bir bilgelik kanalı olmak”…
Barselona’ya gidişiniz ve adaptasyon sürecinden bahseder misiniz?
Göç travmasına sahip biri olarak Barselona’ya gelişim ve adaptasyon sürecim, beklediğimden çok daha kolay oldu diyebilirim. Barselona’ya gelişimin benim için anlamı, kendi sınırlarımı aşmak, yeni maceralara atılmak, özellikle kızıma zorluklarla baş etme becerilerini geliştirmesine imkân yaratmak ve en önemlisi dünya vatandaşı olabilmek için yabancısı olduğumuz bir yerde yeniden hayat kurma deneyimi yaşamak oldu.
Barselona’da kimseyi tanımadığımız, hatta İspanyolca bilmediğimiz halde (şahsen bilmediğimi sandığım demeliyim -aileden kulak dolgunluğu niteliğinde Ladino varmış meğerse), ilk günden itibaren ailecek çok hızlıca entegre olduk. İlk adımlarım tabii ki, burada yaşayan ve bizim gibi evini yurdunu bırakıp gelen Türklerle birbirimizi bulmak oldu. Eş zamanlı olarak, kızımın okuduğu lisenin Okul Aile Birliği’nde görev aldım. Amacım, gerek kızımızın okul hayatında olup bitenlerden haberdar olmak, gerekse Türklerle, uluslararası yabancılarla ve yerel İspanyollarla sosyalleşerek buradaki hayatımızı ilişkiler yoluyla kurmaktı. Kısa süre sonra, kendimi gençlere mentorlük yapan, yetişkinlerle koçluk çalışmaları yürüten ve üniversitede ders veren bir Shirli, aynı Türkiye’de hayal ettiğim yaşantımı burada kurgulamış bir Shirli, olarak buldum.
Kitabınızı, “günlük” tadında bir kişisel gelişim niteliğinde yazmaya başladığınız günden, elinize aldığınız ana kadar olan yolculuğunuzu anlatır mısınız?26 Nisan 2020’ye, yani karantinada geçirdiğimiz 43’ncü güne kadar yazdıklarımı kitaplaştırmak aklımdan bile geçmiyordu. Her gün yazmak, 160 m2’lik aynı dört duvar arasında günlerimizi geçirirken en büyük kurtarıcı uğraş oldu. Sosyal medyada pek aktif olmasam da bir duygu beni, yazdıklarımı Facebook’ta paylaşmaya itti. Her günkü paylaşımda yakın ve uzak çevremden gelen yansımalar, beni, yaşadıklarımı, İspanya’da olan biteni ve sorgulamalarımla farkındalıklarımı yazmaya daha da teşvik etti…
Kitap 109 günlük bir zaman dilimini kapsıyor -14 Mart ile 1 Temmuz 2020. Bu, zorlayıcı, bir o kadar da ödüllendirici bir yolculuktu. Covid-19 Pandemi’sinin 2020’ye ait kısmını kapsaması bakımından, arzum, kitabın ait olduğu yılda çıkmasıydı. Öyle de oldu. 31 Aralık 2020 günü satışa çıktı. Esasında yolculuk, günlüklerimi kitaplaştırma motivasyonumu sorgulamamla başladıysa da sahaya çıkmasıyla devam ediyor…
Yazmak için nelerden besleniyorsunuz? Yazmak okumak ve öğrenmek ile baş başa giden bir eylem mi? Pandemi, biriktirdiklerinizi paylaşmak için bir vesile olmuş olabilir mi?
Bence yazmak için ilham kaynağında bir kaide yok. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi, her yazarın, akademisyenin, bilim insanının, sanatçının vb. beslendiği kaynak biçimi vardır. Kuşkusuz okumak ve öğrenmek yazıda fikir derinliği yakalamak ve farklı unsurları bir araya getirmek, bağlantılar kurmak adına çok değerli. Ancak, bilginin hayat bulması için, yazarın da hayatla iç içe, insanlarla yakın ve derin temas halinde ve yaşamını kapsayarak yaşaması belki de en önemli kaynak. Özetle, yazmak için nerden beslendiğime gelince, kitabımda ve diğer mecralarda yazdıklarımın tümü, yıllarca biriktirdiğim bilgi birikimime ve hayatla etkileşimlerime dayanıyor diyebilirim.
Pandemi dönemi, biriktirdiklerimi paylaşmak için kesinlikle bir vesile oldu. Bundan daha harika bir inziva ve üretkenlik süreci olamazdı. Doktora tezimi yazarken de buna benzer bir inziva süreci yaşamıştım. Kuşkusuz o dönemki yolculuk bugünkünden çok farklıydı; yüksek stres verici, zaman zaman da yıpratıcı olmuştu. Oysa #SeninİçinEvimdeydim# kitabı eforsuz, zorlamasız, kendi kendine doğuverdi.
Kitabınızda teşekkür ettiğiniz kişilerin bu süreçte size katkılarını anlatır mısınız?
Şükran belki de en çok önemsenmesi gereken duygulardan biridir. Hayatımda ve tabii ki, bu kitabın kapsadığı yolculuğun içinde, şükran duyduğum pek çok kişi ve unsur var. En başında da Covid-19’un ta kendisi. Pandemi olmasaydı bu kitap muhtemelen bu zamanda ve bu şekilde dünyaya gelmezdi. Teşekkür ettiğim kişilerin bana katkılarına gelince; sanırım, yazılarımda derinliği ve şeffaflığı varlıkları sayesinde yakalayabildim… Onlardan gün be gün gelen yansımalar içimden geçenleri kaleme almamı destekledi, kendimi güvende ve iyi hissettirdi ve açıldıkça hep beraber derinliğe doğru gidebildiğimizi gösterdi. Şükran duyduğum kişiler de (Covid-19 dâhil), yalnız olmadığımızı, fikren ve kalben birleşerek paylaşarak üstesinden gelebileceğimizi ve hepimizin bir bütünün parçası olduğumuzu bana yeniden onayladı.
Kitap elimizde ancak pandemi devam ediyor. Kitabın ikincisi yolda mı? Yoksa başka projeleriniz mi var?
Doğru, Pandemi süreci devam ediyor, ancak kitabın ikincisi yolda değil. Şimdilik IYT (Itahdut Yotsei Turkia) platformunda yazmaya devam ediyorum. Varış noktasından ziyade yolculuğun kendisine odaklanıyorum. Biriken yazılar ilerleyen süreçte kitap olmaya namzet. Bakalım… Zaman gösterecek.
Eş zamanlı yürüttüğüm projeler var tabii ki. Akademisyen şapkamla bilimsel araştırmalar yürütüyor (Pandemi’nin öğretmenler ve öğrencilerin iş çıktılarına olan etkisini araştırmak gibi) ve üniversitede yarı zamanlı şekilde ders veriyorum. Koç ve mentor şapkamla gençler ile yetişkin gençlere yol göstericilik amaçlı bireysel seans veya webinarlar yürütüyorum. Bir de 16 yaşında bir ergeni (kızımı) hayata hazırlamak gibi en büyük projem var...
Dr. Shirli Ender Büyükbay’dan inciler
“Yaşamın özü, doğum ile ölüm arasındaki olanlarda gizlidir. Bize düşen bu süreyi hakkını vererek yaşamaktır.”
“Mutlu çalışan daha üretkendir.”
“Belki de bu virüs insanlığa insanlığını yeniden hatırlatma işlevi olarak başımıza geldi... Kim bilir? Şu kesin ki, hayatımız ve bundan etkilenen herkesin yaşama bakış tarzı bambaşkalaşacak.”