Seneler önce telefon üzerine bir ödev yapmıştı oğlum. Ben de azıcık yardım etmiştim. Benim için de çok aydınlatıcı olmuştu. Bir icadın, bir kişinin icadı olmadığını, minik minik parçaların üst üste eklenmesinin sonucu olduğunu anlamıştım. Mesela telgraf olmasa, telefon olmazdı. Ama telgraf icat edildikten sonra uzun süre atıl kaldı ve icatçıları gerçeğe döndüğünü görmedi. Çünkü her harf için bir tel gerekiyordu ve hiç pratik değildi. Ne zaman ki Morse diye bir adam bir kod düşündü, iki tel yetti, telgraf yayıldı. Telefon da Graham Bell’in icadı diye biliniyor. Yok, gerçekler daha karışık. Bir sürü adam icat etmiş telefonu. Bazısı ne bulduğunu anlamamış bile.
Türkiye’de bir rivayet var “ALO” kelimesinin kökeni hakkında. Allessandra Lolita Oswaldo diye bir sevgilisi varmış da Graham Bell’in, ALO kelimesi onun isminin baş harfleriymiş, falan, filan. Belki biz bile inanmış, hatta sosyal medyada paylaşmış olabiliriz bu güzel yakıştırmayı.


Graham Bell ile eşi Mabel, kızları Elsie ve Marian ile birlikte (1885)

Şehir efsanesi
Bazı Türki Cumhuriyetlerin Wikipedia’sına kadar girmiş olan şehir efsanesi şöyle:
Telefonda hemen hemen her gün kim bilir kaç kez kullandığımız “Alo” sözcüğü, gerçekte bir sevgilinin kısaltılmış adıdır. Tam adı Allessandra Lolita Oswaldo’ olan bu sevimli genç kız, telefonu icat eden, A. Graham Bell’in sevgilisiydi. Graham Bell telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti.

Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo’dan başkası olamayacağını bildiğinden, Graham Bell telefonu açar açmaz “Allessandra Lolita Oswaldo” diyordu. Bell, zamanla sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu “Ale Lolos” diye karşıladı. Çalışmaları uzadıkça Graham Bell, sevgilisinin adını daha da kısalttı ve öne iki heceli bir ad buldu: “Alo”. Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip, tüm kente yaymaya çalıştığı telefondan başka birşey düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham Bell’i telefonuyla baş başa bırakıp onu terk etti.

Yaşlı Bell, sevgilisinin birgün onu arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmadı. Kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell’i artık başka kişiler de arıyordu. Fakat o, telefonun her çalışında kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu “Alo” diyerek açıyor ve artık herkes “Alo” diyordu. O günlerde hemen herkes telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell’in anısına saygı olarak “Alo” demeye başladı. Bugün tümümüzün kullandığı “Alo” sözcüğü işte o günlerden günümüze uzanmaktadır...


Graham Bell, mezunu olduğu Edinburg Üniversitesinden fahri doktorluk unvanı alırken (1906) 

Bu, Allessandra Lolita Oswaldo ile ilgili iddia yıllardır pek çok mecrada tekrar edildi. İşte bu masaldan güzel olan gerçek şu ki, Graham Bell’in çok güzel bir evliliği vardı. Karısı Mabel Gardiner Hubbard da onu hiç bırakmadı. Tam tersine, hep yanında oldu ve bir şeyler icat etmek için teşvik etti.

Graham Bell
Graham Bell aslında telefonu bulan ilk kişi değil, telefon için patent alan ilk kişiydi. Kendisi bir sağırlar okulu müdürüydü. Annesi sağırdı. Sağır bir annenin yetiştirdiği Graham Bell İskoçyalı bir mucitti. Genç yaşında buğdayı kavuzundan ayıran bir makine yapmıştı. Ama takıntısı sağırlardı. Dedesi ve babası da yıllarını işitme engellilere adamıştı. Özellikle babası işitme engellilere, duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalışmıştı. Çok iyi bir vantrilok (dudaklarını kıpırdatmadan konuşabilirdi) olan Graham Bell akustik konusunda da uzmandı.


Graham Bell (sağ üst köşede) sağır öğrenciler ve öğretmenleriyle (Boston, 1871)

İskoçya’dan Kanada’ya, oradan Amerika’ya giden Bell, önce bir sağırlar okuluna öğretmen oldu, sonra da müdür. Hatta Helen Keller’a özel öğretmen de oldu arada. Sağırlar okulundaki öğrencilerin arasından buldu eşi Mabel’i. Mabel küçücükken geçirdiği kızıl hastalığından sağır kalmıştı. İşaret dili biliyordu. 15 yaşındayken, Bell’in okuluna ağızdan konuşmayı öğrenmeye gelmişti. Graham Bell öğretmeniydi. Orada tanıştılar. Evlendiler. Güzel bir evlilikleri oldu. En büyük üzüntüleri dört çocuklarının ikisini küçükken kaybetmeleri oldu. İki kız evlat yetiştirdiler.

Sağırlar konusunda takıntılıydı
Bell, takıntılı olmakta haklıydı: Hem annesi, hem (o dönemde nişanlısı olan) karısı, hem öğrencileri sağırdı. Sağırlar için faydası olabilecek her şeyi takip ederdi. O yüzden Almanya’da bir fizik profesörünün üç beş öğrencisi ile bahçede yaptığı bir deneyi de duydu. Profesör tam olarak ne bulduğunu fark etmemişti bile (1857). Profesörün adı Johann Philipp Reis’ti. Sonradan o da geliştirdi buluşunu. Ama geç kaldı. Çünkü Graham Bell buluşu duymuş, öteye geçmiş ve ilerletmişti bile.
Aslında telefonun bulunmasının zamanı gelmişti. Mesela Elisha Gray telefonu aynı zamanda buldu Graham Bell ile. Ama Graham Bell patenti daha önce aldı. Hatta patentin kimin tarafından ilk alındığı dava konusu oldu. Yani atı alan, her yerde Üsküdar’ı geçer. Türkiye’de de, Amerika’da da…

 

Graham Bell’in 7 Mart 1876 tarihinde aldığı telefon patenti

Telefonu bulanlar
Charles Bourseul, Innocenzo Manzetti, Antonio Meucci, Johann Philipp Reis, Alexander Graham Bell, Tivadar Puskas ve Elisha Gray telefonu bulanlardan sadece bazıları.
Tivadar Puskas Macar. Innocenzo Manzetti İtalyan. Konuşan bir telgraf fikrini ortaya atan adam. Antonio Meucci de İtalyan. Bell’den daha önce buluyor telefonu. Ama patent için başvuracak parası yok. (İtalyanlar hâlâ onu telefonun gerçek mucidi olarak kabul ediyor.) Charles Bourseul Belçikalı. O da daha önce yapıyor telefonu Bell’den. Aklına bile gelmiyor patent almak. Elisha Gray Amerikalı. Graham Bell bazı fikirlerini ondan çalmış mı, çalmamış mı, olay olmuş zamanında. Film olur bu tartışmalardan. Hem de aksiyon filmi.
Telefonu bulan Graham Bell deniyor hep, çünkü patenti o almış (1876), Amerika’da telefon onun icadının üzerinden gelişmiş. Graham Bell hayatı boyunca 600 kadar patent davası ile uğraşmış. Ama Edison ilk telefonun orasına burasına bir şeyler eklemeseydi (mikrofon, yükseltici vs.) Graham Bell’in icadı olan telefon karşıki apartmanla konuşmaya yarardı ancak. Ama bu, Graham Bell bir mucit değildi anlamına gelmiyor.

Başka şeyler de buldu
Son derece meraklı bir insanmış. Bilimle çok ilgiliymiş. Grapofon diye birşey de icat etmiş. Sesi kaydedip dinlemek için. (Bir çeşit pikap / gramofon.) Plakların, kasetlerin ve disklerin bir atası. Ayrıca telefondan sonra Fotofon (photophone) diye bir şey icat etmiş. (Sesin ışık etkisiyle iletimini sağlayan bir buluş.)
Graham Bell, Fotofon icadıyla o kadar gurur duyuyormuş ki, kızına Fotofon ismini vermek istemiş. İyi ki, karısı kibarca onu bu fikirden vazgeçirmiş. (Ses daha sonra Marconi’nin buluşu olan radyo ile iletildi, çünkü Bell’in buluşu hava koşullarından etkileniyor; yağmur, kar, sis gibi hava koşullarında iyi sonuç vermiyordu.) Ayrıca bir de metal dedektörü icat etmiş.
Thomas Edison “Hello” yani “Merhaba” kelimesini uygun görmüş telefonu açarken. Graham Bell de “Ahoy” kelimesini. “Ahoy”, “Hello”dan 100 sene kadar eski. Daha çok bir denizcilik terimi. “Alo” da ikisi arası bir şey sanırım. Bize büyük ihtimalle Fransızcadan geldi.

Osmanlı Devleti’nde
1840’ta kurulan Posta Nezareti’nin, telefonun da kullanıma girmesiyle Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti’ne dönüştürüldüğü 1909 yılında, Osmanlı coğrafyasında elitler arasında Fransızca konuşmak pek popülermiş. O dönem bu topraklara transfer olmuş teknolojiye dair pek çok kelime de Fransızcadan geçmiştir ve hâlâ da o dilde okunduğu şekliyle kullanılmaktadır: Lokomotif (locomotive), şimendifer (chemin de fer), kondüktör (conducteur), ray (rail), anten (antenne), radyo (radio) gibi…


Graham Bell’in Nova Scotia’da üstünde çalıştığı Silver Dart isimli uçak (Şubat 1909) 

Kanada’da yeni icatlar
Graham Bell bir gün, Charles Dudley Warner isimli bir yazarın bir kitabını okudu. Warner, Kanada’da Nova Scotia diye bir yeri anlatıyor; Dünyadaki en güzel tuzlu su gölünün, masal gibi tepelerin, rüya gibi kulübelerin orada olduğunu yazıyordu. Karısını, kızlarını aldı, oraya taşındı Bell. Kırk sene yaşadı orada. Güzel komşuları oldu. Telefonlarla ilgili sıkıntıları olanların telefonlarını tamir etti.
Karısının da teşviki ile başka icatlarla uğraştı. Kendisinin uçurtma ile başlayan merakı, uçuşa yönelik devam etti. Bunun için çok fazla zaman ayırmış ve arkadaşlarıyla birlikte Hava Deney Derneğini kurmuş. Bu grup çeşitli uçan makineler geliştirmiş, “Gümüş Dart” Kanada’daki ilk motorlu uçak olmuş. Daha sonra üstünde çalıştığı teknenin hızı bir dünya rekoru kırmış.

Graham Bell, sonuna kadar sağır karısı ile yaşadı.
Öldüğü zaman, ona saygı için telefonlar ABD ve Kanada’da, bir dakika sustu.
Bu arada “Bell”, İngilizce zil veya zil sesi anlamına geliyor. Telefonu bulan adamla ilgili ne hoş bir tesadüf, değil mi?

Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Invention_of_the_telephone
https://www.csmonitor.com/2002/0626/p16s01-altr.html
http://www.acikbilim.com/2018/01/yayinlar/bilim-arasi-14-alo-ve-graham-bellin-olmayan-sevgilisi.html
https://en.wikipedia.org/wiki/History_of_the_telephone
https://en.wikipedia.org/wiki/Alexander_Graham_Bell
https://www.britannica.com/biography/Alexander-Graham-Bell
https://www.mentalfloss.com/article/81620/10-amazing-facts-about-alexander-graham-bell
https://en.wikipedia.org/wiki/Photophone