Fransız sinemasının ünlü aktörü Alain Delon hüzünlü bir ifadeyle etrafına baktı. Hüzünlü, bir o kadar da memnundu. Napoléon Bonaparte’ın anıt mezarının da bulunduğu “Les Invalides” müzesinde gerçekleşen devlet töreninde her şey olması gerektiği gibiydi. Avlu kalabalıktı, avlunun dışı ise “iğne atsan yere düşmez” tabirini açıklarcasına dolu idi. Jean Paul Belmondo’nun sevenleri cenaze törenini kurulan dev ekrandan seyrettiler. Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron törene eşi Brigitte Macron ile katıldı. Alain Delon dostu Jean Paul Belmondo’ya son görevini yerine getirirken sanatçıyı alkışlarla uğurladı.


“Les Invalides” müzesinde gerçekleşen cenaze / devlet töreni, 9 Eylül2021
 

“Fransız Sineması devini kaybetti”
1960’larda Fransız Sineması’nın Yeni Dalga akımının en önde gelenlerinden Jean Paul Belmondo’nun bu dünyadan göç ettiği haberini duyduğumda, birçok Fransız sinemasever gibi ben de çok üzüldüm. Bir çınar daha devrildi. Jean Paul Belmondo’nun ölüm haberinin ardından evinin önünde röportaj yapan gazetecilerin mikrofonu uzattıkları arasında bir dönemi beraber yaşadıkları da vardı, gençler de... Hepsinin sesi titrek, gözler buğulu idi: “Fransız Sineması devini kaybetti.”

Çapkın, zeki ve muzip bakışlı adam
Ünlü aktör Paris’in banliyölerinden Neuilly-sur-Seine’de 9 Nisan 1933’te doğdu. Heykeltıraş olan babası Cezayir’in başkenti Cezayir’de doğup I. Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’e göç etmişti. Baba Paul Belmondo Paris’te edindiği sanatçı çevresi sayesinde, heykeltıraş kariyerinde daha kolay ilerledi. Anne Madeleine, dansçı idi. Belmondo ailesinin üç çocuğu da sanatın içinde doğdu. Kız kardeşi dansı tercih ederken, erkek kardeşi de filmlerin yönetmenliğini üstlendi.



Jean Paul Belmondo gençlik yıllarında amatör olarak futbol ve boks dallarında kendini geliştirdi. 2001 yılında geçirdiği felç nedeniyle film çalışmalarına “ara” verirken, gençlik yıllarındaki sportif faaliyetleri sayesinde vücudunun esnek olmasının yanı sıra, inatçı yapısıyla yaşadığı rahatsızlığın üstesinden gelmeyi başardı.

Oyunculuk sevdasına 20 yaşındayken kapıldı. Paris Konservatuvarına devam etti. Önceleri tiyatro ile ilgilendi. Sinemaya 1956 yılında rol aldığı kısa film “Moliere” ile geçti. Esas şöhreti ise 1960 yılında oynadığı “Serseri Âşıklar” filmiyle yakaladı. Jean-Luc Godard imzalı bu film ile Belmondo dünya çapında bir ün kazandı. “Cerito” adını verdiği kendi film şirketinin patronu oldu. 2001 yılına kadar macera - komedi tarzında 81 filmde oynadı.



Jean Paul Belmondo’nun aktörlük kariyerindeki en önemli özelliği, sanatçının hüzünlü performanslarının yanı sıra espritüel yüz ifadesini her zaman koruyabilmesi oldu. Bir diğer özelliği ise aksiyon filmlerinde dublör kullanmamış olmasıdır. 1985 yılında “Hold-Up” filminin çekimi sırasında bir kaza geçirince sanatçı bu prensibinden vazgeçti. Ünlü aktörü şöhrete taşıyan en önemli filmler arasında, lain Delon ile birlikte rol aldığı “Borsalino”, “Flic ou voyou”, “Le Marginal”, “Le Cerveau”, “L’as Des As” ve “Le Professionnel” bulunuyor.

Fransızların en büyük onur nişanı olan “Legion d’Honneur” ile ödüllendirilen Jean Paul Belmondo’nun, ailesine ve özellikle babasına duyduğu saygı ve sevgi çok büyüktü. Bunun en büyük kanıtı 1988 yılında Claude Lelouch’un yönettiği “Itinéraire d’un Enfant Gate” filmindeki rolü ile kendisine verilen En İyi Oyuncu ödülünü geri çevirmesidir. Sebebi ise bu ödülün heykelciğini tasarlayıp, kendi adını veren heykeltıraş César’ın bir zamanlar Belmondo’nun heykeltıraş olan babasının eserlerini karalamasıydı.

“Bebel” olarak da bilinen aktör, 60 yıllık kariyerine 81 film sığdırdı. “Cobra” ve “Blueberry” gibi bazı aksiyon çizgi romanlarındaki karakterler ondan esinlenerek yaratıldı.


İki dost: Alain Delon ve Jean Paul Belmondo


2001 yılından sonra sanat hayatına “ara” verdiğini söyleyen sanatçının “Fransız sinemasının uçan bir dedesi olmak istemiyorum” sözü, filmlerdeki tiplemeleri gibi akıllardan uzun yıllar silinmeyecek.