Orly Toledo ismini belki de hiç duymadınız. O da, adını bilmediğimiz ancak dünyamız adına iyi bir şeyler yapmaya gönül vermiş pek çok gizli kadın kahramanlardan bir tanesi. Bu ay dergimizin teması “Çevre” olunca, tüm okurlarımıza ilham vermesi açısından kendisi ile söyleştik. Altı yıldır Greenpeace’te çalışan Orly Toledo ile sohbetimizde, hem kendisi hem de gezegenimiz için büyük önem taşıyan bu Sosyal Sorumluluk Örgütü hakkında sorular yönelttik.
Orly Toledo’yu tanıyabilir miyiz?
1964, İstanbul doğumluyum, Orta ve Lise öğrenimimi Üsküdar Amerikan Lisesi’nde yaptım. İstanbul Üniversitesi Psikoloji’de okudum. İş hayatıma 1986 senesinde Osmanlı Bankası’nda başladım. Banka ve büyük holdinglerde İnsan Kaynakları alanında çalıştım. 2015 yılında Greenpeace’de çalışmaya başladım.
Miryam Şulam ve Orly Toledo (Fotoğraf: Şeli Levi)
Uzun yıllar kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra, Greenpeace’e katılmaya nasıl karar verdiniz?
Çok küçük yaşlardan beri doğaya ve hayvanlara ilgim çoktu. Her zaman içinde yaşadığımız gezegene ve içindeki yaşama nasıl katkım olur diye düşünürdüm. Kurumsal şirketlerde çalışırken de o kurumların sosyal projelerinde yer aldım ve gittikçe bunlardan daha fazla haz aldığımı anladım. Kariyerimde gelebileceğim en yüksek noktaya da gelmiştim. Greenpeace’ten de çalışmam için teklif gelince hiç düşünmeden kabul ettim.
Greenpeace nasıl bir örgüttür? Ne zaman ve kimler tarafından kurulmuştur?
Greenpeace 1970’lerin başında 7 Kanadalı gönüllünün Antarktika’daki nükleer denemeleri protesto etmek amacı ile derme çatma bir gemi ile Antarktika’ya seyahatleri ile başlar. Bu hareketin çok ilgi görmesiyle bu konuya duyarlı olan kişiler destek vermeye başlar ve Greenpeace bir dernek olarak Kanada’da kurulur. 80’li yılların sonunda genel merkezlerini Hollanda’ya taşırlar ve Greenpeace ismi tescil altına alınır.
Dünyanın kaç ülkesinde Greenpeace mevcut ve bunlar arasında politik açıdan veya ifade özgürlüğünde zorluk yaşayanlar var mı?
Greenpeace’in 30 ülkede 40 ofisi mevcut. Bazı ülkelerde zaman zaman hükümetlerin tutumu dolayısı ile ifade zorluğu açısında sorun yaşamakta olsak da varlığımızı sürdürmek ve misyonumuza uygun kampanyaları yapmak konusunda ısrarcıyız.
Greenpeace’in dünya üzerinde 3.500 çalışanı, 90.000’den fazla gönüllüsü ve dört milyondan fazla destekçisi vardır.
Sivil Toplum Örgütleri arasında dünyamız adına çok önemli işlere imza atan Greenpeace’in misyonu ve vizyonunu kısaca anlatır mısınız?
Greenpeace’in başlıca misyonu, birlikte yaşadığımız bu gezegeni tüm doğal kaynakları ile korumaktır. Bunun için başkalarının duymaya hazır olmadığı gerçekleri söyler, ‘hayır’ cevabını kabul etmez sonuna kadar mücadelemize devam ederiz. Bunu yaparken de olaylara yöresel değil, küresel olarak yaklaşır ve kök nedenlerini bulmaya çalışırız.
Greenpeace’in içindeki hiyerarşik yapıdan bahseder misiniz? Greenpeace’te çalışmaya hangi pozisyonla başladınız ve bugünkü göreviniz nedir?
Greenpeace bağımsız bir sivil toplum örgütüdür. Genel merkezimiz Greenpeace International Amsterdam’dadır. Tüm ülkelerdeki yapılanmamız ‘dernek’ veya ‘toplum yararına vakıf’ olarak kurulmuştur. Bu vakfın temsilcileri, Greenpeace International’ın Yönetim Kurulu’nu oluştururlar. Kısaca, Greenpeace’in içinde bildiğimiz anlamda bir hiyerarşi yoktur. Tüm ülke ofislerinin stratejiyi belirlemede konsensüs içinde karar almaları gerekmektedir.
Ben 2015 yılında, Greenpeace Akdeniz’de İnsan Kaynakları Direktörü olarak işe başladım. Sorumluluklarım arasında Türkiye, İsrail ve Lübnan vardı. 2018 yılında ise Greenpeace International’a geçtim. Hâlen orada Avrupa ofislerinde Sorumlu Gelişim Müdürü olarak çalışmaktayım. Sorumluluğum altında İsviçre, İtalya, Yunanistan, Fransa, Luxemburg, Belçika, İspanya ve Çek Cumhuriyeti ofisleri var. Ayrıca bir iş arkadaşımla beraber hâlen Türkiye, Lübnan, İskandinav ofisi ve İsrail ile ortak projelerde çalışıyoruz.
Günümüzde, Greenpeace olarak mücadele ettiğiniz en önemli alan/lar nedir? Ne gibi projeleriniz var?
Günümüzde dünyamızın en büyük çevre sorunu “İklim Değişikliği”. Bunun etkilerini her gün daha fazla görüyoruz, son yıllardaki anormal hava değişimleri, hortumlar, fırtınalar, sel baskınları vb. gezegenimizi tehdit etmekte. Önümüzde bunu durdurabilmek ve etkilerini minimuma indirebilmek için 10 kritik senemiz var.
İklim değişikliğinin kök nedenleri, ormanlarımızın yok edilmesi, denizlerin kirletilmesi ve oradaki canlılığın zaman içinde yok olması, fosil yakıtların (kömür, petrol vs.) bolca kullanılması sayılabilir. Bunun için her şeyden önce daha az tüketim için düşünce tarzımızın değişmesi gerekmekte. Biz buna ‘changing mindsets’ diyoruz. Ayrıca, kampanyalarımızdan biri de tüm ülkelerin “Paris Anlaşması”na imza vermeleri ve gereklerini yerine getirmeleri.
Green Peace COVID-19 ile ilgili olarak bir şeyler yapıyor mu?
Greenpeace’in İspanya’da bulunan çok büyük bir bilim laboratuvarı var. Çeşitli analizlerimizi orada yapıyoruz. Orada yaptığımız analizlerde de, iklim değişikliğinin, yıllardır aramızda olan ve bugüne kadar insana sıçrama mutasyonu göstermemiş olan Corona virüsünün, iklim değişikliğinin de aralarında olduğu nedenler nedeniyle bu mutasyonu geçirdiğini düşünüyoruz. Ne yazık ki, bu gidişatı hep birlikte durduramaz isek, Covid-19 önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız tek virüs olmayacak.
Yukarıda bahsettiğiniz misyonları projelere dönüştürmek için ciddi kaynaklara ihtiyacınız olmalı. Bu kaynakları nereden buluyorsunuz?
Greenpeace tamamen bağımsız bir kurumdur. Bizim daimi bir dostumuz veya düşmanımız yoktur. Bu bağımsızlığımızı koruyabilmek için hiçbir ülkeden, fondan, kurumdan yardım almayız. Başlıca desteğimiz bizim inandığımız değerlere inanan dört milyonu aşkın destekçimizden gelir. Yani her birimizden…
Farklı konularda insanlara farkındalık kazandırmak için Greenpeace aktivistlerini zaman zaman, kendilerini bir yere zincirlemiş veya bir ağaca bağlamış olarak, hatta bir tekneye tırmanırlarken görebiliyoruz. Greenpeace için gönüllü olan bu aktivistler kimlerden oluşuyor? Size nasıl başvuruyorlar?
Bazı çevre suçlarını gözler önüne sermek ve farkındalık yaratmak için şiddetsiz eylemler gerçekleştiririz. Bazen Antarktika’daki buzları kırarak, altında petrol aramaya giden bir geminin yolunu kesmek için o geminin önüne çıkarız, veya geçecekleri yoldaki bir köprüden sallanırız. Bazen Brezilya’daki Amazon Ormanları’nı ticari amaçlarla kesmeye çalışan bir büyük şirketin önünde onların iş makinelerinin önüne yatarız. Bunlar hiç şiddet içermeyen eylemlerdir. Ondan sonra ise bununla mücadele etmek için yasal yollara ve bilimsel raporlara başvururuz.
Bu eylemlerde genellikle iyi yetişmiş, değerlerimize saygılı aktivistler veya gönüllüler yer alır. Hepsi şiddetsiz eylem için Greenpeace tarafından eğitilmişlerdir. Gönüllü olmak isteyenler dünyadaki tüm Greenpeace ofislerine internet sayfalarından ulaşabilirler.
Şalom DERGİ okurları için, Greenpeace’i nasıl destekleyebileceğimiz veya nasıl katkıda bulunabileceğimizle ilgili bilgi verir misiniz?
Greenpeace’i, kendi sayfalarında veya sosyal medyadan (Facebook ve Twitter) takip edebilir, paylaşımlarını paylaşabilir ve eğer ilgilenirseniz bize maddi destek verebilirsiniz.
http://www.greenpeace.org/international/
https://www.greenpeace.org/turkey/