Geçtiğimiz ay, kitabım - “Baba bize neden dönme diyorlar?” gün yüzü gördüğü günlerde, başka bir coğrafyada - Tel Aviv’de, Primo ve Sabbatai filminin ilk gösterimleri yapılmaya başlanmıştı. Bu ilahi bir tesadüf müydü - bilmem… Aynı veya çok yakın bir konuya aynı zamanlama içinde gelişenlerin ışığında haberini alır almaz, doğal olarak heyecanlandım ve yönetmeni YOAV TAL ile görüştüm. Peşinden de tabii filmini merakla izledim…

İsrailli genç yönetmenin, ilginç sahnelerle, sıra dışı çekimlerle dopdolu filmini İKSV’nin İstanbul Filim Festivali’nde izlemeyi beklerken…

Bize kendinizden bahsedin… Sinematografiniz?
2000 yılının başından beri deneysel kısa ve uzun metrajlı filmler yapıyorum.
Primo ve Sabbatai”, önceki filmlerimin kapanışını işaret eden ilk klasik anlatı, ilk uzun metrajlı filmim. Tabii ki, yeni bir yaratıcı yolculuğun başlangıcını da simgeliyor.


Sabbatai ve Primo”yu çekmekteki temel amacınız nedir?
Bu unutulmuş hikâyeyi çok ilham verici buldum ve sinemanın, kayıp hikâyeleri geliştirmek için çok güçlü bir araç olduğunu düşündüm.

Filmde, örneğin çekim yapan yapımcı gibi, kendinizi temsil eden biri var mı?
Hayır, bu bir otobiyografik film değil. Tüm şahsiyetler kurgulanmış rollerdir.

Yapıtınızda kışkırtıcı çekimler ve tartışmalı görüntüler yer alıyor. Bunlarla Sabetay Sevi’nin antinomist1 davranışını ortaya çıkarmak, sergilemek mi istediniz?
Filmin kışkırtıcı olduğunu düşünmüyorum, ancak tabi ki bu kişilere göre değişebilir, insanlar provokatif bulabilir…
Ben, asıl provokasyonun, Sabetay hikâyesinin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bu konu kanımca, değişik şekillerde çok bastırılmış, yeteri kadar açıklığa kavuşturulmamış…

Bu film yeni bir dünya yaratma arzusunu simgeliyor mu?
Yeni bir dünya yaratma arzusu mu? Hayır!
Şayet bir şeyi simgeliyorsa, bugünü anlamanın bir aracı olarak Yahudi geçmişini yeniden düşünme arzusudur.



Sabetayist hareketin İsrail Devleti’nin kuruluş ideolojisi ile bağlantısı var mı? 
Sizce dönemin Siyonist hareketi Sabetay Sevi’den etkilenmiş miydi?
Siyonist İsrail’de laik bir ailede büyümüş biri olarak ‘Yahudilik dini’ konusu, benim için yeterince tartışılmayan, çevremde bu konuda gerçekten yeterli bilgisi olmayanlarca bastırılmış bir geçmiştir. Son iki yılımı bu filme konu olan temayı okuyarak geçirdim; o zamanın orijinal literatürü ile yapılmış araştırmaları… İlgili derslere katılarak uzun uzun Sabetayizmi dinledim ve elbette konuyla ilgili uzmanlarla iletişime geçtim.
Sabetay Sevi’nin ‘skandallarla’ dolu öyküsü benim için tarihî bir olaydan çok daha fazlasını ifade etti. Aslında tüm varoluşumu derinden etkileyerek beni şaşkınlıklara sürükledi: Ortadoğu’da yaşayan, bastırılmış bir Yahudi geçmişe sahip bir İsrailli olarak şu anki kimliğim hakkında sorular sormanın bir aracı haline geldi.
Sabetay hareketinin kalbinde, bireylerin Mesih’in gelişini hızlandırabileceği ve Alaha’ya2 uymama günahının aslında Kurtuluş anlamına geldiği düşüncesi yatar. Benzer fikirler Siyonist ideolojinin temelinde de vardı - Yahudilerin diasporadan Filistin’e gelip ülkeyi kurması…
Ancak başarısızlığa uğrayan Sabetay hareketinin aksine Siyonizm, bir Yahudi devletinin kurulmasıyla ilgili seküler ulusal bir harekettir. Bir kültür ve milliyet olarak Yahudilik ile Yahudi inancı arasında belirgin bir ayrımla Yahudi tarihinde yeni bir durum yaratmıştır. Bu konuda kaba tabirle şunu söyleyebiliriz: o zaman Yahudi inancını -deyim yerindeyse- Siyonist ideolojinin sunağında katledilen kuzu (kurban) olarak düşünmek mümkündür. Yahudilik ve Siyonizm arasındaki bu ataerkil karşıtlık kolektif bilinçten gizlendi ve onunla birlikte Sabetay Sevi’nin hikâyesi bastırıldı.

Sabetay Sevi bir orta çağ hikâyesi... Sizce Yahudi hafızasında hâlâ yerini koruyor mu? Yeni yaratıcı yolculuğunuza neden bu konuyla başladınız?
Bence bu hikâye efsanevi özelliklere sahiptir ve bu şekilde ele alınmalıdır. Hareketin fikrinin söylentisi, gönderiler, mektuplar, Kutsal Yazılar ve kendi kendini atayarak görevlendirilen peygamberler ve kehanetler aracılığıyla orman yangını gibi yayıldı. Efsanelerin gücü muazzamdır ve bu nedenle hareket hızla yayıldı ve Yahudi tarihindeki en büyük Mesih dalgalarından birini yarattı.
Hareketin ‘başarısızlığından’ ve fikirlerine yönelik kitlesel zulümden bu yana, hikâyenin anlatılma biçimleri önemli ölçüde değişti.
O dönemin anlatısının farklı zamanlarda farklı kişiler tarafından anlatılış şekli, hikâye anlatıcılarının gizli isteklerini ve ideolojik gündemlerini ve onları çevreleyen Zeitgeist’i3 ifade eder.
Film, efsaneler ve mitler yaratmak için güçlü ve gelişmiş bir araçtır. Ben de Sabetay Sevi’nin öyküsünü tüm çelişkileriyle yeni bir efsane olarak yeniden örecek ve bu gizemli öyküye ışık tutacak bir film yapmak istedim…
Kanımca bunu yapmak ve hatta günümüzde bir şeyler öğrenmek için en uygun zamanlamaydı.

Sabetaycılık üzerine…
Mesihçi bir hareket olarak Sabetayizmin, Yahudi beklentilerinde derin izler bırakarak farklı bir yola evrilmesi, kendi zamanının ürünü olması açısından da önemliydi. İsrail peygamberlerinin Mesihlik düşüncesine göre bu peygamberler doğaüstü varlıklar değildi.
Sabetay Sevi kendini önceden müjdeleyen tuhaf bir adam mıydı? Mesih miydi, eksantrik bir kişilik miydi, fikir adamı mıydı? Sabetayizm bir kimlik değiştirme hareketi miydi? Yahudi ulemasının dinsel bir gelişmesi miydi?
Yahudilik tarihinde önemli bir rol oynayan Sabetay Sevi, İbrani takvimine göre 9 Av (Teşa BeAv) 5386 tarihinde (Miladi 7 Temmuz 1626) İzmir’de, Agora’da doğdu. Babası, Türkler arasında Kara-Menteş lakabıyla anılan Moralı Sefarad göçmen, tanınmış tüccar, sarraf başı, Haham Mordehay Sevi’ydi. Çok küçük yaştan itibaren dinî inançlarına düşkün olan Sabetay Sevi, dönemin hahamlarından Tevrat, Talmud, Kabala ve Mistisizm dersleri aldı. İbranice öğrendi. On sekiz yaşına geldiğinde, giyimi, gerçekleştirmediği evlilikleri ve benzeri aşırılıklar içinde olmasına rağmen artık takipçileri vardı. Öğrenimi sırasında Sevi, özellikle Kabala’nın etkisinde kalarak “Tanrı krallığının kurucusu” sıfatıyla Yahudileri tekrar Kudüs’te toplama, Kutsal Tapınağı canlandırma ve bütün insanları kurtuluşa erdirme hayalleriyle kendisini kurtarıcı Mesih ilan etmişti.
Yakındoğu coğrafyasında Yahudi kimliğine ipotek koyacak İzmirli Haham Sabetay Sevi’nin yarattığı çalkantı öylesine büyüktü ki, yığınları peşinden koşturmuştu. Bu mistik kişiliğin, Tanrı’nın seçili kulu olduğunu, İsrailoğulları’nı özgürce yaşayacakları Kudüs’e götüreceğini iddia etmesi ve bu iddianın dönemin bazı dini bilgeleri/liderleri tarafından desteklenmesi geniş kitlelerce ilgiyle karşılanmıştı.
17. yüzyılda yaşamış Sabetay Sevi’nin Yahudi-Müslüman takipçileri ise Müslüman olsalar da her zaman etnik olarak İspanyol ve Yahudi olarak tanımlanabilirler.


YOAV TAL hakkında…
Yoav Tal (1978)
Yönetmen, yapımcı, yazar
Tel Aviv’de yaşıyor, çalışıyor
Bazı filmleri
2020 Primo and Sabbatai, Trajik güldürü, 83 dk.
2017 Savage the Man (Vahşi Adam), Deneysel, 70 dk. İsrail'de Ticari Gösterimler, Sidney Dünya Film Festivali, En İyi Deneysel Film 2017
2014 The Sick Time (Hastalık Zamanı), Deneysel, 50 dk. Galeri Gösterimleri
2010 Thorns (Dikenler), Deneysel, 23 dk.

Dipnotlar:
1 Antinomi, 18. Yüzyıl Alman felsefesinin kurucusu Immanuel Kant’ın bir terimidir. Kant’a göre duyu ve algı verilerini, yani duyusal dünyayı aşan ve mutlağı bilmeye çalışan aklın içine düştüğü çelişkiler bütünüdür.
2 Musevi yasa sistemini tanımlayan bir kavramdır. (Sözlü ve yazılı aktarılan emir ve yasakları kapsayan genel bir dinî hukuk kavramı.)
3 Bir çağın düşünce ve duygu biçimidir. Bu kavram belirli bir dönemin özelliğini göstermekte, daha doğrusu bu özelliği gözümüzde canlandırmayı denemektedir.