Haber fotoğrafı: Pandemide yaşlılar tam bir izolasyon yaşadı

Dünyada dört yetişkinden biri o duyguyu canı acıyarak hissediyor, ancak bu güne kadar ekonomik faturası hesaplanmadığından mıdır bilinmez, durum yeterince önemsenmemiş. Bazılarının arada sırada özlediği, çoğunluğun bir şekilde hissettiği, kimilerinin içinde boğulduğu yalnızlıktan bahsediyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ciddi zihinsel ve fiziksel hastalıklara neden olduğu gerekçesiyle yalnızlığı küresel sağlık tehdidi olarak ilan etti. Bu duyurunun, ekonomiyi ve sosyal hayatı durma noktasına getiren Kovid-19 salgınından sonra gelmesi şaşırtıcı değil; salgının yol açtığı psikolojik hasar herkesin hatırında… Konuya dikkat çekmek amacıyla DSÖ, yalnızlık tehdidiyle mücadele için ABD Kamu Sağlığı Hizmetleri Birimi Başkanı Dr. Vivek Murthy ile Afrika Birliği Gençlik Elçisi Chido Mpemba liderliğinde bir komisyon kurdu. On bir yetkili ve bir bakandan oluşan uluslararası komisyon 2025’e kadar kapsamlı bir rapor hazırlayacak.


Pandemiden sonra yalnızlığın psikolojik, sosyolojik ve ekonomik etkileri dikkate alınmaya başladı

Uzmanlara göre insanlar “damgalanma” endişesiyle yalnızlıklarını dile getiremiyor. Dr. Vivek Murthy, Kovid-19 ertesinde yaşanan farkındalık sayesinde, göz ardı edilen önemli bir soruna çözüm arama fırsatı doğduğunu söylüyor. Murthy, yalnız olduğunu itiraf etmenin sevilmediğini söylemekle eşdeğer olduğu üzerinde duruyor ve insanların kendilerini açmaktan utanç duymalarının yol açacağı tehlikelere dikkat çekiyor.

İngiltere 2018’de yalnızlıktan sorumlu bir bakanlık bile kurmuş, ama öyle gibi dursa da yalnızlık aslında sadece gelişmiş ülkelerin ve yaşlıların sorunu değil. Genç bir nüfusa sahip Afrika, savaş ve iklim krizinin yanı sıra işsizliğin de yol açtığı sosyal izolasyonla uğraşıyor. Chido Mpemba, “Bu, yaş ve sınırlar ötesi bir sorun” diyor, şikâyetçilerin rakamları da onu doğruluyor. 2023 tarihli araştırmada yaşlılarda oranlar Amerika % 30’iken Doğu Akdeniz için % 46. 2022 tarihli bir araştırmadaysa oran gençlerde Avrupa’da % 5,3, Afrika’da 12,7 şeklinde görünüyor. Detaylı verileri görmek isteyenler CSC_-_Slide_Deck_-_June_2023_(1)_(1).pdf (guim.co.uk) adresine bakabilir.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, sosyal izolasyon ve yalnızlığın sağlık ve refah açısından ciddi sonuçlar yarattığını savunuyor. Yalnızlığın yarattığı riskler, günde 15 sigara içmeye eşdeğer ve ne yazık ki, obezite ve fiziksel hareketsizlikten daha tehlikeli. Araştırmalar, bu durumun yaşlılarda demans riskini % 50, koroner arter hastalığı ya da felç riskini % 30 artırdığını gösteriyor. İnsanlar depresyon ve intihar tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliyor. Gençler ayrı dertli. Rakamlara göre ergenlerin % 5 ila % 15’i bu sorun yüzünden okulda başarısız oluyor, üniversiteyi bırakma olasılıkları artıyor. 2017 tarihli verilere göre Türkiye’de gençlerin % 9,9’u kendisini kimsesiz hissediyor. AB’de bu oran % 3,3.


Sorun, arzu edilenle gerçekte yaşanan arasındaki fark


Üşüyen ruhlar
Uzmanlara göre insanlar daha uzun yaşadığı için yalnızların sayısı giderek artıyor. Bir eşlikçiden yoksun olmak, sosyal ilişkilerde ihtiyaç duyulan derinliği yakalayamamak yalnızlık nedeni. Şanslılar bu duyguyu geçici veya duruma göre yaşıyor; pazarları, yılbaşı tatillerini sevmeyenler gibi… Yaş, etnik köken, engellilik, hayati değişimler, yoksulluk, coğrafi koşullar tek kalmak riskini artırıyor. Yalnızlık akıl sağlığı sorunu değil, ancak sosyal bağlar akıl sağlığını yerinde tutan faktörlerden biri. Ruhsal sağlıktaki bozukluklar kişiyi yalnızlaştırırken, yalnızlık da ruhsal hastalıkları ve fiziksel sorunları getiriyor. Yumurta-tavuk gibi…

Akademisyenler Daniel Perlman ve Letitia Anne Peplau’nun görüşüne göre yalnızlık kişinin istediği/ihtiyaç duyduğu ve elde ettiği/içinde yaşadığı sosyal ilişki düzeyi arasındaki tutarsızlık. Subjektif bir durum olan yalnızlık kalabalık bir ortamda bile insanı yakalayabiliyor. Bu duygunun üç çeşidi var: Anlamlı ilişki yoksunluğu olarak duygusal yalnızlık; nitelikli sosyal bağların eksikliği olarak sosyal yalnızlık; diğerlerinden temel bir ayrışma hissi olarak varoluşsal yalnızlık. Jung sonuncusunu şöyle anlatmış: Yalnızlık insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan, kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder.



Dile getirmesi zor
Eski Avrupa Parlamentosu milletvekili Judith Merkies, Avrupa’da Yalnızlık Derneğinin kurucusu. Merkies yalnızlığın yaşı olmadığını savunuyor. Almanya’da yapılan bir araştırmada, genç erkeklerin çok yalnız oldukları, genç kadınlar arasında da bu sorunun yaygınlaştığı vurgulanıyor.

2017 tarihli habere göre Avrupalıların % 6,7’si ihtiyaç duyduklarında yardım isteyebilecekleri biri olmadığını düşünüyor. Lüksemburg (% 15,3), İtalya (% 14,4) ve Yunanistan (% 13,4) kendini yalnız hissedenlerin en çok olduğu ülkeler. Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Slovakya ve İsveç’te durum iyi; % 2 civarında. Gelenekçi zannedilen Türkiye’de ihtiyaç anında yardım isteyecek kimsesi olmadığını düşünenler % 11,3. Türkiye Avrupa’nın yalnız ülkeleri arasında altıncı. AB’de yalnızlık hisseden erkekler % 7,2 kadınlar % 6,2; Türkiye’de erkeklerde oran % 11, kadınlarda % 11,5.

Bireyselliğin yüceltildiği zamanlardayız, “yeterince” akıllı-başarılı-güzel-kurnaz-zengin-dövüşken-girişken-genç olmamak kimilerini daha edilgin ve suskun yapıyor. Yardım istemek zayıflık gibi algılanıyor. Harvard Tıp Fakültesinden Dr. Jeremy Nobel, “Susuzluk nasıl sıvıya ihtiyaç duyduğunuzun işaretiyse, yalnızlık da insani bağlantıya ihtiyaç duyduğunuzun işareti; susadığımız için utanmıyorsak yalnız kalmaktan neden suçluluk duyalım,” diyor. Nobel, yalnız insanların diğerleriyle temasa girebilecekleri gruplar, kütüphaneler veya kursları bir fırsat olarak görüyor ve ekliyor “Yalnız olduğunuzu hissediyorsanız bilin ki, bu konuda yalnız değilsiniz.” Nobel de Murthy gibi, pandemi sırasındaki izolasyon döneminin bu damganın aşılması konusunda bir fırsat yarattığını; kusurlarımız nedeniyle değil ortak bir tehdit yüzünden tecrit edildiğimiz için utanmadan veya suçluluk hissetmeden yalnızlık üzerine konuşabilmeye alıştığımızı düşünüyor.



Geriatri uzmanı Dr. Jacques Lee, insanların bu konuda konuşmaya istekli olmadıklarını fark etmiş. Doktorların hastalarla empati kurmalarına rağmen teşhis koyarken hesaba katmadıkları bu durumun, aslında tansiyon gibi takip edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Chicago Üniversitesinden John Cacioppo ve ekibinin yaptığı bir çalışmaya göre, yalnız insanlar kendilerini korumaya çalışırken empati kabiliyetleri azalıyor. Belki de insani alışverişin getirdiği dinleme-anlama-paylaşma pratiğinden uzun zaman mahrum kalmanın etkisi…

Mükemmel bir reçete yok ama önce durumumuzun farkına varmamız, yalnızlığın beynimize, vücudumuza ve davranışlarımıza ne gibi etkileri olduğunu anlamaya çalışmamız gerekiyor. Yalnızlıkla baş etmenin en etkili yolu etrafımızdakilerle bağ kurmak: Bir yerlerde gönüllü çalışmak, sosyal aktivitelere katılmak, kütüphanelere üye olmak, hareketsizlikten yakınan bir komşuyla yürüyüş yapmak gibi… Bir başka ilginç nokta, mezun olunan okul seviyesinin artmasıyla yalnızlık hissinin azalması. Muhtemelen eğitim ortamı sosyal çevrenin ve ilgi alanlarının genişlemesini sağlıyor, yani kitaplar yine işe yarıyor.



Etrafa bakınca, birçok iletişim şekli var: Emekli kahveleri, ev kadınlarının günleri, ergenlerin bitmeyen muhabbetleri, iş yeri dedikoduları, otobüste yandakinin laf açması, asansöre binerken selam verene duyulan sempati, kasiyere edilen teşekkür, eli dolu biri için kapıyı tutma, karşına çıkan bir dosta sarılma, toplaşıp kitap okuma veya dikiş dikme ya da yün örme…

Kolay mı? Değil. Olsun, deneyince iyi bir şey olur belki.

Birleşik Krallık verileri
İstatistik deyince Batıya bakıyoruz. Aşağıdaki veriler güneşin batmadığı topraklara ait.
2022 tarihli bir araştırmaya göre Birleşik Krallık’ta nüfusun yaklaşık yarısının sürekli veya bir dönem, % 7,1’in ise kronik yalnızlık çektiği biliniyor. Yaşı 16-24 arası olanlarda, kadınlarda, boşanmış ve tek yaşayanlarda, mental problemi olanlarda, kirada oturanlarda, mahalleyle bağ kurmayanlarda, sosyal çevreye güven vermeyen insanlarda bu olumsuz duygunun yüksek olduğu görülmüş.
Kronik yalnızların % 60’ı mental rahatsızlık yaşıyor, erken ölüm riski % 26 artıyor. Depresyon gibi psikolojik hastalıklar, yüksek tansiyon, kötü uyku sonuçlardan bazıları… Gençlerdeki yalnızlık nedenlerinden biri düşük eğitim düzeyi. Yalnızlığı yoğun yaşayanlar iş yerlerinde iyi verim gösteremiyor. Bu nahoş duygunun işverene maliyeti yılda 2,5 milyar sterlin.
Glasgow Üniversitesinden akademisyenler, sevdiklerini ayda en az bir kez görmeyen yalnızların ölüm riskinin yükseldiğini tespit etti. Ortalama yaşı 57 olan, beş farklı sosyal bağlantı türüne sahip 458.146 kişi ortalama 12,6 yıl boyunca takip edildi ve sosyal izolasyonun her türünün erken ölüm riskini artırdığı görüldü. Araştırma sonuçlarına göre aile ve arkadaşları tarafından hiç ziyaret edilmeyen kişilerin, kalp hastalığı nedeniyle ölme olasılıkları % 48 yükselirken; erken ölüm olasılıklarının yakınları tarafından sık sık ziyaret edilenlerden % 39 daha yüksek olduğu gözlemlendi.

Kaynaklar:
https://www.campaigntoendloneliness.org/facts-and-statistics/
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/her-yasta-ve-sinifta-yalnizlik
https://www.telegraph.co.uk/global-health/climate-and-people/loneliness-global-health-threat-world-health-organization/
https://www.cbc.ca/radio/thecurrent/who-loneliness-health-stigma-1.7035081
https://www.theguardian.com/global-development/2023/nov/16/who-declares-loneliness-a-global-public-health-concern
https://tr.euronews.com/2019/12/25/avrupa-ne-kadar-yalniz-yalnizlikla-nasil-basa-cikiliyor