Yeni bir yılın ilk sayısındaki yazıyı kaleme alırken, umudun çağrışımlarından söz etmeyi yeğliyorum. Çünkü… Zaman vardır, umutsuzluk kuyularına düşmektense umuda sarılmak durumunda kalırız.
Fark edeniniz olacaktır, tabii… Bu sayısından itibaren DERGİ’mizin sayfa boyutlarını az da olsa değiştirip ufalttık. Dergi içeriğinin ağırlığına, ilginç yazılara yer versek da kimi kez sayfalarımızı azaltmak zorunda kaldık. İçinde bulunduğumuz ekonomik gelişmelerin ışığında daha işlevsel çareler bulmak arayışındayız. Hayatlara yansıyan pahalılık, geçim zorluğu günden güne daha sıkı önlemler almayı seçeneksiz kılıyor.
Henüz Pandemi koşullarını da atlattığımız söylenemez. Her akşam Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı COVİD 19’a yakalananların, kurbanların rakamlarını hala takip edenler varsa, ciddiyet boyutlarının henüz aşılmadığını fark ediyordur. Aşının yadsınamaz önemini her fırsatta yenilerken maskesiz olarak evden dışarı adımımızı atamıyoruz.
Şehrimize doluşan sığınmacı ve mültecilerin kadersizliğine her yolun kenarında rastlıyor, baş gösteren merhamet duygularıyla da olsa öncelikle kimin adına ‘gelecek endişesi’ duyacağımızı şaşırıyoruz.
Sonunun nereye gideceğini kestiremediğimiz gökdelen inşaatlarının gölgeleri gökyüzünü daha az görmemize sebep oluyor. İstanbul gibi mega boyutta bir kentte yaşamanın ne demek olduğunu, başta gün be gün artan trafik sorunuyla baş etmeğe çalışarak deneyimliyoruz. Kentimizin boyutlarından hayli küçük ülkelerde bile daha uygar çözümlerle yaşandığını biliyoruz.
Aynen Attila İlhan’ın dizelerindeki gibi:
“an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
şarkılar susar heves kalmaz”
Lakin zorlukların, engellerin yaşamın parçaları olduğu bilinciyle umudu yitirmeyeceğim. Umut dolu sözlerle dolduracağım benliğimi. Hastalıktan, ilaçtan, şikâyetlerden söz edilen hiçbir sohbete kulak vermiyorum. Umudu yansıtmanın kelebek etkisine kuvvetle inanıyorum.
Sevgili Karen Gerson Şarhon’nun yayın yönetmeni olduğu, Şalom Gazetesi’nin Judeo-Espanyol ekinin adı “El Amaneser” (“Şafak”). Yayının adının hemen üstünde şöyle bir motto var: “Kuando muncho eskurese es para amaneser.” Tercümesi de aynen Victor Hugo’nun dediği: Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir.
Sabaha az kaldı, dayan yüreğim, dayan sevgili vatan…
Sevgili dostlar, sevgili okurlar birbirimizi umutla besleyelim. İnanın, umut duygusunun evrene dağıttığı kelebek etkisi müthiş sonuçlara gebedir. 2022 yılının sağlık, sevgi ve huzur getirmesini dilerim.