Dr. Ömür Tanyel (Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı)


Yıllar hatta yüzyıllar önce bile insanoğlunun kafasını meşgul eden bir soruydu; nasıl daha uzun yaşarım, nasıl sağlıklı kalırım? Sorunun net cevabı bulunamasa da yaşamla ilgili bazı ipuçlarına dikkat ederek en azından nasıl daha kaliteli yaşanabileceğine ait bilgilere ulaşıldı. Bunun en önemlilerinden biri de tabi ki kiloya, bilimsel dille ifade edersek vücut-kitle indeksi adı verilen orana dikkat etmek. Boy ve bedenin metrekare hesabı üzerinden ideal vücut ağırlığını hesaplamaya yarayan bu ölçüm aslında 19. yüzyılda tariflenmişdi. Oradaki ideal aralığa ulaşmak için beşeriyetin çabası da o gün bugündür devam ediyor.

Kalori kısıtlamasının etkisi
Kilo ya da yine bilimsel tanımıyla kalori kısıtlaması acaba gerçekten faydalı mı? Ya da yaşamımızın uzamasına ne derece etki sağlıyor? Günümüz şartlarında ideal bir fiziki yapıya sahip olmanın kişinin özgüvenine olan etkisi tartışılmaz. Sağlık açısından ise kalori kısıtlamasına gitmenin muhakkak profesyonel bir görüş eşliğinde yapılması gerekir. Ancak son dönemlerde yapılan çalışmalarda kalori kısıtlamanın gerçekten sağlıklı bir şekilde yaşam uzamasını sağlayacağı, bunun da genetik yapımızda yer alan bir gen proteinine etki ile desteklendiği gösterilmiştir.


Bu konuların çıkış noktası aslında laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan çalışmalardır. Araştırmalar, kalori kısıtlı diyetle beslenen hayvanların iki kat daha uzun yaşayabileceğini göstermiştir. İnsanlarda bu etkiyi araştıran ve yapılan yeni bir çalışmada ise günlük kalori alımı %14 oranında azaltılmış ve sonrasında özellikle bağışıklık sistemi açısından değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışmada göğüste, kalbin hemen üstünde bulunan timus denilen bez ele alınmıştır. Çünkü bu bez bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve enfeksiyonlarla savaşmak için gerekli beyaz kan hücreleri olan T hücreleri üretiminde görevlidir. Ayrıca timus tarafından salınan hormonların, yaşlanma sürecini engellediği bilinmektedir. İnsanlar yaşlandıkça timusları yağlanır, küçülür ve daha az T hücresi üretir. Yaşlı insanlar bu nedenle enfeksiyonlara daha duyarlıdır. Bu çalışmaya göre kısıtlı diyet grubunun timus bezleri daha az yağlıydı ve daha fazla T hücresi üretiyordu.

Timus’da görülen bu olumlu etkilerin sonrasında bağışıklık sisteminin işleyişinde önemli görevi olan vücut yağ dokusu incelendi. Burada yine bazı bağışıklık hücreleri tarafından üretilen bir protein olan PLA2G7’deki değişimler fark edildi. Keşfedilen genin azalmasının fareler üzerinde daha az diyete bağlı kilo alımı, yaşa bağlı daha az iltihaplanma ve en önemlisi timus fonksiyonunda gelişmeyi göstermesi insanlarda da bu etkilerin olabileceğini düşündürdü.

Ayrıca birkaç yıl önce 200 kişide 2 yıl boyunca yapılan diğer bir araştırma, orta derecede kalori kısıtlamasının özellikle kalp ve metabolik hastalıkları azalttığını göstermişti. İşte sağlıklı yaşama ulaşmanın yanı sıra beraberinde uzun yaşamın sırrının da aldığımız kalorilerin kontrol edilmesinden geçtiği burada netleşmiş oluyor.

Anadolu söylencelerinde yer alan Lokman Hekim’in elinde bulunduğu ve düşürmesiyle ortaya dağılan kağıtlarda yazan ölümsüzlük sırrına halen ulaşamasak da daha sağlıklı ve uzun yaşam konusunda bilimsel araştırmalar yapılmaya devam ediyor. Tabi ki dikkat edilmesi gereken husus bilinçsizce yapılacak diyet kısıtlamalarından uzak durmak.

Kaynaklar:
Prof William E Kraus, MD. The Lancet; Volume 7, Issue 9, P673-683, September 01, 2019.
Spadaro O. Science; 10 Feb 2022, Vol 375, Issue 6581, pp. 671-677.
György Csaba; Acta Microbiologica et Immunologica Hungarica; Volume/Issue: Volume 63: Issue 2.