Restorasyon Tarihe ve Sanata saygıyla başlar
Sanat eserleri, zamanın ve diğer etkenlerin tesirinde kalarak, yapısında bozulmalara maruz kalabiliyorlar. Restorasyonun ve restoratörlerin önemi burada ortaya çıkıyor. Bir mimari eser, bir tablo veya bir heykel gibi sanat eserleri, zamanla veya başka bir nedenle zarar görmüş olabilirler. Geçmişten günümüze kadar gelen tarihin yaşatılması için, o eserin sanat değerine ve özgün biçimine zarar vermeden, yıpranmasını durdurmak ve ömrünün uzamasını sağlayarak gelecek kuşaklara aktarılması gerekir.

Charles Dickens

İyi bir restorasyon için neler gereklidir
Öncelikle normal tamir işleriyle restorasyonu birbirinden ayırmak gerekir. Restorasyon büyük bir bilgi ve uzmanlık işidir ve aynı zamanda bir sanat değeri taşımaktadır. Restoratör kendinden bir şeyler katıp eseri değiştirmemeli ve eski sanata saygılı olmalıdır. Uzun bir çalışma süresi gerektiren restorasyon işlerinde, çok farklı mesleklerin iş birliği ile olumlu bir sonuç elde edilebilir. Üniversitelerdeki Restorasyon bölümlerinde okutulan temel dersler şöyle sıralanabilir: renk bilgisi, sanat tarihi, kimya, fizik, biyoloji, bilgisayar destekli çizim, görsel belgeleme teknikleri ve mesleki yabancı dil.

İngiltere Prensesi Henrietta, 1665

Bir tablo nasıl restore edilir
Bir tablo nasıl daha dün yapılmış gibi hayatta kalabiliyor? İlk kural eserin farklı hikâyesini bilmek ve eserin yaşanmışlığını devam ettirmektir. Avrupa’da Rönesans Dönemi’nden beri uygulanan, Türkiye’de ise yeni gelişmekte olan sanat eseri konservasyonu ve restorasyonu sayesinde mümkün olabilmektedir. Eğer eser çok yıpranmışsa, önce yapısal restorasyon yapılır. Yapısal bir sorunu yoksa, sadece kirlilik varsa, estetik restorasyona başvurulur. Eser ultraviyole, infrared gibi teknolojilerle incelenir. Duman, toz, kir, gözyaşı lekeleri temizlenir, eskimiş, sararmış vernik kaldırılır ve yenisi tatbik edilir. Tabi eserin eksik tarafları varsa tamamlanır ve tuvalin delikleri tamir edilir. Bütün bu işlemlerin büyük bir titizlikle yapılması gerekir. Bu nedenle bazen resmin üç santimetresinin restorasyonu bile ancak altı ayda tamamlanabilir ve çok maliyetli olabilir.


Dressden Klisesi 

Mimari restorasyonlar
Restorasyon çalışmalarına başlamadan önce, tarihî ve arkeolojik incelemelerin yapılması gerekir. Binanın yapım tarihi bilinmiyorsa tarihlendirme, binanın üslup, yapım tekniği, plan, cephe düzeni ve teknik özellikleri araştırılır. Eski fotoğraflar, gravürler, eskizler, suluboya ve yağlıboya resimler, tarihî binalar hakkında bilgi veren belgelerdir. Sanat tarihi araştırmaları ise binanın sanat değerinin anlaşılmasına yardımcı olur. Teknik araştırmalar da restore edilecek binanın durumunun incelenmesi ve hasar nedenlerinin teşhis edilmesi için gereklidir. Yapının restorasyonu yapılabilmesi için, binanın özgün dekorasyonunu, kent dokusunu ve taşıyıcı sistemini ortaya koyan ölçekli çizimi olan rölövesinin de incelenmesi şarttır. Özel tek veya çift kameralarla yapılan fotoğraf çekimleri, ölçekli çizimler elde edilmesine olanak veren gelişmiş bir rölöve tekniği olan Fotogrametri de bu çalışmalarda kullanılmaktadır. Ancak bu işlemler tamamlandıktan sonra hasarı gidermek için kullanılacak restorasyon teknikleri için kararlar alınabilir. Bu teknikleri: Sağlamlaştırma, bütünleme, yenileme, yeniden yapma, temizleme ve taşıma olarak sıralayabiliriz.

Resimlerde açıkça görüldüğü gibi, başarılı bir restorasyon sonucunda, temizlenmiş, dokuları titizlikle onarılmış ve yeniden renklendirilmiş ve verniklenmiş tablolar, yüzyıllar sonra da ressamın ilk çizdiği parlak ve doğal haline dönüşebiliyorlar.

Resimden edebiyata, tiyatrodan sinemaya, mimari ve şehircilikten sanat tarihçiliğine geniş bir alanda ürünler vermiş bir aydın olan, Celal Esat Arseven restorasyon işlemini “Sanat’ça tamir” diye betimliyor.