KİTAP / SÖYLEŞİ - Meyzi Elhadef & Fery Elhadef
Rita Barki’nin; 100 yaşına ayak bastığı bu günlerde, geceleri uyandığında başucundaki defterine alelacele not ettiği, Fransızca’da ‘Aynı sesler ama farklı manalar’ içeren söz ve cümlelerden oluşan ‘Mots et pensées pour panser mes maux’ (Ağrılarımı örtbas etmek için sözler ve düşünceler) isimli çalışması derlenip bastırıldı. Rita’ya, bu ilginç çalışmasıyla ilgili sorular sorduk…
Sevgili Rita öncelikle bize hayatından biraz bahseder misin?
1923 senesinde İstanbul’da Amelie ve Michel Benardouth’un kızı olarak doğdum. Çocukluğum boyunca annemin babası Joseph Niyego’nun etkisi büyüktü. Bana kültür tutkusunu o aşıladı. On iki yaşından itibaren kardeşimle bana her hafta bir kitap okuturdu ve hafta sonunda onunla ilgili sınavımız vardı. Fransızcayı hiçbir zaman okulda okumadım, evde konuşurduk, oradan öğrendim. Evde yapılan şakalar hep Fransızcaydı.
Ortaokulu High School’da İngilizce okudum.
Rita Barki'nin ailesi - Büyükbaba Joseph Niyego Fakirleri Koruma Derneği’ni, 1914’te de 1. Karma İlkokulunu kurdu ve ilk müdürü oldu
Büyük baban Joseph Niyego çok değerli bir insandı…
Büyük babam Edirneliydi, orada Alliance Française’de okudu, daha sonra tarım öğrenmesi için Paris’e Ziraat fakültesine gönderildi, sonrasında İsrail’de Mikveh Israel tarım okuluna 15 sene boyunca müdür oldu. Okaliptüs ağaçlarının ithalinde aracı olarak İsrail’de bataklıkların kurutulmasında yardımcı oldu. Bu süreçte Theodor Herzl’le hep irtibatta idi. Arada, kendisi de Alliance okulu mezunu olan Edirneli Lea ile evlendi. İsrail’de görevi bitince 3 çocuğu ve karısıyla İstanbul’a döndüler. 1911’de İstanbul’da Fakirleri Koruma Derneği’ni, 1914’te de 1. Karma İlkokulunu kurdu ve ilk müdürü oldu.
Büyük babandan çok etkilendiğini anlıyoruz Peki, bu tip cümleleri yazmaya ilk ne zaman başladın?
On iki yaşındayken bir gün evde tüm aile toplanmışken ‘Amcam Davit nereye gitti?’ diye sordum. ‘Montpellier’ Üniversitesi diye cevap verdiler. Montpellier’nin bir şehir olduğunu bilmiyordum. Burada ‘Mon’ kelimesinin ‘benim’ manasında kullanıldığını zannettim. Ne olduğunu soran kardeşime de ‘Sonpellier’ yani ‘onun pellier’sine gitti dedim. Herkes gülmeye başlayınca, komik olduğunu ve beğenildiğini anladım. O günden beri beynim bu şekilde çalışmakta, farklı sesler kullanarak farklı manalar çıkarmaktayım.
Kitabın illüstratörü Şadan Delen, Fery Elhadef, Meyzi Elhadef, Rezzan Benardete ve Rita Barki
Ellerinden engelli doğdun? Bunun ailen ve senin üzerindeki etkisi ne oldu?
Evet, bu şekilde doğdum. Annem görünce şok geçirmiş fakat babam bana her zaman bu konuda destek oldu. Ben de bu handikabı bir markaya çevirmeyi bildim. Hiçbir zaman kompleksim olmadı. Golf oynayamadım fakat çok güzel örgüler ördüm.
Bize biraz okul hayatından bahseder misin?
Okulda hep kendimi göstermek istedim. Çok iyi bir öğrenciydim. Hep 100 alırdım. Babam annemle hep dertleşirdi bu kızla ne yapacağız diye. Fazla çalışkan, fazla akıllı…
Peki, ders vermeye nasıl başladın?
İlk İngilizce dersimi 20 yaşında verdim. Akşamları yemek masasına geldiğimde ailem ayağa kalkar, hep beraber ‘Herr professorr’ deyip benimle dalga geçerlerdi. Ta ki bir gün annem ‘Sütçü benden para almadı, neden?’ diye sordu. Onları susturmak için kazandığım ders parası ile sütçünün parasını ödemiştim. Bir daha benimle dalga geçmediler.
Antika merakın da var, bu merakın nasıl gelişti?
Kitap okumayı çok severdim. Geceleri gizlice çarşafın altında bir el feneri ile okurdum. Nitekim bu merakımı bilen nişanlım Jak’ın bana ilk hediyesi antika minyatür kitaplar olmuştu. Senelerce haftada bir gün Kapalıçarşı’ya gider antika objeler satın alırdım.
Uzun seneler İngilizce dersi verdin. Çeşitli talebelerin oldu. Onlarla ilgili bazı hatıralarını bizimle paylaşır mısın?
Aslında çok var ama bir tanesini anlatayım.
Ders sırasında Hamlet okuyorduk. Öğrencim odadan çıktı, mutfağa doğru yönelip ‘Hamlet, yap bana bir omlet’ diye bağırdı. Ben öyle anlarda gülsem mi kızsam mı bilemiyordum. Ciddiyetimi korumaya çalıştım.
Kitaptaki cümleleri yazmak nasıl aklına geldi?
Gece uyandığımda can sıkıntısından kendimi oyalamak için karanlıkta yanımdaki deftere not alırdım. Ben buna ‘kültürel self-servis’ diyorum.
Fransızca okumamana rağmen 500 tane böyle cümlen varmış, kitapta bunlardan 200 kadarı var. Bize bu cümlelerden birkaç örnek verebilir misin?
Hepsini çok seviyorum ama birkaç tanesini söyleyeyim. Fransızca yazdıklarımdan:
Avec le ventilateur il vend du vent. (Vantilatörle rüzgâr satıyor.)
Elle ne va pas beaucoup durer, elle a trop d’urée. (Fazla uzun dayanmaz fazla üre’si var.)
Chez Hachette on me livre les livres que j’achete. (Hachette kitabevi satın aldığım kitapları bana yollar.)
Türkçe, İngilizce ve İspanyolca cümlelerin varmış. Birkaç tane de onlardan paylaşır mısın?
Türkçe yazdıklarımdan:
Hangi yazı zor okunur? Alın yazısı.
Vermek için en güzel şey: Boş vermek.
İngilizce yazdıklarımdan:
What music do they play at the Vatican? Pop music.
İspanyolca Türkçe karışımı bir tane:
Ben avlar sen entender.
Hayat felsefen nedir? Gençlere ve anne babalara neler tavsiye edersin?
Ben, insanları, gülmeyi, kendimle ve hayatla dalga geçmeyi çok seviyorum. Benim için ‘Rigoler est une sorte de douche’ yani ‘kahkaha atmak benim için bir çeşit deşarj ve arınma şekli’.
Gençler çok kitap okusunlar çünkü geçmiş geleceğe yardım eder. Kitaplar başkalarının tecrübelerinden faydalanarak kendini geliştirmeye destek olur.
Kültür bir yük değildir, ilerlemek ve gelişmek için bir direksiyon’dur.
Hayatta daima paylaşmak lazım ‘partager pour ne pas vivre dans une boite noire’ - siyah bir kutu içinde yaşamamak için paylaşmak gerek.
Ebeveynler gençlerin ve çocukların seviyesine inmeyi bilmeli, fakat aynı zamanda saygı duymalarını da sağlamalı. Kuvvet kullanmadan kendilerini ifade edebilmeleri lazım.
Ben hayatı farklı çekmeceleri ayırarak yaşadım: Bir çekmece ailem, diğer bir çekmece arkadaşlarım, problemlerim ve kahkahalarım. Hayata hep pozitif baktım, dalga geçtim ve kendimi genç tuttum.
Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Bu kitapçığın meydana gelmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. En büyük teşekkürüm de tüm yazdığım cümleleri toparlayıp hayallerimin gerçekleşmesini sağlayan Meyzi Elhadef, Fery Elhadef ve Rezzan Benardete’ye. Bu kitap bana ailemden kalan kültürel mirasın kâğıda dökümüdür.