Haber Fotoğrafı: Haçlar Tepesi

1985 yılında iktidara gelen Mihail Gorbaçov’un başlattığı Glasnost ve Perestroyka denilen reformlar 6 yıl sürdü. Ve 1991 yılının sonunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin resmen dağılmasının ardından dünya sahnesine bağımsız olarak çıkan ülkelerden ilki Litvanya oldu. Daha sonra bağımsızlığını ilan eden Estonya ve Letonya ile beraber Baltık Devletleri olarak anılmaya başlandı.
Üç Baltık devletinden en büyük ve en kalabalık olan Litvanya’nın başkenti Vilnius, Edebiyat dalında UNESCO yaratıcı şehir ağına dahil edilmenin yanı sıra, Vilnius Eski Şehir bölgesi de, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alır. Litvanya gezisi sırasında, Orta Çağ mimari eserlerinden tutun, Gotik ve Rönesans sanat eseri kombinasyonlarını uyum içinde bir arada görebilirsiniz.  Tarihî ve kültürel açıdan zengin bir ülke olan Litvanya, sanat akımlarının en güzel mimari yapılarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra, muhteşem doğası, yüzlerce yıllık ağaçları, tertemiz gölleri ve parkları ile rüya gibi bir ülke. Müziğe ve ulusal danslarına bağlı olan halk, eğlenmeyi çok sevmeleri ve alkole olan düşkünlükleri ile de ünlü. Sokak aralarında gizlenmiş tahmin edemeyeceğiniz yerlerde, karşınıza bir anda eğlence mekânları çıkabilir.

Başkent Vilnius şehir turu
Barok sanatının mücevheri Aziz Piyer ve Paulus Kilisesi, 18. yüzyılda yeniden Barok stilinde inşa edilen Litvanya Büyük Dükleri’nin taç giydikleri Katedral, Belediye Meydanı, yayalara ayrılmış Pilies Caddesi ve caddenin ucunda kurulan bugün Avrupa’nın en eski üniversitelerinden olan Vilnius Üniversitesi’nin görkemli binasını görmeden geçmeyin derim. Vilnius’ta Old Town yani eski şehir merkezini adımlayarak sevimli ve rengarenk sokaklarında kaybolmayı da ihmal etmeyin, hayran kalacaksınız.


Haçlar Tepesi

Litvanya’da muhteşem binalar ve yemyeşil doğanın yanı sıra oldukça ilginç ziyaret yerleri de bulabilirsiniz. Bunlardan ilki Siauliai’da bulunan ve hayret edici bir görüntü sergileyen binlerce haçın sergilendiği “Haçlar Tepesi” Haçların sayısı bilinmemekle beraber tahminlere göre 1990 yılında yaklaşık 55.000 ve 2006 yılında 100.000 adet olduğu. Bugün ise 200.000 üzerinde haç olduğu düşünülüyor. Haçların boyutu ve çeşitliliği sayıları kadar şaşırtıcı. Güzel bir şekilde ahşaptan veya metalden oyulmuş haçlar, üç metre yüksekliğinde, daha büyük haçların üzerine bolca asılı sayısız küçük örneğe kadar uzanıyor.  Önemli bir Katolik hac yeri olan mekânı Papa John Paul II, 1993 Eylül ayında ziyaret etmiş.


Cadılar Tepesi

İlginç ziyaret noktalarından bir diğeri ise, Neringa Milli Parkı sınırları içinde yer alan, efsanevi pagan şahsiyetlerin betimlendiği çok sayıda ilginç ahşap heykellerin sergilendiği “Cadılar Tepesi”. Park, yerel folklorun başlıca kahramanlarından biri olan efsanevi Neringa’ya adanmış. 1979’da, Litvanya’nın dört bir yanından usta heykeltıraşların katıldığı ilk yaratıcı heykel kampı düzenlenmiş. Folklor ve eski hikâyelere olan sevgilerinden ilham alarak, düzenli olarak yeni parçalar yaratmak için bir araya gelen sanatçılar tarafından bakımsız hale gelmiş eski eserler de restore edilmeye başlanmış. Günümüzde, düzensiz de olsa yeni eserler eklenmeye devam ediliyor. Her eser, Litvanya folklorundan, mitinden, pagan geleneklerinden, efsanelerinden veya masallarından bir parçayı temsil ediyor.

Trakai kasabası ve Karaimler
Vilnius’a 28 km uzaklıkta bulunan 1323 yılına kadar Litvanya Büyük Dükalığı’nın başkenti, UNESCO Dünya Karma Miras Geçici listesinde yer alan inanılmaz güzellikteki Trakai kasabası mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.


Kasabanın en belirleyici özelliklerinden biri de Litvanya’nın en küçük azınlık grubu olan ve kendilerine has Kıpçak Türkçesi’ni konuşan Karaimler’in 19. yüzyıldan bu yana burada yaşıyor olmaları. Orta Asya Türklerinin inandığı Gök Tengri inancıyla Museviliğin karışımı olan Karaizm’e inanıyorlarmış. Restoranlarında, “Kıbın” adını verdikleri Karaimler’e ait geleneksel börek yapma tecrübesini yaşayabilir, sonra da kendi pişirdiğiniz böreği yiyebilirsiniz. Litvanya’nın en ünlü kalesi de yine bu küçük kasabada bulunuyor. 15. Yüzyılda Galve Gölü’nin küçük bir adasına kırmızı tuğlalarla yapılmış müstahkem kale, yüzyıllar boyunca hem savunma amacıyla hem de Litvanya Dükleri’nin konutu olarak hizmet vermiş. Litvanyalıların hafta sonları ve tatillerinde akın akın geldiği bu masalsı kasaba neredeyse ülkenin simgesi haline gelmiş.

Yaz ortası halk festivali
Bizim Litvanya’ya gelmemizdeki en önemli faktör, “Midsummer” denilen yaz ortası halk festivaline katılmaktı. Bizim kısaca bahar şenlikleri dediğimiz ve bizdeki Hıdrellez şenliklerine benzettiğimiz festivalin aslında çok daha derin anlamı var. Hristiyanlık Litvanya’ya geldiğinde, beraberinde Aziz John Günü kutlamalarını da getirmiş. Yaz Gündönümü veya Aziz Jonas Festivali olarak bilinen Yaz Ortası Günü - veya sadece Litvanyacada Joninės  24 Haziran’da gerçekleşen bir Baltık festivali... Pagan zamanlarına dayanan bu festival -olgunluk mevsimi olan astronomik yazın başlangıcını işaret eden yılın en uzun doğumu 23 Haziran akşamı- Litvanya’da özel bir zaman. Burada Joninės olarak adlandırılan Aziz Yuhanna gecesi, pagan ayinleri ile Hıristiyan geleneklerini birleştiren harika bir yaz ortası kutlaması olarak karşımıza çıkıyor. Başlangıçta Rasos olarak adlandırılan yaz ortası festivalinin, doğa kültürü ve elementlerle derin bağlantıları varmış ve ayinler bol miktarda hasadı teşvik etmeyi amaçlıyormuş. Hristiyanlığın gelişiyle birlikte festivalin adı, Vaftizci Yahya’nın onuruna Joninė olarak değiştirilmiş. Bugün, hareketlerin ulusal kimliği yayma konusundaki kararlılığı ve yeniden canlandırma arzusu sayesinde, festival etkinliği her iki dinî geleneği birleştiriyor. Geçmişte eğrelti otunun gece yarısı çiçek açtığına ve bu büyülü çiçeği bulan herkesin doğanın tüm gizemlerini anlama, zihin okuma, görünmez olanı görme ve kalıcı refah ve mutluluğa ulaşma konusunda muazzam bir güce sahip olacağına inanılıyormuş.  


Joninė festivalinin bir diğer ana töreni de şenlik ateşlerinin yakılması. Gün batımında bölge sakinleri tepelerde gece boyunca yanacak uzun odun yığınları hazırlıyorlar. Şenlik ateşinin alevleri ne kadar parlaksa, hasadın da o kadar bereketli olacağına inanıyorlar. Buna ek olarak Litvanyalılar sağlıklarını korumak ve tüm günahlarından kurtulmak için şenlik ateşlerinin üzerinden atlıyorlar ve Joninė partisinin atmosferini daha da heyecanlı hale getiriyorlar. Yaz gündönümüne ilişkin çok sayıda gelenek ve ritüel arasında: evli olmayan kadınlar, gerçek aşkı bulma büyüsü olarak genellikle dokuz veya on iki farklı bitkiden çelenkler örerlermiş. Göle atılan iki çelenk birbirine değerse ertesi yıl içinde düğün olurmuş. Neredeyse tüm kadınlar, özellikle genç kızlar rengarenk taze çiçeklerden yapılmış taçlar takıyorlar. Tüm yerel halkın geleneksel kıyafetlerle katıldığı daha doğrusu gerçekleştirdiği bu festival ortamı, sanki zaman yolculuğu yapıyormuş hissi veriyor bize. Tarihte bir günde zaman durmuş ve insanlar bu anda asılı kalmış gibi. Kıyafetleri müzikleri ve dansları ile dünden bugüne hiçbir şey değişmeden sanki her zaman böyle yaşıyorlar gibi, hiçbir şey sırıtmıyor. Bu görsel şölene şahitlik etmek isteyen bizim gibi gelen gezginler bile ortamın büyüsünü bozmuyor. Gece yarısı yakılan ateş, sınırsız içki ve hiç bitmeyen müzik eşliğinde yapılan yerel dansları izlerken buradan hiç ayrılmak istemiyorsunuz. Hangi dine mensup olursanız olun, yeni gelen yaza merhaba deyip dileklerinizi dilemeyi de ihmal etmeyin.
Yoğun olarak Avrupa’da gezdikten sonra pek çok kişinin söylediği; Avrupa’nın tüm şehirleri birbirine benziyor yorumu için, işgaller ve acı dolu tarihin ardından yeniden ışıldayan ve tarih kokan orta çağ şehri Vilnius tam da bir çıkış noktası.