Paris’te Centre Pompidou’da Matisse’in 150. yıldönümü için açılan serginin adı “Matisse comme un roman”. Sergi adını, sanatçı ile duygusal bir arkadaşlığı olan Louis Aragon’nun yazdığı kitaptan almış. Yazar iki ciltlik kitabında, Matisse’in portresini çizerek, bir yazar ve bir ressamın ortaya çıkardıkları işleri yüzleştirmek istedi. Aragon ve Matisse aynı politik fikirleri benimsemeseler de, karşılıklı besledikleri hayranlıkları vardır. Aragon hakkında araştırmalar yapan yazar, şair, eleştirmen Olivier Barbarant, “İki sanatçının, yaşadıkları çağın trajik olayları karşısındaki tutumları çok verimli olmuştur, biri sözcükleri ve şiirleriyle, diğeri ise renkleri ve ışığı ile” şeklinde değerlendiriyor iki sanatçının eserlerini.
Henri Matisse: çocukluğu ve eğitimi
Renkleri büyük bir ustalıkla kullanan Picasso ve Kandisky ile birlikte, modern sanatın en önemli sanatçılardan biri olan Matisse, 1869 yılında kuzey Fransa’da Le Cateau-Cambresis’te dünyaya geldi. Paris’te hukuk eğitimi alırken Ecole Quentin de la Tour’da çizim kurslarına devam etti. 1890 yılında geçirdiği apandisit ameliyatının ardından resim onun için bir tutku olmaya başladı. 1891’de hukuk alanındaki kariyerine son vererek Ecole des Arts Decoratifs’e yazılarak kendini tamamen resme verdi.
Akdeniz ve renklerin cazibesi
1905 yılında Derain ve Vlamick ile birlikte Akdeniz kıyısında bir balıkçı kasabası olan Collioure’a yerleşti. Akdeniz, Matisse için her zaman sanatına güç veren bir çekim merkezi oldu. Bu sanatçılar, kullandıkları saf ve güçlü renkler yüzünden Fauves (vahşiler) olarak adlandırıldılar. Halktan gelen tepkilere rağmen o dönemde Matisse’in bir başyapıtı sayılan “Şapkalı Kadın” resmi çok ilgi gördü ve avangard resme ilgi duyan Gertrude ve Leo Stein tarafından satın alındı.
Şapkalı Kadın
Kariyerinin bir mihenk taşı olan “Dans” tablosunu bir Rus iş adamı olan Sergei Shchukin sipariş etti. Büyük ebatlarda olan bu tablo sonradan Saint Petersburg’taki Hermitage Müzesine bağışlandı. Çoğu zaman Igor Stravinsky’nin “Bahar Ayini” eserindeki “Beş genç kızın Dansı”nı çağrıştıran ve bir ritüeli anımsatan bu resim, genellikle “hedonizm” hazcılık ve duygusal özgürlük gibi kavramlarla bağdaştırılıyor. Bu resimde kırmızı insanoğlunu, yeşil yeryüzünü ve mavi evreni simgelemektedir. 1947’de hastalanan Matisse, resim yapmakta zorlandığı için, kolaja yöneldi, kesik oyuklar ve el yazısı metinler tasarlayarak, “Jazz” adını verdiği bir kitap derledi.
Dans
Centre Pompidou: Modern Sanat Müzesi
21 Ekim 2020’de açılan Matisse sergisinde, sanat akımlarının bütün yeniliklerini özümsemiş olan sanatçının, Fransa’nın değişik müzelerinden ve özel koleksiyonlardan toplanmış 230 eseri sergileniyor. Dokuz bölümden oluşan kronolojik bir yolculuk gibi düzenlenen sergide, her bölüm Matisse’in eserlerine odaklanan bir yazarın bakışlarıyla aydınlatılıyor: Louis Aragon, Georges Duthuit, Dominique Fourcade, Clement Greenberg, Charles Lewis Hind, Pierre Schneider, Jean Clay ve Henri Metisse’in kendisi.
Müzenin tasarımcıları Richard Rogers ve Kenzo Rano
Renzo Piano ve Richard Rogers tarafından tasarlanan Paris’in bu önemli müzesi, modern mimaride önemli bir başyapıttır. Binanın su, elektrik, gaz ve havalandırma tesisatları her biri farklı renkte boyanarak binanın dışında konumlandırılmış ve binanın dış cephesine özel bir renk ve görüntü kazandırmıştır. Yapının içerisindeki mekânsal serbestliği artırabilmek için, asansör ve yürüyen merdivenler yapının dışında bulunuyor ve şeffaf cam tüpler içinde, zikzaklar çizerek binada yukarı çıkıldıkça, farklı Paris manzaraları izlenebiliyor. Yapıyı, “büyük bir şehir oyuncağı” olarak tanımlayan Renzo Piano müzenin şehir üzerindeki etkisi hakkında şöyle diyor: “Pompidou, Paris’in kalbine beklenmedik bir şekilde inen ve çok hızlı bir şekilde kök salacak olan cam, çelik ve renkli borulardan yapılmış devasa bir uzay gemisi gibi.”
İki hektarlık alandaki yapı 1977 yılında açıldı. 30 yıl sonra 2007’de, Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanan mimar Rogers hakkında The New York Times’da “Bu açık iskeleti ve yüksek teknoloji ürünü ile, mimarlık dünyasını alt üst ettiğini” yazıyorlardı. Büyük bir popülariteye sahip olan Fransa’nın Ulusal Müzesi, dünyanın önemli sanatçı sergileriyle, festival, konferans, kütüphane, atölye ve restoranlarıyla her yıl milyonlarla sayılan ziyaretçilerine kapılarını açıyor.
Dünya müzelerinde Matisse
Fovizm akımının öncüsü sayılan Henri Matisse’in, dünyanın bütün sanat müzelerinde resimleri bulunuyor. 2014 yılında Londra’daki Modern Tate Müzesi’nde açılan sergi rekor izleyiciye ulaşırken, daha sonra sergi, New York’taki MoMA Güzel Sanatlar Müzesi’ne taşınmıştır. Sanatçının resimleri, büyük boyutlu çalışmaları, kullandığı saf renkler ve yaşama sevincini yansıtan temalarıyla daima izleyicilerini fethetmiştir. “Bir sanatçının önemi, görsel dile getireceği yeni işaretlerin miktarı ile ölçülür” diye açıklıyor ünlü sanatçı.
La Blouse Romaine
“La Blouse Romaine tablosu 6 ayımı aldı. İnsan, şüphesiz kendini zorlamadan, şarkı söyler gibi resim yapmalı. Akrobat, numarasını belli bir kolaylıkla çok rahat yapar. Bu sonucu elde etmek için kim bilir ne kadar çalışmıştır. Bunu unutmamak gerek. Resimde de böyledir. Ben duygularımla çalışırım. Kafamda tasarlar, bunu uygulamak isterim. Çok zaman aynı tasarı üzerinde birçok defalar çalışırım. Ama varmak istediğim sonucu bilirim.”