Henri Kandiyoti’nin bir fotoğrafının, Salon d’Automne’un 120. Yılında Paris’te gerçekleşen sergiye büyük jüri tarafından seçilerek katılmış olması Türk fotoğraf sanatı adına önemli bir başarıdır.
Fotoğraf sanatı aslında izleyenine hayatı kendi bakış açısından sunmak değil midir? Bir fotoğrafçı, “Fotoğraf makinasının en önemli parçası, onun 30 cm arkasında durandır” demiş. Yıllardır o önemli parça olarak deklanşöre basan, yaşamın farklı alanlarında, çok özel anları, çizgileri, ışıkları ve kişileri yakalayarak fotoğraflayan HENRİ KANDİYOTİ’nin ödüle doymayan, gurur verici fotoğraf serüvenini ve ardından kendisiyle yaptığımız kısa söyleşimizi gelin hep birlikte okuyalım.

O, küçük yaşlarda bile fotoğraf çekmeyi çok sevdi ve bu yolculuğu analog fotoğrafla başladı. Çektiği fotoğraflar arkadaşları tarafından çok beğenilirken, iyi bir gözü olduğu aslında daha o zamanlardan fark edildi. Henri Kandiyoti, İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra, 2015’de fotoğraf eğitimi almaya başladı. Sonra çeşitli fotoğraf atölyelerine ve projelerine katıldı. Uluslararası fotoğraf gruplarında paylaştığı fotoğraflar sık sık ödüle layık görüldü. 2020’de Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık bölümünü bitirdi. FIAP (Uluslararası Fotoğraf Federasyonu) üyesi oldu ve FIAP patronajlı yarışmalara katılmaya başladı. İlk yıl aldığı ödüllere karşılık AFIAP (Artiste FIAP), ikinci yıl da 300’e yakın ödül kazanarak EFIAP (Excellence FIAP) ünvanı ile onurlandırıldı. Katıldığı yarışmalar, genellikle fotoğrafçılar ile jüri arasında geçiyordu. Oysa, fotoğrafseverlere daha fazla ulaşabilmeliydi; o nedenle sergilere, fotoğraf festivallerine, bienallere katılımda yoğunlaştı. Ayrıca, fotoğraflarını yurt dışında da tanıtmayı hedefledi. 26 ulusal, ve çeşitli ülkelerde gerçekleşen 49 uluslararası sergi, festival ve bienalde fotoğrafları sergilendi.



Bunların en önemlileri; Türkiye’de 16. Contemporary İstanbul, İsviçre’de PhotoSCHWEIZ 24, Yunanistan’da 6. Antiparos Uluslararası Fotoğraf Festivali, 3. Photosphere Uluslararası Fotoğraf Festivali, 5. ve 6. Hanya Uluslararası Fotoğraf Festivali, 1. ve 2. Atina Siyah Beyaz Fotoğraf Festivali, İngiltere’de Londra Fotoğraf Festivali 2021 ve İtalya'da 12. ve 13. Floransa Bienali’dir. FIAP yarışmalarında kazandığı 300’e yakın ödülün yanı sıra; çeşitli uluslararası fotoğraf gruplarında yüzlerce ödül, 12. Floransa Bienali’nde “Lorenzo il Magnifico” ödülü, Londra Fotoğraf Festivali 2021’de halkoyu kazananı ödülü, 97 ülkeden fotoğrafçıların 6.341 fotoğraf ile katıldığı Monochrome Photography Awards yarışmasında 4 onur mansiyonu, Uluslararası Hanya Fotomaratonu 3.’lük ödülünü kazandı.


Ağıt 2018 - London Photo Festival 2021 halkoyu 1.si

Fotoğrafları; 18 fotoğraf kitabı, albümü ve dergilerinde yer aldı. Birçok fotoğrafı sanat galerileri ve sanat koleksiyonerlerinde bulunmaktadır. 
Son olarak, 1903 yılından beri çeşitli sanat akımlarına ve biçimlerine öncülük etmiş, dönemlerinde Matisse, Cézanne, Renoir, Gauguin, Rodin, Modigliani, Chagall ve Picasso gibi sanatçıların yapıtlarını jüri seçimiyle sergilemiş dünyanın en önemli sanat sergilerinden biri olan Salon d’Automne jürisi, fotoğrafını 120. Salon d’Automne Paris’te sergilenmek üzere seçti ve sergi olağanüstü bir ilgi gördü.


Miryam Şulam ve Henri Kandiyoti

Bunca ödül, bunca beğeni ve ünlü sanatçıların yapıtları ile aynı sergide eserinizin yer alması gerçekten büyük bir başarı. Fotoğraf çekmek sizin için ne anlam ifade ediyor ve bu başarılarınızın sırrı nedir?
Fotoğraf çekmek, uzaktan bir deklanşöre basmak gibi gözükse de ciddi anlamda fotoğraf ile uğraşmak, bir bilgi ve kültür birikimine, sanat ve sanat tarihi bilgisine, fotoğraf karesini hızla seçebilecek gözlere ve bütün bunları birleştirip bir fotoğraf oluşturacak akla sahip olmayı gerektiriyor. Ayrıca fotoğraf çekmenin insan ruhunu rahatlatıcı bir etkisi var. Fotoğraf çekmeye heves edenler mutlaka bunun peşinden gitsinler; her insanın farklı yönleri, kültür birikimleri, bakış açıları var; kendilerini fotoğrafa yansıtabilirlerse başarılı olurlar.

Fotoğraf çekmekteki amaçlarınız, özel ilgi ve çalışma alanlarınız nelerdir?
Amacım, fotoğrafta yeni anlatımlar ve yaklaşımlar yaratmak. Günlük yaşamda, belirleyici bir karar anında yakalanan bir bakış açısını yansıtmaya çalışıyorum. Özellikle, çevredeki canlılarla, mimari ve grafik çizgilerin ilişkilerine odaklanıyorum. Kentsel ve kırsal bölgelerdeki toplumsal yaşamı yansıtmaya çalışıyorum. İlgi ve çalışma alanlarıma gelince… mimari, sokak, belgesel, sahne, seyahat, kavramsal, soyut ve sualtı fotoğrafçılığı diyebilirim.

Fotoğraflarınızı yurt dışına tanıtmak için nasıl bir süreçten geçtiniz? Yurt dışındaki fotoğraf akımları ülkemizdekine benziyor mu?
Bütünüyle olmasa da çoğunlukla farklıydı ve bu gerçekten zorlu bir süreçti. Yurt dışındaki fotoğraf akımları özellikle festival ve bienallerde güzel sanatlar, kavramsal ve soyut fotoğraf biçimlerinde yoğunlaşıyor. Oysa, ülkemizde bu biçimler az, fotoğrafçılar daha çok gerçekçi ve belgesel fotoğrafta yoğunlaşıyor. Bu nedenle başlangıçta özellikle festival ve bienal başvurularında zorlandım diyebilirim. Daha sonra yurt dışı fotoğraf akımlarını izleyerek durumu kavradım; festival ve bienal başvurularım kabul edilmeye başlandı; hatta Floransa Bienali’nde “Lorenzo il Magnifico” ödülünü aldıktan sonra, İtalya’da Dante Alighieri’nin ölümünün 700. yılı vesilesiyle yapılan “CONVIVIO” adlı sergiye özel davetle katıldım.


Özgürlük 2017 - 12. Floransa Bienali Loranzo il Magnifico ödülü

Oradaki İtalyan fotoğrafçılar arasındaki tek yabancı ve Türk fotoğrafçı bendim. Katılımlarım arttıkça Yunanistan ve İtalya’da iyi bir çevre edindim diyebilirim. Yurt dışında ülkemizi temsil etmek de ayrı bir onur kaynağı benim için.

Atina Blank Wall Gallery’de, önemli bir solo serginiz olan 50 fotoğraflık fotoğraf serisi “Çizgiler ve Canlılar”, Yunanistan basınında çok yankı yaptı. Bize bu serginizden bahseder misiniz?
Tabii, seve seve. Blank Wall Gallery kâr amacı gütmeyen ve yalnızca fotoğraf sanatına yer veren bir kuruluş. Benim de daha önce başlamış olan ve süregelen “Çizgiler ve Canlılar” adlı fotoğraf serim vardı; bu seriden 50 fotoğrafı solo sergide sergiledik ve çok olumlu tepkiler aldık. Atinalı fotoğraf akademisyenleri, öğrencileri ve fotoğrafseverlerin yanı sıra İstanbul’dan ve Burgazada’dan Atina’ya göç etmiş eski Rum arkadaşlarım da sergiye gelerek beni onurlandırdılar. Bu ilk solo sergim olması ve yurt dışında fotoğraf sanatını teşvik eden bir kurumda yapılması açısından önemli. Ayrıca, bu solo sergim oradaki 19 değişik basın organında haber oldu.

Kendi eserleriniz arasında, özel anlam yüklediğiniz bir fotoğraf var mı? Fotoğraflarınız alıcıyla buluştuğunda nasıl hissediyorsunuz?
Altın madalya kazanmış ve çok beğeni almış fotoğraflarımdan biri olan, Kürk Mantolu Madonna oyununun ön sahnesinde çektiğim, kitap okuyan Sabahattin Ali fotoğrafımı çok anlamlı buluyorum.


Kürk Mantolu Madonna Kitapsever 2017 -  Altın Madalya

Fotoğraflarımın evlerde ve mekânlarda asılı olup beğeniyle izlenmesi benim için bir mutluluk kaynağı.

Sırada bekleyen ve yakında gerçekleşecek bir sergi projeniz var mı?
Paris’teki iki önemli galeriden karma sergiler için davet aldım. Ayrıca Yunanistan’da gerçekleşecek sergiler var.

Fotoğrafa olan tutkunuz, özel hayatınızda sizi farklı bir yaşam tarzına yöneltti mi?
Elbette; eskisine göre daha fazla geziyorum ve seyahat ediyorum. Fotoğraflarımın sergilendiği uluslararası sergilerde de bulunmaya çalışıyorum. Gerek ülkemizde gerekse yurt dışında, farklı coğrafyalarda farklı fotoğraflar çekmenin peşindeyim. Sanat akımlarını izlemek amacıyla sergi ve müzeleri de sık sık geziyorum.


Henri Kandiyoti, fotoğraf dalında hem ülkemizde hem de yurt dışında Türkiye’yi en güzel şekilde temsil etmeye ve aldığı ödüllerle hepimizi gururlandırmaya devam ediyor. Bize ayırdığı değerli zamanı için teşekkür ediyoruz.