Çok ortalıkta dolaşır oldu “obruk” kelimesi son zamanlarda… Öz Türkçe bir kelimeymiş, anlamı iç-bükey veya çukur.
Yıllar önce mahallemize asfalt dökülmüştü. Ertesi sabah, bir noktada yeri yarılmış, damperli bir kamyonun burnunu da epeyce içine girmiş, arka tekerlekleri de havalanmış görünce, alışığız ya hep yarım yamalak yapılan işlere, suçu hemen karayolları personelinde bulmuştuk. İşin aslını bakkaldan öğrendik. Bizde, çevre esnafının olay yerinde dolanıp, çalışanları sorgulaması adettendir ya! Meğer o noktada su şebekesinde kaçak varmış. Gece boyunca birikip kendine yol bulan sular, beraberlerinde çevredeki yumuşak toprağı da alıp götürünce, meydana gelen “obruk” üzerine kamyonun yükü de binince asfalt çökmüş, kamyonu da yarısına kadar yutmuştu. İlk kez duyuyordum kelimeyi…
Sonraları muhtelif fırsatlarda görsel basında rastlar oldum dünya genelindeki, hem de zaman-zaman geniş çaplı obrukların hasarlarına.
Daha bir ay olmamıştı ki, bir evin dibinde park etmiş bir arabanın gene altında obruk oluşmasıyla birden su dolu çukura gömülmesini izledim televizyonda. Tabiat, gücü ile, bilinmezleri ile her geçen gün bizi şaşırtmaya devam ediyor. “Denizin yandığını duyarsanız şaşırmayın,” demişti haziran başında Zafer Özyiğit adlı astrolog, son günlerin olağanüstü olaylara gebe olduğu öngörüsü üzerine. Dün-bugün iki haber geçti görsel basın; biri Meksika Körfezi’nin, diğeri de Hazar Denizi’nin yanışı ile ilgili… Fotoğraflar paylaşıldı da, yanmakta olan suyun su ile söndürülmeye çalışılması gibi bir garabeti hayretler içinde izledik. Böylesi de bir gariptir doğa...
Tipik karstik altyapı
Nedir peki obruk?
Kuzey Amerika’da “dolin” diye de adlandırılan obruk, toprak altında, genellikle kireçtaşı, kumtaşı, tuz yatakları yapısında olup, içine sızan yeraltı sularının artışı veya aşındırması ile doğal olarak çözülen kayaların, altlarındaki varsa boşluklara doğru akmasıyla veya varsa bir mağaranın çatısının ani çökmesiyle oluşan çöküntülerdir.
Bir Jeoloji terimi olan “Karst Topografisi” özelliğindeki yeraltı yapısının en temel özelliğidir obruklar. Karstik topografi nedir peki ona bakalım: Genellikle çok yağış alan bölgelere has, çok sayıda mağara, düden (değişik çap ve derinlikteki, çoğu kez çember biçimindeki doğal yeraltı kuyusu), çatlaklar veya gözenekli jeomorfolojik özellikteki zeminler… Çöken obrukların kenarları genelde dik ve sarp görünümde olur ve su akıntılarını kolaylıkla yer altına iletir. Obrukların çoğu iki şekilde oluşur. Birincisi, yukarıda anlattığım gibi, su ile temasta çözülebilen yapıdaki kayaçların yeryüzü zemininde hasar oranında çukurlar meydana getirmesi, hatta komşu obrukların hasar devam ettikçe birleşip çözülme vadileri de denilen daha büyük çöküntü alanları meydana getirmesi, ki bu türden obruklar genelde daha sığdır ve zeminin killeşmesi ile tıkanıp minik göletler de oluşturabilir. Diğeri de, yeraltı mağaralarının tavanının çökmesi ile dik kenarlı, bazen de çok derin kraterler oluşturması. Bu ikinci türden oluşan obruklar nüfusun fazla olduğu yörelerde ciddi bir tehlikedir. Obruklarda erozyon yıllar sürebilir ancak çöküş anidir. Altta yatan tortu katmanlarında boşluklar oluştuğunda, yeryüzü sonunda çözülür ve çökerek beraberinde koca şehir bloklarını yutabilecek obruklar bile oluşturabilir.
Yeraltı gölleri “cenotes”
Pleistosen çağda, yani son buzul çağında deniz seviyesine göre daha düşük seviyelerde oluşan bazı obruklar bugün su ile dolu olup yeryüzü veya yeraltı gölleri oluşturmuştur ki bunlara “cenotes” denilir. Adından da anlaşıldığı gibi, cenotes’ler daha çok Meksika’da özellikle de Yucatàn Yarımadası’nda görülüyorsa da Avustralya, Kanada, Amerika’da da mevcuttur. Yeryüzüne açık olanların bir örneği de Blue Holes (mavi delikler) olarak bildiğimiz karbonat taş yatağı yüzeyli deniz zeminindeki mağaralardır. Yirminci yüzyıl sonlarına doğru balıkçılar veya dalgıçlarca keşfedilen bu mavi delikler genelde gel-git sularından beslenirler.
Meksika’nın iklimsel özelliğince, orada çok fazla akarsuya rastlanmaz. Su yeraltı kanallarına sızar, buradan da çoğu zaman da birbirleri ile bağlantılı olarak bir şekilde okyanusa açılır. Dolayısıyla cenote, küçük bir yeryüzü açılımından bir yeraltı su ağına bağlantı kurulabilecek bir oluşumdur.
Burada bir parantez açıp gezgin bir dalgıç gözü ile ve yerel bir dalgıç rehberliğindeki ikilinin Meksika Tulum’daki Casa Cenote’ye dalarak yaşadıkları olağanüstü deneyimden bahsetmek istiyorum.
Meksika Tulum’daki Casa Cenote
Cenote “Casa”nın büyüsü
Atlantik ve Pasifik okyanuslarının birleştiği kesin hattı hatırlayın, görsel yayınlardan veya oralara olası bir gezinizden; iki okyanus, sularındaki ısı, yoğunluk ve tuzluluk oranları nedeniyle birbirleri ile kaynaşmaz. Benzer bir yapı da “thermocline” denilen ve inanılmaz derecede duru soğuk su katmanı ile hafifçe daha bulanık ve karışık yapıdaki sıcak su katmanlarının ayrıştığı ince görsel bariyerdir. Ancak konumuz dalgıcının bu yeraltı mağara sularında yaşadığı bir diğer doğal fenomen, “hydrocline denilen ve tuzlu su ile tatlı suyun ayrışımına şahit olmak oldu. Casa Cenote’ye daldıklarında inanılmaz duruluk ve görüş mesafesi uzunluğundaki tatlı su katmanının altında dalgalanan yoğun bulanıklıkta, adeta ipeksi bir bulut dokusu görünümündeki bir su katmanı ile karşılaştılar. Yerel dalgıcın o bulanık görünmeze dalıp, sonra da fırtına bulutlarının arasından sıyrılan bir uçak gibi birden belirmesi, viskoz görünümdeki tuzlu su dokusunun dalgıcın hareketlerine uyarak kabarıp- kabarıp sonra da vücudu boyunca sıyrılarak yumuşak hareketlerle eski seviyesine gelmesi inanılmaz bir deneyimmiş. Dalış fanlarına buradan duyurmuş olalım.
Peki, var mıdır bir kaçarı obruk oluşumunun?
Bina ve temellerindeki taze çatlaklar, iç duvarlarda çatlaklar, bina dışındaki zeminde çatlaklar, çökmeler, zamanla eğilen, düşen ağaç veya yıkılan duvarlar, açılıp kapanmakta sıkışma yapan pencere ve kapılar, arazide ani bir delik oluşumu, obruk tehlikesine işaretse de, çoğunlukla zamana yayıldığından veya gözden kaçmak, ya da farklı nedenlere dayandırılmak sebebi ile tehlikeye maruz kalınır.
Dünyada ve ülkemizde obruklar
Dünyanın en geniş ve doğal obruğu, Kahire’nin batısında 80 km. uzunlukta, 30.000 km² gibi bir alanı kapsayan Qattara (Arapça, damlayan) obruğudur. Çamurlaşmış toprak orijinli bu ayak izi formundaki geniş ve ıssız çorak arazi hem görünümü hem ebadı ile şaşırtıcıdır.
Dragon Hole
Obrukların en çok hasar bıraktıkları yerler Florida, Texas, Alabama, Missouri, Kentucky, Tennessee ve Pennsylvania eyaletleriyken, en derinleri Çin’de, 49 tane devasa obruk salkımı arasında, bir tanesi Mavi Delik olan Güney Çin Denizi’nde, Drummond Adası kayalıklarındaki Dragon Hole, Fenije, Chongging belediye sınırları dâhilindeki ve 640 m. derinliğindeki Xiaozhai Tiankeng obrukları, en görkemlileri ise Meksika’da Zacatón cenote (en derin suyu olan), Güney Afrika’daki Boesmansgat obruğu, Venezuela’daki Sarisariñama tepuy, yine Meksika’da Sótano del Barro ve Güney Avustralya’daki Mount Gambier…
Türkiye’de ise yeraltı sularının 1/3’ünü barındıran Konya Havzası’nda 20’yi aşkın obruk bulunuyor. Bunlardan en ünlüsü 300 m. genişliği ve 145 m. derinliğiyle Kızören Obruğu’dur. Bunun haricinde Toroslar’da da sıklıkla obruklara rastlanır.
Tarih, Şubat 2013, Perşembe gecesi, yer Florida…
Evin yatak odalarından biri çökmüş, kurtarma ekipleri çok tehlikeli olduğundan çöküntüye girip kazma ve kurtarma işlemi yapamamışlardı. 9 metre derinliğindeki obruk gittikçe derinleştiğinden tehlikedeki çevre binalardan birkaçı da boşaltılmıştı.
“Büyük bir gürültünün ardından, beni çağıran Jeff’in sesini duydum. Koşarak odasına girdiğimde, kocaman bir delikle karşılaştım. Yatağı, gardırobu, her şeyi gitmişti, eşyalar bir yana, kardeşim gitmişti, kardeşim!. Deliğe atladım, ellerimle deli gibi kazmaya çalıştım polis gelip beni oradan dışarı çekene kadar, yemin ederim çığlıklarını duyuyordum ama çok derinden, çok fazla kalıntı yüklenmişti deliğe” diyor yitirdiği kardeşine ağlayan Jeremy Bush. Jeff onu yutan obrukta gömülü kaldı. Hani bir laf vardır, “Yer yarıldı da içine mi girdi?” Evet, yer yarıldı ve içine girdi.