Haber fotoğrafı: James Harrison son kez kan verirken pek çok kadın bebeklerini alıp teşekkür etmeye gitti

Kan uyuşmazlığına çare bulunmasının gerçek öyküsü
Altın kollu bir adamdan bahsedilirse aklınıza ne gelir? Benim aklıma ilk önce 1964 yapımı, çok heyecanlı bir James Bond filmi gelir. Tabii ki tamamen yanlış, çünkü filmdeki adam “altın kollu” değil, “altın parmaklı” idi. Sean Connery’nin başrol oynadığı Goldfinger şahane bir casus filmiydi, filmin ünlü şarkısını da Shirley Bassey söylüyordu. Sporseverlerin aklına belki iyi sporcular gelir. Mesela beysbol, hentbol veya Amerikan futbolu oyuncuları... Gerçekten de, efsanevi Amerikan futbolu oyuncusu Johnny Unitas’ın takma ismi “Altın Kollu Adam”mış.

Johnny Unitas
Kendisi 1950-60’larda bir sürü rekora imza atmış. Belki aynı lakabı taşıyan başka sporcular da vardır. Kitap kurtlarının aklına Mark Twain gelebilir. Bir halk efsanesinden esinlenen “Altın Kol” isimli bir hayalet hikâyesi yazmış çünkü. Bu hikâyeyi vurgulara dikkat ederek anlatmayı da çok severmiş. Sinemaseverler Frank Sinatra’nın başrolde oynadığı 1955 yapımı “Altın Kollu Adam” filmini veya “Altın Kol” adlı 2021 tarihli daha yeni bir komediyi biliyor olabilirler. Üstelik 1955 yapımı film, Nelson Algren tarafından yazılan aynı isimdeki ünlü bir romanın adaptasyonuymuş. Ama benim bahsedeceğim “Altın Kollu Adam” bunların hiçbiri değil. Ben size kanıyla 2,4 milyon Avustralyalı bebeğe şifa olan bir adamdan bahsetmek istiyorum. Onun da lakabı Altın Kollu Adam. Altmış sene boyunca durmadan kan vererek bir efsaneye imza atan, anıtı dikilesi bir adamı, Avustralyalı James Harrison’u size tanıtmak istiyorum.


2,4 milyon bebeğin hayatını kurtaran James Harrison

James Harrison
1936 yılında doğdu. 1951 yılında, henüz 14 yaşındayken çok ciddi bir göğüs ameliyatı geçirdi. Üç ay hastanede kaldı. Ona şişe şişe kan verdiler. Hayatını kurtaran bu hediyeyi kan vererek ödemeye ve kan bağışçısı olmaya karar verdi. Avustralya kanunlarına göre kan vermek için yaşının tuttuğu andan itibaren kan vermeye başladı. Bir müddet sonra kanının çok özel olduğu keşfedildi. Belki de ona onca kan verilmesinin sonucu olarak, kanında bebeklerde görülen kan uyuşmazlığına deva olabilecek değişik bir durum oluşmuştu.
Annenin kanının Rh(-), babanın kanının Rh(+) olduğu durumlarda, bebeğin kanı Rh(+) ise hem annede, hem de özellikle bebekte öldürücü olabilecek rahatsızlıklar gelişebilir. Göbek bağından anneye kaçan kan hücrelerini annenin vücudu yabancı madde olarak algılar ve bebeğin kanına karşı antikorlar geliştirir. Kan uyuşmazlığı genelde ilk çocuklarda sorun çıkarmaz, ama daha sonraki çocuklar üzerinde çok tehlikeli etkileri olur. Bebeklerde ciddi dalak ve karaciğer sorunlarına, beyin hasarına ve ölüme neden olabilir. Şayet bebek doğmadan annenin karnında ölürse, anne de zarar görebilir. Bu nedenle annenin Rh(-), bebeğin Rh(+) olduğu hamileliklerde gebelere, halk arasında “kan uyuşmazlığı iğnesi” denen Anti-D iğneleri yapılması gerekir. Şayet iğne yapılmazsa, bebeğe sarılık için fototerapi uygulanması (ultraviyole ışınlar ile yapılan ışık tedavisi) ve transfüzyon yapılması (doğar doğmaz kanının değiştirilmesi) gerekir. Kan uyuşmazlığının bilinmediği zamanlarda böyle hamilelikler sıklıkla felaketle sonuçlanırdı.

James Harrison’un kanı gerçekten çok özeldi
Harrison’un kanı Rh(-) olmakla kalmıyordu, kanında Rh(+) antijenine karşı gelişmiş, alışılmadık ve inanılmaz derecede güçlü ve kalıcı antikorlar vardı. Kanının plazmasından hamile kadınlar ve bebekleri için ilaç yapılabiliyordu. (Antijen: vücuda girdiğinde antikor oluşmasına yol açan virüs, bakteri, parazit vs. gibi protein yapısında bir madde. Rh(-) insanlar için Rh(+) faktörü yabancı bir proteindir.)
Harrison’ın kanıyla ilgili keşif ilk yapıldığında, detaylı testlerden ve deneylerden geçmeyi kabul etti. Böylece bugün Anti-D adı verilen iğne icat edilebildi. Harrison yardım etmeye çok istekli olsa da, testler sırasında başına bir şey gelmesin diye hastanede bazı önlemler alındı. Harrison, 2010’da yapılan bir röportajda şöyle söylüyor: “Bana 1 milyon dolar değerinde sigorta yaptılar; böylece eşim Barbara’ya iyi bakılacağını biliyordum. Korkmuyordum. Yardım edebildiğime mutluydum.”
Anti-D’nin kan uyuşmazlığı hastalığını önlemedeki başarısı 1966’da Sidney’de düzenlenen Uluslararası Kan Transfüzyon Kongresi’nde resmen açıklandı. Bu bir sansasyon yarattı. Sadece aylar sonra, Avustralya’nın ilk kan plazması bağışçıları bulundu ve ülkenin bağış programı ertesi yıl başladı. O zamana kadar, dünyada bir sürü bebek kan uyuşmazlığından ölüyor veya sakat kalıyordu. İngiltere, Amerika ve Avustralya’da eşzamanlı olarak yapılan araştırmalar bu bebeklerin kurtarılabileceğini gösterdi.


Önde Dr. John Gorman, arkada Dr. Vince Freda

Amerika’daki gelişmeler…
Bu noktada, bir parantez açmak ve James Harrison’u Avustralya’da bırakıp, yaklaşık aynı zamanlarda Amerika’da olanları anlatmak istiyorum. Yine bir Avustralyalıdan bahsedeceğim. İsmi John Gorman. Herhalde hiç duymadınız ama çok ünlü bir doktormuş. Aslında bence bir Nobel de almalıydı, ama almamış. John Gorman gezmek için Amerika’ya gitmiş, sonra mesleğini Amerika’da sürdürmüş. Gorman’ın parlak fikri, 1958 yılında bir patoloji kitabını okurken doğmuş. Kitapta, her ne şekilde oluşursa oluşsun, vücudun dolaşımında belli bir antijene karşı antikorlar varsa, bu durumun ilgili antijene karşı bağışıklık tepkisini bastırabileceği yazıyormuş. Gorman da şöyle düşünmüş: “Ya, annenin vücudunu daha önce antikor ürettiğine ikna edersek ve böylece antikor üretmesini engellersek?” Gorman’ın araştırmasında ortağı Vince Freda adlı başka bir doktormuş, gereken izinleri alıp Sing Sing Hapishanesi’nde gönüllü erkek mahkûmlar üzerinde deney yapmışlar. (Rh(-) mahkûmlara önce pasif antikorlar vermişler, bir müddet sonra az miktarda Rh(+) kan hücreleri vermişler, mahkûmların bağışıklık sistemi tepki göstermemiş.) Bugün aynı deneyleri yapmak pek etik sayılmaz, ama kimse zarar görmemiş. İlacı yaratmışlar.

Peki, hangi hamile kadın üzerinde deneyeceklermiş?
1964 yılında Dr. Gorman’ın kardeşi Frank’ın eşi Kath, İngiltere’de hamileymiş. Onun da Rh problemi varmış. Aslında Kath ilk bebeğine hamileymiş, ama o ve eşi Frank kocaman bir aile istiyorlarmış ve Dr. Gorman’a ve araştırmalarına çok güveniyorlarmış. Dr. Gorman, ortağı Dr. Vince Freda, kardeşi Frank, Avustralyalı bir doktor olan babası, ve bir hemşire olan Kath, ortak bir karar vermişler. İlaç bir soğutucuya konulmuş ve İngiltere’ye, Londra’ya yollanmış. Yaptıkları tamamen gayrı kanuniymiş. İnsanlar üzerinde deney kapsamındaymış.

Kath - Frank Gorman çiftinin RH tedavisi ile doğan yedi evladı

Kath ve Frank, İngiltere’de ilacı elde ettikten kısa bir süre sonra Kath’ın doğum vakti gelmiş. İngiltere’deki hastanedeki doktorlara ne istediklerini açıklamışlar. İngiltere’deki doktorlar durumdan oldukça rahatsız olmuşlar. Amerika’da üretilmiş, Amerika’dan gelen deneysel bir ilaç, İngiltere’deki bir hastanede yatmakta olan Avustralyalı bir kadına enjekte edilecek! Hastanenin doktorları, Liverpool’da Rh ve kan uyuşmazlığı üzerine çalışan İngiliz doktorlara telefon ederek ne yapmaları gerektiğini sormuşlar. Liverpool’daki araştırmacı doktorlar, Dr. Gorman’a rakip olmalarına rağmen iğnenin yapılmasını kabul etmişler. Sonuçta iğne yapılmış. Bebek gayet sağlıklı doğmuş. Sonra Kath yine hamile kalmış. Yine iğne yapılmış. Yine sağlıklı bir bebek doğmuş. Kath bu iğne sayesinde toplam yedi çocuk doğurmuş, ve her zaman istediği kocaman aileye kavuşmuş. Bu arada ilaç pek çok denemeden sonra 1968’de Amerika’da RhoGAM adıyla resmi olarak onaylanmış. Halen de kullanılıyor.


Aslında bu konuda yazılmış bir de kitap var. Kitabın yazarı Julian Guthrie. Hem Dr. John Gorman ve Dr. Vince Freda’nın çalışmalarından, hem de James Harrison’dan bahsediyor. Kitabın adı “Good Blood: A Doctor, a Donor, and the Incredible Breakthrough that Saved Millions of Babies” - (İyi Kan: Bir Doktor, bir Donör ve Milyonlarca Bebeğin Hayatını Kurtaran Çığır Açıcı Buluş).

Harrison 1.173 kez kan verdi
Dünyada Rh programlarının başlamasıyla birlikte 1969 yılında Avustralya, ihtiyacı olan kadınlara ücretsiz olarak bu iğneyi sağlayan ilk ülke oldu. James Harrison kan plazması bağış programının kurucularından ve ilk bağışçılarından birisiydi. Kan bağışından farklı olarak plazma iki haftada bir verilebiliyordu. (Plazma bağışında alınan kan ayrıştırılıp plazma alınıyor, geriye kalan kısım vericiye geri enjekte ediliyor.) Harrison verebildiği her sefer kan verdi, Mayıs 2011’de 1.000 kereye ulaşmıştı bile.

James Harrison son kez kan verirken

Mayıs 2018’de 1.173’üncü ve son kere kanını verdi. Yaşı artık 81’di ve Avustralya kanunları bu yaşı geçen kişilerin kan veya plazma bağışı yapmasını kabul etmiyordu. Harrison’un kanı yaklaşık 2,4 milyon bebeğe şifa oldu, bu bebekler arasında Harrison’un kızının ikinci bebeği yani Harrison’un torunu da vardı. Harrison ülkesinde kahraman ilan edilmiş ve fedakarlığı için 1999’da Avustralya Nişanı madalyası almış, ama onu en çok sevindiren şey, insanlara yardım edebilmiş olmak. “Bana ‘şunu yaptın, bunu yaptın’ diyorlar, yapabileceğim bir şeydi, yaptım” diyor.
Bugün bile, kan uyuşmazlığı ilaçları plazmadan yapılıyor. Antikorlar doğal yoldan (Avustralya örneğinde olduğu gibi) veya suni yoldan (Amerika örneğinde olduğu gibi) bir şekilde Rh(+) faktörüne duyarlı hale gelmiş olan Rh(-) kişilerden alınan plazmada bulunuyor. Hindistan’da DNA’dan yapılan ilaçlar deneniyor. Başka ülkelerde başka yöntemler kullanarak ilaç üretme deneyleri var. Doktorlar, biyoreaktörlerde antikor üretme çalışmaları yapıyorlar. Böylece Harrison’un vücudunun doğal olarak ürettiği olay laboratuvarlarda gerçekleşecek; olursa kan uyuşmazlığı sorunu olan anneler ve bebekleri için devrim olur.

Kaynaklar:
https://www.huffpost.com/entry/james-harrison-australian_n_512112
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kan_uyu%C5%9Fmazl%C4%B1%C4%9F%C4%B1
https://edition.cnn.com/2018/05/11/health/james-harrison-blood-donor-retires-trnd/index.html
https://en.wikipedia.org/wiki/James_Harrison_(blood_donor)
https://www.anneysen.com/hamilelik/makale/saglik-kan-uyusmazligi-ignesi-nedir_11964
https://evrimagaci.org/gercek-kahraman-james-harrison-kani-sayesinde-2-milyondan-fazla-insanin-hayatini-kurtardi-2510
https://transfusion.com.au/bsib_july2017_2
https://nypost.com/2020/09/12/how-two-docs-saved-millions-of-babies-with-a-single-shot/
https://www.abc.net.au/news/2022-11-02/john-gorman-rh-disease-treatment-millions-newborns-saved/101532694
https://www.iflscience.com/how-james-harrison-the-man-with-the-golden-arm-saved-the-lives-of-nearly-2-5-million-babies-64554