Pfizer’in CEO’su Albert Bourla, 2022 Genesis Ödülü’nün sahibi oldu; bu ödül bazen “Yahudi Nobel’i” olarak da adlandırılıyor. Bourla, kazanımlarını Holokost kurbanlarının hatıralarını onurlandırdığı düşünülen projelere adayacakmış.

Genesis ödüllerinin verilmesi, şu andaki başkan Stan Polovets’in de dâhil olduğu bir grup Rus Yahudisi hayırsever tarafından 100 milyon dolarlık bir toplam bağışla başlatılmış. Her sene oylama yapılıyor ve önemli mesleki başarı elde etmiş ve bu vesile ile Yahudi değerlerine ve insanlığa katkıda bulunmuş olduğu düşünülen bir kişi ödülün sahibi oluyor.

2022 Genesis Ödülü’nün sahibi 19 Ocak’ta açıklandı. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ödülü, 29 Haziran’da Kudüs’te yapılacak bir törende sunacak. Yayınlanan duyuruda, Bourla’nın COVID-19’a karşı koruma sağlayan ilk aşılardan birini geliştiren Pfizer’deki çalışmalarına dikkat çekildi. Bourla, 200.000 kişinin katıldığı bir internet oylaması ile seçilmiş.

Bourla, yaptığı açıklamada ödülü, iki senedir tarihî bir krize karşı özveriyle mücadele vererek hepimizin ortak kaderini iyileştirmeyi başarmış tüm Pfizer çalışanları adına alçakgönüllülükle kabul ettiğini belirtti. Bourla, Yahudi bir ailede yetiştiğini ve hepimizin, içinde yaşadığı topluma bağlılığı oranında güçlü olduğuna inandığını söyledi: “Hepimizin Tanrı’nın idaresi altındaki Dünyayı tamir edip onarmak ve iyileştirmek için elinden gelen her şeyi yapma görevi vardır. Kudüs’e gidip bilimin zaferini ve geleceğimiz için umudu simgeleyen bu ödülü almak için sabırsızlanıyorum.”

Genesis Ödülü, yanında 1 milyon dolar ile beraber veriliyor. Bu ödülü geçmiş senelerde alan Steven Spielberg, Michael Douglas, Michael Bloomberg, Natalie Portman ve Natan Sharansky gibi ünlüler, parayı hayır işleri için bağışlamışlar. Bourla da ödülden kazandığı parayı özellikle de Yunan Yahudi cemaatinin yaşadığı trajediyi vurgulayarak Holokost’u anma girişimlerine bağışladı, zira ailesi Yunanistan’da Holokost’tan kurtulmuş.


Bourla'nın ailesi (indyturk)

Nazi işgali sırasında Selanik’te yaklaşık 50 bin Yahudi yaşıyordu. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde ise şehirde yalnızca 2 bin civarı Yahudi kalmıştı. Bunlar ya saklanarak ya da kaçarak kendilerini bekleyen Holokost felaketinden kurtulmayı başarmıştı.

Bourla’nın babasının ailesi Selanik’te gettoda yaşıyormuş. Getto, Nazi askerleri tarafından 1943’te giriş ve çıkışa kapatıldığında, şans eseri babası ve kardeşi getto dışında olduklarından yakalanmamışlar. Atina’ya kaçıp adlarını değiştirmişler, sahte kimlik edinerek savaşın sonuna kadar orada yaşamışlar. Savaş bittiğinde Selanik’e geri dönen iki kardeş, evlerinin yağmalandığını ve tüm eşyalarının çalınıp satıldığını görmüşler ve hayata sıfırdan başlamışlar. Nazi askerleri tarafından yakalanıp hapse atılan annesinin yardımına ise annesinin Hıristiyan olan eniştesi Kostas Dimadis yetişmiş. Dimadis, Nazi işgal güçlerinin başındaki kişiye rüşvet vermiş. Buna rağmen, annesi az daha kurşuna diziliyormuş, son anda kurtulmuş. Onunla beraber olanlar ne yazık ki, onun kadar şanslı değilmiş; tüm yakınları Auschwitz-Birkenau’da ölmüş. Yaşanan korkunç olaylardan 8 yıl sonra annesi ve babası aracılar vasıtasıyla tanışmış ve evlenmiş. Bourla, ailesinin hikâyesinin hayatı üzerinde büyük etkisi olduğunu belirtiyor.

Kaynaklar:
https://www.jta.org/2022/01/19/global/pfizer-ceo-albert-bourla-awarded-genesis-prize-for-work-developing-coronavirus-vaccine
https://www.indyturk.com/node/311041/d%C3%BCnya/selanikli-pfizer-ceosu-bourla-ailesinin-holokosttan-nas%C4%B1l-k%C4%B1l-pay%C4%B1-kurtuldu%C4%9Funu