Kapak Fotoğrafı: Filmin adı: Jojo Rabbit / Türü: Dram-Savaş-Komedi / Yapım tarihi ve yeri: 2019, Yeni Zelanda / Süresi:108 Dakika / Yönetmen: Taika Waititi / Oyuncular: Roman Griffin Davis, Thomasin McKenzie, Scarlett Johansson, Taika Waititi – Sam Rockwell, Rebel Wilson, Alfie Allen, Archie Yates / Orijinal dili: İngilizce / IMdb Puanı: 7.9/10


“ŞALOM okurları okuduklarını, seyrettiklerini ve hatta düşündüklerini rahatça analiz edebilsin, bu yolda gerçeği ararken, sokaklarda insan arayan Diyojen gibi kendilerine fener tutabileyim istiyorum!..”

Yaratmaya çalıştığım farkındalık hakkında
“Ancora Imparo - Halâ öğreniyorum!” Bu söz Rönesans Döneminden günümüze eserleriyle ulaşmış ressam, heykeltıraş, mimar ve şair Michelangelo’ya ait. Sadece sanat alanında değil yaşamın her alanına uyarlanabilecek bir motto bu! Dönüp kendimize bakalım. Birçoğumuz uzmanlaştığımız alanlarda “artık oldum” diyerek gelişimimizi, öğrenmemizi durduruyoruz. Durduğumuz anda gerilemeye başladığımıza kör, tüm duyu organlarımızı anlamaya ve öğrenmeye kapatarak kendimizi yok ediyoruz. Oysa değişen dünyaya ayak uydurabilmek için öğrenmek ve anlamaya çalışmak şart! Hangi yaşta olursak olalım! Şalom Gazetem’de ve Şalom Dergim’de yazdıklarımla; okuyarak, seyrederek, düşünerek farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Doğal olan şu ki, karşılıklı konuşurken bir filozof ve bir bilim adamı birbirini anlamayabilir -ki zorunda da değiller- ancak seyirci, okuyucu, dinleyici olan biteni anlamaya çalışırken yeni bilgileri her daim öğrenebilir.


Jojo ile Adolf can ciğer kuzu sarması

“Kara Mizah” yapmanın da sınırları var
Tüm bunları neden yazdım? Senaristliğini ve yönetmenliğini kendini Māori Yahudisi olarak tanıtan Taika Waititi’nin yaptığı, kendisinin de Hitler rolünü kabartıp kendinden geçercesine köpürttüğü, sözüm ona kara mizah yaptığını iddia ederek; “Merak etme, yönetmen Yahudi! Nasıl hissettiğini biliyorum. Sadece izle!” iddialı cümlesini kurup Yahudi seyirciye fırlattığı, bu da yetmiyormuş gibi yaptığı filmin İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç hikayesini “Yeni nesiller için cehalete son vermek ve onu sevgiyle değiştirmek amacıyla bu dünyada nefrete yer olmadığını kendimize hatırlatmaya devam etmemiz için çektiğini” söylediği ve “Çocuklar nefretle doğmazlar, nefret etmek için eğitilirler” cümlesinin altını çizdiği filmi Jojo Rabit’i sizlerle konuşmak için… Tavşan Jojo filmine gelen eleştirileri “Hitler’e hakaret etmenin onun Polinezyalı bir Yahudi tarafından tasvir edilmesinden daha iyi bir yolu var mı? diyerek cevaplamasaydı iyiydi… Madem nefret oluşturmamak için sevgiyle bir yol açtığını düşünüyorsun bu lafı neden ediyorsun? Madem ettin öyleyse bu yaptığın film neye hizmet ediyor? Bir bakalım…


Jojo ile annesi mutlu zamanlarında

“Jojo Rabbit” filminin kısa hikâyesi
Taika Waititi, annesinin okuması için verdiği “Caging Skies” adlı kitaptan “Jojo Rabbit”i sinemaya uyarladı. “Jojo Rabbit” bir dizi Oscar’a aday gösterildi ve Waititi “En İyi Uyarlama Senaryo” ödülünü kazandı. Waititi Hitler’i, kötü şöhretli bu faşist figürü, küçük bir çocuğun Jojo’nun hayal gücünün cana yakın ve deli kahramanı olarak tasvir ediyor. Kara Mizah yapmaya çalışırken filminde seyirciye yanlışlıkla Hitler’e sevgi ve sempati beslemesi yolunda bir mesaj veriyor olabilir mi? Dönemin Almanya’sında yaşananların ciddiyetini, faşist diktatörün deliliğe vardırdığı abartılı yorumuyla, oyuncuları İngilizce konuşturup yabancılaştırarak, epik bir üslupla, gayet başarılı oyunculuklarla kare kare vermeye çalışıyor olabilir ama, Arkadaş bu senaryoyu yazarken bu esprilerin nereye gideceğini algılayamamış olabilir misin acaba?
Ana karakter Johannes (Roman Griffin Davis) Hitlerjugend (Hitler gençliği) üyesi ve Nazi hayranı bir çocuk. Kısaca Jojo dedikleri Johannes, hayali arkadaşı Adolf Hitler (Taika Waititi) ile İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarını, inançlarını ve neyin gerçek olup olmadığını sorgulamaya başlıyor. Yönetmen, senarist ve oyuncu Waititi,


Balıkla çiftleşmiş sivri dişli Yahudi çizimi

İkinci Dünya Savaşı gibi milyonlarca insanı etkileyen hassas bir konuyu savaşı arka planda tutarak sözüm ona renkli ve eğlenceli sahnelere yer vererek kara mizah yoluyla seyirciye farklı aktarabilmenin peşinde… Kaptan Martin Klenzendorf’un (Sam Rockwell) yaptığı konuşma sahnesinde faşist yönetime, faşizme ve ırkçılığa koşulsuz inanan halka ve yönetimin kadınları sadece doğurganlıkları üzerinden görmesine dair bir eleştiri var ki bu güzel!.. Peki ya Hitlerjugend kampında, kendini bilmez ırkçı bir faşist kadın görevlinin tahtada çizdiği “Balıkla çiftleşmiş sivri dişli Yahudi” çizimini nereye oturtalım? Bu mudur mizah? Bu mudur kara mizah? Çizgi ve sözcükler yoluyla yoğun hakaret içeren sahnelerle yönetmen ne yapmaya çalışıyor?


Jojo savaşın acı gerçekliği ile yüzleşiyor

Yahudiler hakkında çizgi roman
Jojo Rabbit - Tavşan Jojo filmine oldukça ağır eleştiriler gelirken devasa bir ödüllendirme kampanyası da yaşandı. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan Soykırım gerçeğini Holokost Ansiklopedisi şöyle tanımlıyor: “Yahudileri yalnızca kökünün kurutulması müstahak “asalak haşarat” olarak gören bir ırkçı ideolojinin motivasyonu ile Naziler, eşi benzeri görülmemiş ölçekte bir soykırım gerçekleştirmiştir.” Eleştirmenler, film analizi yapanların bir kısmı bu sıkıntıyı göz ardı ederek ya da ikinci plana atarak filmin yaratmaya çalıştığı başarısız kara mizah kaosunun rüzgarına kendilerini kaptırmışlar, “Bakınız ben kara mizah anlayabilecek kadar parlak bir IQ’ya sahibim” mesajı vermeye soyunmuşlardır. Yönetmen, nefret yerine sevgiyi aşılama mesajının ardında yapmaya çalıştığı şey ile tam tersi izlenim bırakıyor. Filmin orta yerinde Yahudiler aleyhine bir kitap hazırlamaya çalışan filmin başrolü Jojo’nun çizdikleri ve izlediğinizde sizde de tuhaflıklar silsilesi etkisi bırakacak bir film. İzlemenizi öneriyorum. Bakalım Oscar mı vereceksiniz, kara mizah anlayacak kadar zeki olduğunuzu mu ileri süreceksiniz yoksa?

Sine/Yorum’dan dostlukla…


Jojo’nun çizgi romanının kapağı