Demans ya da halk arasında kullanıldığı tabiri ile bunama, toplumların yaşam süreleri yükseldikçe daha yaygın bir problem olarak görülmektedir. Gerçekten de günümüzde WHO (Dünya Sağlık Örgütü) 55 milyon kişinin bu riski taşıdığını, 2050 yılına kadar da bu sayının 139 milyona çıkacağını yayınlamıştır.

İnsanlar, çevrelerinde belleğini yavaş yavaş yitiren kişileri gördükçe, kendilerinin de yaşamlarının bir dönemini bu şekilde geçirme ihtimali olabileceği, zihinlerine korkulu bir rüya olarak yerleşmektedir. Öyle ya, kim ister sadece o güne kadar okuduklarını, gördüklerini değil yıllarca yanında olan akrabalarını, dostlarını hatırlayamamayı ve unutmayı. Bu nedenle bilim adamları da gerek demansın sebebi gerek çözümü hakkında çalışmalarını artırmaktadırlar. Ancak sinir dokusunun halen bilinmezliklerinin çok oluşu ve kendini bir deri hücresi gibi yenileme kabiliyetinin belli yaş sonrası olmayışı, imkânları sınırlamaktadır.



Demans ve Alzheimer
Demans aslında genel bir tanımdır ve pek çok hastalığın sonucu ya da bulgusu olarak çıkabilir. Ama bazen de tespit edilebilen hiçbir sebep olmaksızın kişiyi etkileyebilmektedir. Tüm demans vakalarının %60-70’ine Alzheimer hastalığı sebep olmaktadır. Adını, 19. yüzyıl başında yaşamış Alman Doktor Alois Alzheimer’dan alan bu hastalıkla ilgili özellikle moleküler araştırmalar son yıllarda hız kazanmıştır. Ancak bunun yanında alkolizm, sifiliz, AIDS gibi hastalıklar da demansa yol açabilmektedir. Genetik ve yaşlanma da kaçınılmaz faktörler arasındadır.

Risk faktörleri
Sebep tam olarak bilinemiyor ama bazı risk faktörleri zaman içinde ortaya konmuştur. Bunlar arasında cinsiyet (kadınlar erkeklerden daha fazla risk altındadır) ve etnik köken yer alır. Bununla birlikte, fiziksel egzersizi artırmak, kan basıncını kontrol etmek ve beyni uyarılmış tutmak gibi yaşam tarzı değişikliklerinin bunama riskinin azalmasında etkili olabileceği bilinmektedir. Son yapılan çalışmalardan biri de kişinin yaptığı egzersizin demansı engelleyip engelleyemeyeceği üzerinedir.

İngiltere’de ortalama yaşı 61,1 olan 78.430 katılımcının verileri, ortalama 6,9 yıl boyunca takip edildi. Başlangıçta demans bulgusu göstermeyen katılımcıların yaş, cinsiyet, ırk, sosyoekonomik durum, sigara içme, genel sağlık ve diyet değişkenleri izlendi. Takipte, 866 katılımcıda (%1,1) demans gelişti. Ancak araştırmanın çarpıcı olan noktası hem adım sayısının hem de adım yoğunluğunun demans riskinde azalma ile ilişkili olduğunun gösterilmesi oldu. İstatistiklere dökülünce veriler daha netleşti. Günde yaklaşık 4.000 adım yürümenin bunama riskini %25 oranında azaltabileceği, günlük adım sayısını 10.000 civarına yükseltmenin bir kişinin bunama geliştirme riskini yarıya indirebileceği görülüyordu.

Tabi ki, belli yaş üstündeki insanları demanstan koruma gayreti ya da korkusuyla hunharca spor salonlarına kapatarak ağır egzersizlere mahkûm etmek söz konusu değildir. Ancak yaşam tarzı, diyet, egzersiz, bilişsel uyarım, sosyalleşme ve uyku faktörlerini içeren geniş ve sağlıklı bir yaklaşımın fark yaratacağı da muhakkaktır. Önceki çalışmalar yanında bu çalışma da bunu teyit etmektedir. Kritik nokta ise bu faaliyetlere başlamanın hiçbir zaman geç olmadığıdır. Henüz hastalığı kökten çözecek bir molekül bulunamadığı için bu tedbirlerin ihmal edilmemesi gerçeği aşikârdır.

Kaynakça:
Association of Daily Step Count.; Borja del Pozo Cruz; JAMA Neurol. Published online September 6, 2022