Dünyaca ünlü sanatçı Anish Kapoor’un eserini ilk olarak yıllar evvel Chicago’da görmüştüm. Millennium Park’taki 110 ton ağırlığındaki paslanmaz çelikten, sıra dışı, inanılmaz etkileyici “Bulut Kapısı” eserini… Şehrin simgesi olan heykel; yumuşak, yuvarlak hatlarıyla şehrin keskin dokusu ile müthiş bir ‘zıtlıkların birlikteliği’ni yakalamış. Öyle ki; Bulut Kapısı ile birlikte gökyüzü adeta eserin yüzeyine hapsolmuş. Şeklinden dolayı bir fasulyeye benzeyen heykel, “the Bean” diye de anılıyor.


Bulut
 Kapısı

Heykel, geometrik yapısı ve saydamlığı sayesinde bir çukur ayna görevini üstlenip her şeyi kendi üzerinde topluyor; seyircinin hem kendini hem de etrafındaki yaşam alanını heykelin üzerinde görmesini ve heykel ile kendi arasında bir bağ kurmasını sağlamayı amaçlamış. Ona dokunabilir, yakından izleyebilir hatta altından da geçebilirsiniz. Her gün binlerce insanın dokunduğu ve incelediği eser; parmak izi, leke ve pürüzsüz parlaklığını bozacak her türlü kire karşı günde iki kez temizleniyor.

Sanat eğitimi ve eserleri
Hindu bir baba ve Yahudi bir anneden olan Anish Kapoor 1954 yılında Bombay’de doğdu. Sanat öğrenimini Londra’da Hornsey College of Art ve Chelsea School of Art and Design’da tamamlayan sanatçı, 1970’li yıllardan beri İngiltere’de yaşıyor. İşlerinde en çok kullandığı renklerin siyah ve mavi olduğunu belirten Anish Kapoor, özellikle mavinin siyahtan daha derin bir karanlığı ifade ettiğini ve bu yüzden onun için önemli olduğunu vurguluyor. Heykellerindeki canlı renkler, baba tarafı kökenlerinden gelen Budist anlayışını temsil ediyor. Kapoor, 1990’da Venedik Bienali, 1992’de Documenta’da İngiltere’yi temsil etti. Sanatçı aynı zamanda İngiliz Kraliyet Ailesi üyesi ve Britanya İmparatorluk Nişanı sahibi olan çok az sayıda sanatçıdan biri.


ArcelorMittal Orbit

İngiltere’de gerçekleştirdiği “Marsyas” heykeli, 2012’de Londra Olimpiyatları için gerçekleştirdiği 115 metre yükseklikteki Olimpiyat Kulesi “ArcelorMittal Orbit” önemli çalışmalarından bazılarıdır. Ayrıca sanatçının büyük boyutlu projeleri arasında, Kunsthaus Bregenz’de kırmızı vazelin ve mumdan oluşan 20 tonluk “Benim Kırmızı Yurdum” heykeli, Londra’da Royal Academy’de “Köşeye Ateş Etmek” enstalasyonu ve Paris Grand Palais’de sergilediği “Leviathan” heykelini sayabiliriz.


Leviathan


Sabancı Müzesi’ndeki sergi
Louvre, Tate, Royal Academy gibi dünyanın en ünlü müzelerinde sergiler açan dev sanatçı Kapoor, Akbank’ın 65. yılı kapsamında Sabancı Müzesi’ne konuk oldu ve eserlerini Türk sanatseverlerin beğenisine sundu. Heykel, mimari, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getiren ikonik eserlerin yer aldığı bu sergi, Norman Rosenthal’in küratörlüğünde açıldı. Heykellerin sadeliği, büyüklüğü ve renkliliği izleyicilerini büyüledi. Eserlerini çarpıcı kılan diğer bir konu ise ortaya çıkan bir “hiçlik” ve “boşluk” olgusudur. Buna örnek, müzenin bahçesinde sergilenen “Gök Ayna” heykelidir. Bu sergideki bütün eserlerin malzemesi taştı. Eserlerinde yeryüzü ve gökyüzü, ruh ve madde, aydınlık ve karanlık gibi ikilemleri ortaya çıkartmıştı. Hindu felsefesi ve değerleri ile modern kültürü harmanlayarak muhteşem eserler yaratan bu sıra dışı sanatçı, Ek mesajım yok. Eserin ne söylediğini siz hissedeceksinizdiyor.


Marsyas

Sabancı Müzesi’ndeki sergisinde basına yaptığı, çağdaş sanat hakkındaki yorumları şöyle: “Sanatın ne, nasıl olması gerektiği geçmişe göre anlamsızlaşmış durumda. Geleneksel girip yeni uzamlara ulaşmak mümkün… Çalışmalarımın çoğunda derin fikirler var. Fiziksel maddeler var. Objeler ile yakından ilgileniyorum. Eserlerimde biçimin dilini aramak benim için çok önemli. Yavaş yavaş tekrarlanan içe dönme süreci var. Aslında sanatçı olmak kör cesaretini de ortaya çıkarıyor insanın. Bir şeyi keşfedip mümkün olduğunca sınırlarını zorlamak…” Bir iki günde ya da bir haftada resim yapılabildiğini ama taş heykel yapmak için aylarca uğraşmak gerektiğini de belirtiyor.

Ödülleri
1991’de kazandığı Turner Ödülü’nün yanı sıra, Japon İmparatorluğu Ödülleri, 2012’de Padma Brushan Ödülü, Brit Ödülü heykelcikleri ve 2017 yılında Yahudi Nobel’i sayılan Genesis Ödülü’nü aldı. Genesis Ödülü 2012 yılında, alanında tanınan ve mükemmellik kazanan Yahudi kökenli birisine her yıl verilen, bir milyon dolarlık ödül olarak kuruldu. Amaç, olağanüstü profesyonel başarılarıyla ve Yahudi değerlere bağlılıklarıyla, gelecek nesil Yahudilere ilham kaynağı olan bireylere vermek. Anish Kapoor yaptığı açıklamada bir milyon değerindeki ödülü Suriyeli mülteciler yararına kullanmak için derneğe geri bağışladığını açıklayarak örnek bir davranış sergilemişti.