Ara verme anlamına gelen “mola” ile belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni anlamına gelen “modanın” aslında tek ortak noktaları kelimelerinin ses benzerliği değil… Bu sayfalarda; soluksuz koştuğumuz hayatımıza kısa bir “mola” verirken; en beğendiklerimizi, nam-ı diğer en “modayı” yanı başımıza alıyoruz.

Mola
İstanbul’da yaşıyorsanız, sonbahar mevsimine uygun hafif durağan ama kulağa hoş gelen İstanbul şarkılarını dinlemenin keyfi bir başkadır, bilirsiniz… İster yürüyüşte, ister Boğaz keyfinde, isterseniz de dinlendiğiniz herhangi bir noktadan dinleyebileceğiniz ve gözünüzü kapattığınızda hayalinize Kanlıca’yı getirebilecek yegâne bir şarkı… Sezen Aksu’dan “İstanbul İstanbul Olalı…” Sadece sözleri bile şiir ritminde ve kulağa hoş geliyor değil mi?


Uzanıp Kanlıca’nın orta yerinde bi’ taşa
Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisar’a doğru…

Bi’ lodos lazım şimdi bana bi’ kürek bi’ kayık
Zulada birkaç şişe yakut yer gök kırmızı…

 


Mola
Yaşanan pandemi dönemi ile daha çok kitap okur, daha çok dizi izler, daha çok belgesel takip eder olduk… Seyahat ederken bile uzak rotalar yerine yaşadığımız çevremizi tercih ederek yakınlarımıza adeta büyüteç tuttuk. Yeri geldi komşu ormanları keşfettik, yeri geldi burnumuzun dibindeki parkları evimize çevirdik. Öyleyse gelin, Eylül’de nefis bir havada gezmeye doyamayacağınız Kanlıca semtini tarihsel bir bakış açısıyla yakında tanıyalım. Bunun için evinizde belgesel izlemeniz yerine sizi semte kısa bir molaya davet ediyorum. Bunun için önceden biraz araştırma yapmanız ve kendinizi semtin büyüleyici tarihsel dokusuna bırakmanız yeterli. Özellikle semtle özdeşleşen Kanlıca Yalıları’nı ziyaret ederek bolca fotoğraf çekmenizi tavsiye ederim. Mesela, Boğaz turlarına da konu olan, Boğaz’ın en güzel manzaralarından birine sahip, Kanlıca’da bulunan bordo renkli yalının, Sezen Aksu’nun muhteşem şarkıların üretim yeri olduğunu biliyor muydunuz? İstanbul’un en nadide yerlerinden birine kurulmuş olan biri kahverengi, diğeri kırmızı aşı boyalı bu iki yalı, Boğaziçi’nin en güzel yeri diye tabir edilen “Kanlıca’nın orta yerinde” konumlanıyor. Kameralarınızı hazırlayın, yalılar en güzel şekilde anı yakalamanız için sizi bekliyor…

 


Moda
Günümüzde en trend, sağlığa en etkin ve hatta en ekonomik egzersiz yürüyüş

Bu yüzden parklar, bahçeler, kaldırımlar ve sahil şeritleri artık spor kıyafetleriyle uzun yürüyüşlere çıkan insanlarla dolup taşıyor… Aslında “Günde 10 bin adım” yeni bir slogan değil, 1960’larda ortaya atılmış. 2000’li yıllarda da 10 bin adım kuralı, özellikle kalp sağlığını korumak için öneriliyor. Aslında 10.000 adım değil ama ne kadar fazla yürürseniz o kadar iyi…

Hal böyle olunca size Kanlıca’yı da rotaya dâhil edecek farklı bir yürüyüş rotası öneriyorum.

Anadolu Hisarı’ndan Hisar Caddesi’nden itibaren başlayan parkur sizi bekliyor. Yürüyüşe başladığınız noktadan giderken yalılar ve Hisar Kalesi sizi çok etkileyecek. Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’nı geçtikten hemen sonra Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün altından geçecek, Kanlıca’daki minik koyu geçtikten sonra Kanlıca Çubuklu Caddesi’nden Kanlıca merkeze bağlanacaksınız. Yol boyunca konumlanan banklardan birinde kısa bir mola verebilir, Boğaz’ın kokusunu içinize çekebilirsiniz.

 


Mola
İstanbul’un alamet-i farikalarından biri olan Kanlıca yoğurdunu yemeyen var mı?

Kültür Üniversitesi’nin hazırladığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de 100 yılı aşkın ayakta duran işletmeler listesinde yer alan Kanlıca yoğurdu diğer yoğurtlardan her yönden farklı.

Fabrikasyon olmayan, sütünü Beykoz’un köylerinden alan yoğurdun içinde katkı maddesi bulunmuyor.

Kanlıca yoğurdunu meydandaki İsmail Ağa Kahvehanesi’nden veya hemen karşıdaki Çınaraltı Büfe’sinden alabilirsiniz. Aslında makbulü pudra şekeri ile yemek olsa da, Ağa Kahvesi’nde vişne, çilek reçeli veya balla da yoğurdunuzu tüketebilirsiniz.

Öyleyse yürüyüşünüz sonrası ister sade, ister şekerle, ister balla tatlandıracağınız yoğurdunuzu kaşıklarken, İstanbul’un tadına varmanın mutluluğunu yaşayın.

 


Mola
Kendi hediyemi kendim yaparım diyen yetenekli eller Kanlıca’da yer alan ‘Sıcak İşler Seramik Atölyesine’ katılabilir...

Gelin hep beraber sıcacık bir kahve veya soğuk bir limonata eşliğinde kendi seramik saksılarımızı veya tabaklarımızı tasarlayalım. Yaklaşık iki saatlik atölye süresince şekillendireceğimiz ürünleri kurutup fırınladıktan sonra keyfinize diyecek olmayacak.

Dilerseniz kişiye özel seramik atölyesini sizin belirleyeceğiniz gün ve saatlerde kurgulayabilir, mesela ailecek veya çocuklara özel bir grup aktivitesi yapabilirsiniz.

Atölyede kursa katılmayı tercih etmezseniz sadece ziyaret etmek ve elbette alışveriş yapmak da aslında oldukça keyifli.

Kanlıca’da iyi hissettiren mekânların başında gelen atölyeden, bitki baskılı, el yapımı ve gıdaya uygun tabaklardan edinebilir, bu tabakları kullanırken Kanlıca’da geçirdiğiniz harika günü hatırlayabilirsiniz.

Atölye hakkında detaylı bilgi için: https://www.sicakisler.com

 


Moda
Etiler, Ulus, Bebek üçgeninde meşhur şeflerin açtığı ya da zincir markaların yarattığı farklı kimlikli ama birbirinin aynı içeriğe sahip restoranlarından sıkıldıysanız size çölün içinde bir vaha niteliğinde mekân öneriyorum. Kanlıca’da adeta ‘İkinci Bahar Lezzetleri’ sunan bir restoran… Sinema ve tiyatro sanatçılarından iş dünyasının önemli isimlerine de rastlayabileceğiniz bu mekânda, sadece közde kahvesini içmek ve dost kalpli çalışanlarla sohbet etmek için bile ziyaret edebilirsiniz.

Yolunuzu, otlu peynirle yapılan odun fırını pidesini yemek için bile sadece Kanlıca’ya çevirebilirsiniz. Salatanız gâvurdağı, tatlı olarak ise anneanne muhallebisini tercih etmenizi öneririm. Vedat Milor’un da neden, “Lezzetin ve boğazın tadını doyasıya çıkarmak isteyenlerin tercihi İkinci Bahar...” dediğini daha iyi anlayacaksınız. Kanlıca’nın baharı, İskele trafik ışıklarının hemen karşısındaki Mihrabat Sokak’ta, baş kısımda, çiçeklerle bezeli bir bahçede sizleri bekliyor.


Moda
Kanlıca’ya İstanbul trafiğinde nasıl varabilirim dediğinizi duyar gibiyim… İşte size bir sihirli bir öneri: Seyrine doyulmayan Boğaz takaları ile hiç yolculuk ettiniz mi?

Boğaz’ın takalarında geçen kısa bir yolculukla, İstanbul’a hayran kalmamak elde değil…

Bu takaları sadece ulaşım için değil, sevgilisine evlilik teklifi edenler, sarhoşlar, sanatçılar, balık tutanlar da kullanıyor. Takada yol alırken ister kendinizi dalganın sesine odaklayın isterseniz de fonda çok uyumlu olduğunu düşündüğüm Bülent Ortaçgil veya Birsen Tezer şarkılarına kulak verin. Bu arada mevsim ne olursa olsun, yolculuğunuza ince bir kazak ya da ceket eşlik etsin.

Bu sempatik takalarda yolculuk yaparken hayata mola vermek elinizde… Özellikle Emirgân’dan taka ile Kanlıca’ya geçmenizi etrafınızı keyifle seyir etmenizi öneririm.

İyi yolculuklar… Ekim’de görüşmek dileğiyle…

Kalpten Sevgiyle,