William Eugene Smith 1918’de Kansas’da doğdu ve hevesli bir amatör olan annesi tarafından fotoğrafla tanıştırıldı. Çocukluğu, Smith’in lisedeki son yılında babası intihar edene kadar sıradan bir çocukluktu. Smith, henüz liseden mezun olmadan başarılı bir gazete fotoğrafçısı oldu. Sonrasında II. Dünya Savaşı sırasında bir foto muhabiri, Newsweek ve Life gibi popüler dergilerde editoryal fotoğrafçı, Minamata’da uzun süreli bir belgesel proje yürütücüsüydü. Ayrıca, sanat fotoğrafı bağlamında, şehir merkezindeki çatı katındaki kırık bir pencereden insan manzaraları görüntüleyen bir voyeuristti. En önemlisi bugün fotoğraf dünyası için Life’ın “Dünyanın En Büyük Adamı” olarak işaret ettiği Smith’in biyografisi hümanist fotoğrafın başlangıcını işaret etmekteydi.


W. Eugene Smith - İspanya 1951

Gazete fotoğrafçılığı
Franco yönetimindeki klasik 1951 Life röportajı “İspanyol Köyü”nde Smith, kameralar önünde olayları yaşatmakla kalmayacak, bir film setindeymiş gibi görselleştirip yönettiğini ortaya koyacaktı. Köyün merkezi hareket eden erkekler ve kadınlar, birkaç çocuk, köpek ve horozla doluydu. “Fotoğraf, köyü olduğu gibi gösterdiği inancıyla beslenen iyi bir yalancıdır” diyordu Smith. Böylece, gazete fotoğrafçılığının uydurulmuş bir gerçeklikten değil ama devam eden bir gerçeklikten bir alıntı olduğunu söylüyordu. Bu müthiş saptama oldukça yenilikçi bir görüşü temsil ediyordu. Bir taşra doktorunun (1948), hemşire-ebenin (1951) yaşamlarına veya ırkçılığın kınanmasına dair psikolojik keşifleri de oldukça yenilikçiydi. Ahlaki şevkle doldurulmuş çalışması, iyi ve kötü arasında açık bir farkı, bireyin kendi koşullarını aşma kabiliyetini, insanlarda içsel iyiliği (hatta kahramanlığı), bir kişinin başkalarına yardım etme kapasitesi ve istekliliğini (örneğin Dr. Albert Schweitzer’ı) gösteriyordu.


W. Eugene Smith - Taşra doktoru, 1948

II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaptığı fotoğraf denemelerinde, insanın tanık olduğu muazzam yıkımın üstesinden gelme yeteneğine olan inancını betimliyordu. Japonya, Minamata’da yaşadığı insanlar arasındaki cıva zehirlenmesinin etkilerini kapsayan uzun çalışması (1972), çevrenin yok edilmesine ilişkin dünyanın yeni farkındalığında bir dönüm noktasına ulaşıyordu.

Bir bahçede aydınlığa doğru el ele yürüyen çocuklarını gösterdiği fotoğrafı ideal bütünlüğü onaylıyordu. Yine de onu işini yapan bir adam olarak hatırlarken önemli olan, Smith’in, diğer tüm fotoğrafçılardan çok, tüm güçlü editörlere, çalışmalarının ruhunu yanlış yansıttıklarını hissederse veya çekim süresini kısaltmaya çalışırlarsa, karşı koyabilen bir özgür ruh olarak anılacak olmasıydı. Ancak diğer taraftan Smith’in bu kararlılığında, kırılganlık ve ego çılgınlığının birleşiminden beslenen bir şey olduğu yorumları da yapılıyordu. Yine de asıl fotoğraflarından çok bir tavır olarak, bir varoluş meselesi olarak fotoğrafa neler kattığını yeniden düşünmek onun değerini anlamaya yardımcı olacaktı.


W. Eugene Smith - II. Dünya Savaşı

Kendi izlerini süren bir varoluşçu
İşini tamamlamak için özen ve ilgiye ihtiyaç duyuyor olsa da çoğunlukla onunla çalışmak çok zordu. Ona en çok yardım eden insanları yabancılaştırması hayatının en büyük ironilerinden biriydi. Zorlu kişiliğine ve kaotik yaşamına rağmen, birçok insan onu seviyordu. Ondan hümanizm adına fotoğrafları dışında hiçbir şey beklemeyen insanlar olma eğilimindeydiler. Smith birçok yönden fotoğrafçı olarak üstün bir normdu. Karanlık tonlu baskılarında ışığı ve gölgeyi titizlikle ayarlamak için karanlık odada geçirdiği sonsuz saatler, konularına olan içgüdüsel bağlılık, destansı bir özenle bir konuda çalışarak geçirdiği yılların sonunda sergilenmemiş çalışmalar veya basılmamış kitaplar düşünüldüğünde Smith’in insanı anlamaya çalışırken kendi izlerini süren bir varoluşçu olduğunu söylemek ne kadar zor olabilirdi ki.

Editoryal fotoğraf
Smith, editoryal fotoğrafın geliştirilmesinde belki de en önemli ve tek Amerikalı fotoğrafçıydı. Foto muhabirliği denemesinin dilini yarattı. Foto muhabirlerine, hassas görsel sentezlerle güçlü anlatılar oluşturmak için görüntüleri kullanmanın yollarını öğretti. Genellikle Life dergisinde yayınlanan görsel anlatıları yoğun ifadelere sahipti. Bugün artık Smith’in ününden bile büyük olan 1948 tarihli “Kasaba Doktoru” serisi ilk genişletilmiş editoryal fotoğraf hikâyesiydi.

Bir keresinde, II. Dünya Savaşı fotoğraflarını sadece olayları iletmek için bir araç olarak değil, aynı zamanda savaş trajedilerini açığa çıkarmaya ve yeniden meydana gelmelerini engellemeye yardımcı olacak “güçlü bir duygusal katalizör” olarak gördüğünü söyledi.

1945’te Okinawa’nın işgalini takip ederken yüzü ve elleri bir el bombasıyla ağır şekilde yaralandı. Çalışmaları, kesintiye uğradı. Sayısız ameliyat ve iyileşme ile geçen iki acılı yıldan sonra, Smith kamerayı zar zor tutabiliyordu, ancak umut, mutluluk ve sosyal bilincin işaretleri olan görüntüler yapma ihtiyacı ve arzusu artmıştı. 1947’de, sancılı iyileşmesinin sonuna doğru, ilk fotoğrafını çekti. Bu fotoğraf “Family Of Man” sergisinde de yayınlanan “Cennet Bahçesine Yürüyüş” adlı fotoğrafıydı. Fotoğraftaki çocuklar Smith’in çocuklarıydı ve bu fotografik çabayı gösterdiği gün, bir daha fotoğraf çekebileceğimden emin olamadığı günlerdi. Şimdi üzerinden çok uzun süre geçmiş gibi gözüken savaş bitmişti. Birden fazla yaralanmamın ardından iki acılı, çaresiz yıl geçirmişti. Ancak bu fotoğrafın çekildiği gün, fotoğraf adına da verimsiz geçen bu iki yıllık süreç bir anda bitmiş olacaktı. Smith ilk kez o gün, kamerayı tekrar eline alıp, ona uyum sağlamaya çalıştı. O günü şu sözlerle betimlemişti; “Yaratıcı ruhumu sürgüne göndermiştim. Bir şey bu ilk fotoğrafın başarısız olmaması gerektiğini ve fiziksel olarak bunu başarabilmem için acilen dua etmem gerektiğini söylüyordu! Bu ilk fotoğrafın teknik bir başarı olmaktan çok dile gelmesi gerektiğine karar verdim. Savaş fotoğraflarımın, çektiğim son fotoğraflarımın beni öfkelendiren ahlaksız vahşeti aksine, hafif ruhu olan bir saflık anından söz edeceğime kararlıydım. Bu ilk teşebbüsün özel bir niteliğe sahip olması gerektiği konusundaki ısrarımla ve kararlılığımla neredeyse çaresizdim. Neden böyle olması gerektiğini, neden ikinci değil de birinci olması gerektiğini hiçbir zaman tam olarak anlamadım; bugün başarılamazsa, neden önümüzdeki hafta olamayacağını; ve o gün, bunu yapmak için kendime meydan okudum... İlk kez fotoğraf çekmeye çalıştığım o gün, film rulosunu kameraya zar zor yerleştirdim. Yine de o ilk fotoğrafın savaş fotoğraflarıyla bir tezat oluşturacağına ve yaşamı onaylayacağına karar vermiştim...”



“Cennet Bahçesine Yürüyüş”
“Cennet Bahçesine Yürüyüş”, fotoğraf tarihinde neredeyse efsanevi bir konuma geldi. Smith, fotoğrafın çekilmesiyle ortaya çıkan coşku anını şöyle anlatmıştı: “Şu anda anladım ki, her şeye rağmen, tüm savaşlara rağmen hayata bir sone söylemek ve onu yaşamaya devam edecek cesareti bulmak istedim.” “Cennet Bahçesine Yürüyüş” Edward Steichen’in 1955’te New York Modern Sanat Müzesi’ndeki “The Family of Man” anıtsal sergisinde final görüntü olarak seçmesiyle fotoğraf tarihindeki itibarını pekiştirdi. Sergi, insan varoluşunun evrensel deneyimlerini ve bu deneyimlerin temel iyiliği sunmayı amaçlıyordu. Steichen, serginin hümanist mesajını iletmek için fotoğrafın umut ve masumiyet sembolizmine büyük ölçüde güvendi. Çünkü bu projenin asıl amacı, İkinci Dünya Savaşı ertesinde çok ciddi hasarlar alan insanların moral değerlerinin tamiriydi. Ve “Cennet Bahçesine Yürüyüş” bunun bir teminatı olarak finali yapıyordu.

Life’tan ayrıldı ve Magnum fotoğraf ajansının üyesi oldu
Çalışmasına geri dönen Smith, aralarında en ünlü İspanyol Köyü ve Taşra Doktoru’nun da bulunduğu bir dizi kışkırtıcı fotoğraf makalesi üretmeye devam etti. O zamanlar neredeyse hiç duyulmamış bir yaklaşım olan konularının yaşamlarına kendini kaptırmak için haftalar harcadı. 1947’de Life için çalışmaya döndü ve 1949’da Photo League’in başkanı oldu. Bu süre zarfında, psikolojik olarak nüfuz eden bir dizi olağanüstü fotoğraf denemesine başladı. Smith’in yüksek ahlaki ve sanatsal amacı, büyük ve popüler bir derginin talepleriyle bağdaşmaz hale geldi ve bu nedenle, serbest çalışmayı sürdürmek için 1955’te Life’tan ayrıldı. Aynı yıl ilk ve günümüzde de en tanınır fotoğraf ajansı olarak bilinen Magnum fotoğraf ajansının bir üyesi oldu ve ilk görevi için Pittsburgh’a gitti.


W. Eugene Smith - 6. Cadde, New York

1956’da Pittsburgh şehri üzerine iddialı bir fotoğraf denemesine başladı. Amerikan endüstriyel şehirciliği yansıttığı Pittsburgh çalışması üç yıl sürdü ve toplamda yaklaşık 21.000 fotoğrafa ulaştı. Hemen hemen aynı anda, 6. Cadde’deki çatı katının penceresinden çekilen New York sokak sahneleri serisine başladı. Bu seride Smith yaşadığı caddeyi insanlar üzerinden yarattığı mizah duygusuyla birlikte sahneledi.

Minamata’daki cıva zehirlenmesi
Sonraki uzun dönem projesi Minamata (1975), yakındaki bir kimya şirketinin cıva atıklarından zehirlenen ve ağır şekil bozukluğu yaşayan bir Japon balıkçı köyünün sakinlerini konu alıyordu. Smith eşi Aileen ile bu küçük bir balıkçı köyünde yaşadı. Sadece üç ay kalmayı planlasalar da çift üç yıl kaldılar. Smith’in Minamata’daki cıva zehirlenmesi skandalıyla ilgili fotoğrafları, Chisso adlı bir şirket tarafından okyanusa salınan cıvanın neden olduğu Minamata hastalığına dünyanın dikkatini çekti.


W. Eugene Smith - Annesinin kucağında banyo yapan Kamimura Tomoko, (Cıva zehirlenmesi, Minemata Japonya) 1972

En ünlü fotoğrafı, annesinin kucağında banyo yapan Kamimura Tomoko’nun fotoğrafı oldu. Bu fotoğraf bir kritik an fotoğrafı değildi. Görüntünün en ince ayrıntısına kadar planlanmış ve tamamlayıcı flaş kullanımıyla ışığın karakterine de müdahale edilmiş bir kurgu fotoğraftı. Bu güçlü fotoğraf, özne ile fotoğrafçı arasında etkili bir işbirliğiyle oluşmuştu. Bu fotoğraf bu açıdan aynı zamanda görsel bir diyalogdu. Smith ve karısı, Ocak 1972’de, Chisso çalışanları ile cıva zehirlenmesi kurbanları arasındaki yüzleşme sırasında saldırıya uğradı ve yaralandı. Uzun süre tedavi görmek zorunda kaldı ve yine de sonucunda bir gözünde görme yetisini yitirdi. Ancak tüm mücadelesi işe yaramıştı. Minamata’da olanlar ortaya çıkarıldıktan sonra köyün zehirden arındırılması, fabrikanın büyük cezalar ödemesi ve hatta kapanması ile sonuçlandı. Bu fotoğraflar, toplumsal sorunları göz önüne serip bunlara çözüm önerisi geliştirmek gerektiğini açıkça göstererek çok önemli toplumsal bir işlev gördü. Böylece dışarıdan dâhil olan bir çift gözün tanıklığının işlevine dair bir örnek de teşkil etti.

Fotoğrafın işlevi
Smith, fotoğraflarıyla olduğu kadar fotoğrafın işlevi konusundaki saptamalarıyla bugün hala çok geniş bir alana ışık tutmakta. Onun ifadeleriyle; “Fotoğraf en iyi ihtimalle küçük bir sestir, ancak sadece bazen bir veya bir grup fotoğraf duyularımızı farkındalığa çekebilir. Çoğu izleyiciye bağlıdır; bazılarında fotoğraflar, düşünceye katalizör olacak kadar duygu uyandırabilir. Birisi veya belki de aramızdaki pek çok kişi, yanlış olanı düzeltmenin bir yolunu bulmak ve hatta bir hastalığa çare arayabilmek için etkilenip harekete geçebilir. Geri kalanımız belki de yaşamları bizimkine yabancı olanlara karşı daha büyük bir anlayış ve şefkat hissedebiliriz. Ben buna inanıyorum. Fotoğraf iyi tasarlanmışsa, bazen işe yarar.”

Öldüğünde bankada 18 doları vardı
Eugene Smith, 1977’de Arizona Üniversitesi’nde öğretmenlik yapmak ve arşivini Yaratıcı Fotoğrafçılık Merkezi’nde düzenlemek için Tucson, Arizona’ya taşındı. Ancak kısa süre sonra 15 Ekim 1978’de bir felç geçirdi ve öldü. 59 yaşında öldüğünde bankada 18 doları vardı. Smith’in tek zenginliği dürüstlükle eşanlamlı hale gelmiş ünüydü. Öldüğünde güçlü bir empati duygusu ve sosyal vicdan ile karakterize edilmiş bir figür olarak anılıyordu. Bugün W. Eugene Smith’in tüm fotoğrafları Arizona Üniversitesi Yaratıcı Fotoğrafçılık Koleksiyon Merkezi’ne ve kendi mirasçılarına aittir. Bugün, bu mirası, kendisine ve editörlerine koyduğu imkânsız görevlerle olmasa da, öncülük ettiği türden hümanist fotoğrafçılığı temsil ve teşvik eden W. Eugene Smith Fonu tarafından sürdürülmektedir. W. Eugene Smith Fonu bugün, Smith’in hümanist fotoğrafçılık geleneğini takip eden ve 45 yıllık bir fotoğraf denemecisi olarak kariyeri boyunca kanıtladığı adanmış şefkatini takip eden fotoğrafçıları desteklemektedir.

William Eugene Smith’in fotoğrafları, olaylar ne kadar önemli olursa olsun onları belgelemekten fazlasını yapar. Fotoğrafları genellikle geçmişi ve bugünü delerek geleceğe dair bir fikir verir, bize parlak olduğu kadar karanlık da görünen bir zaman dilimi sunar. “Pek çok fotoğrafımda bir ilişki var, toplumun ve bilimin ihtiyaçları arasında hissedebileceğiniz bir ritim var. İlerleme insanlığa hem yardım ediyor hem de zarar veriyor ve ben insanın aynı anda hem ileri hem de geri gitme mücadelesini kaydediyorum” ifadelerini kullanan Smith’in çalışmalarında canlandırıcı bir şekilde doğrudan, bazen duygusal ve çoğu zaman da iyimser olan yaklaşımı ve dili bugün fotografik olarak sahip olduğumuz ve dinamik varlığını sürdürmeye çalışan aynı zamanda eşsiz bir tarihî mirastır.