Festivaller söz konusu olunca aklınıza neler geliyor? Biraz sanat, notalarca müzik, bolca renk ve çılgınlık… Eğlence, yerel kostümler, gelenekler ve çok daha fazlası. Brezilya, Venedik, Cannes derken bu kez çok daha farklı ülkelere ve çok değişik kültürlere misafir olalım.

La Tomatina Festivali
La Tomatina Festivali İspanya’nın bir klasiğidir adeta. Ağustos ayı gelince, Valencia’daki Bunol kasabasında bir hareketlilik başlar. Uzun soluklu bir tanıtım, şarkı yarışmaları, paela yapma etkinlikleri vs. bir hafta sürerken festival ağustos ayının son çarşamba günü şehrin meydanı Plaza del Pueblo’da gerçekleşir. Bu etkinlik; yerel halk ile turistlerin sosyalleşmesinin, halkın hayal kırıklıklarının ve öfkelerinin kendilerine zarar vermeden ifade etmelerinin bir yolu olarak görülüyor.



Bu festivalin tarihi ve kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte, 1945 yılında yüzleri dev kâğıt maskelerle kaplı ve kostümlü bir grup gencin ana meydandan geçerken bir katılımcının yüzündeki maskesinin düşmesi ve buna kızan diğer katılımcıların kalabalığa meydan okurcasına manav tezgâhında bulunan her şeyi fırlatmaları milat olarak kabul ediliyor. Diğer bir kaynak ise, gene aynı meydanda iki çiftçinin anlaşmayıp tüm kasabayı birbirine kattığını söylüyor. Sebep ne olursa olsun, sonuç bir yiyecek kaosu ve ardından bir festivalin doğuşu… Etkinlikte beyaz renk giyiniliyor. Sadece 1 saat süren festivalde 120 ton domates kullanılıyor. Alana püskürtülen su ile herkes domates posasından nasibini alıyor. Festivale sadece 18 yaşını doldurmuş olanlar katılabilse de son yıllarda “La Tomatina Infantil” konsepti başlatıldı.

Holi Festivali
Renklerin festivali, nam-ı diğer Holi Festivali, Hindu geleneğinin önde gelen festivallerinden biridir. Herkesin birbirine renkli boyalar fırlatarak ortamı rengârenk hale getirmesi, “yeniden doğuşu” simgeler. Mart ayının ortalarına düşen Holi aynı zamanda sevmenin, mutlu olmanın, affetmenin, kırgınlıkları bitirmenin, ilişkileri onarmanın, iyiliğin kötülüğe karşı zaferinin günüdür. Bunca renk cümbüşü içinde sosyal sınıf ve toplulukların ayrışması söz konusu bile değilken birleşmek ana temadır. Bu festivalin mitolojik efsanelere dayanan bir geçmişi var.



Festival odun toplayıp ateş yakmakla başlar. Ateşin içinde yakılan kuklaya lanetli sözler söylenir. Sonrasında renkli saatler katılımcıları bekler. Herkes danslar eşliğinde birbirine renkli boyalar fırlatır. Bu noktada renklerin anlamlarına değinmek isterim. Gulal adı verilen boyalarda kırmızı masumiyet, aşk ve tutku; yeşil enerji canlılık yaşam; mavi sakinlik ve ağırbaşlılık; turuncu neşe mutluluk ve eğlence; sarı barış, özgürlük ve zekâ; pembe merhamet şefkat güven; mor ise sihir, gizem ve asalet anlamına gelir.

Ölüler Günü
Meksika’nın sembolü olan bu festival Unesco tarafından da tanınıyor. Bu kutlama binlerce yıl öncesine dayanıyor. Çiçekler ve mumlar ile bezeli mezar taşları ve sunaklar, Meksikalıların önem verdikleri arasında yer alıyor. “Ofrenda” adı verilen sunaklara uzun yolculuktan sonra susuzluğun giderilmesi için su, yemek, aile fotoğrafları konur. (Ölenlerden biri çocuksa oyuncak da konur.) Kadife çiçekleri sunağı süsleyen ana bitkilerdir.



Tütsüler ve dualar ile sunak arındırılır. Meksika’daki geleneksel inanca göre aileler, ölmüş yakınlarının en sevdiği yemekleri sunağa getirirler. “Pan de muerto” - ölülerin ekmekleri, genellikle anason tohumu içerir. Ölüler Günü’nde, her saatte sokaklara, meydanlara dökülenler, iskelet gibi giyinip, yüzlerini kafatasına benzeterek boyarlar. Eğlence sırasında, ölülerine yakın olmak amacıyla, kabuklardan yapılmış kolyeler ve gürültü çıkaran objeler takarlar. Sokaklar, “papel pikado” - delinmiş kâğıtlarla süslenir. Rüzgârın da etkisi ile salınan kağıtlar hayatın kırılganlığını temsil eder.

Burning Man
Burning Man, Nevada’nın Black Rock Çölü’nde kurulmuş muazzam bir şehirde, yaklaşık 10 gün sürer. Festival sırasında sosyal medya kullanımı hiç hoş karşılanmaz. Burning Man’de zamanı herkes dilediği gibi kullanır. Geceyi yaşamak, gündüzün sıcağından korunmak adına daha akıllıca olabilir. Biletler pahalıdır çünkü her yıl, yine-yeniden, içinde enstalasyonlar, sanat arabaları, atölyeler bulunan bir şehir kurulur.

Burning Man aşktır, çılgınlıktır, sınırları zorlamaktır, çöküştür, diriliştir... Hangi niyetle giderseniz her şeyi size verecek olan büyülü bir yerdir. Bir eğlence ama aynı zamanda bir düşünce akımı olan Burning Man’de ortak ahlak kurallarına yer yoktur. Dışarıda çıplaklık olarak görülen, Burning Man’de doğal karşılanır. Para geçmez. Medeniyetten uzak gibi görünse de “farklı bir medeniyet” demek daha doğru olur: Değerlerin çok üstünde, herkesin kendine güvenli bir alan yarattığı bir ortam… Tabular tabu. Yargılamalar ise yargısız. Burada, insanların maskelerini düşürmelerine, kalplerini açmalarına, kendilerini özgür bırakmalarına izin verilir.



Her yıl sembolik olarak yakılan büyük bir ahşap adam figürü, etkinliğin başladığının işaretidir. Bunca özgürlüğün yanında, Burning Man’in, herkesin birbirine sonsuz saygı duyduğu ve altın kuralların yer aldığı bir ortam olduğunu da eklemek gerek.

Burning Man’de alt yapı yok. Çölün ortasındasınız, yemeğinizi suyunuzu ve barınağınızı gelmeden düşünmeniz gerek. Hiçbir şey satamazsınız veya satın alamazsınız. Doğanın korunması Burning Man’in ana ilkesidir. Sadece çöpünüzü değil, atık suları bile çölde bırakamazsınız. Ne giydiğiniz ya da ne yediğiniz, kampınızı nasıl düzenlediğiniz kendinizi ifade etmenin yollarıdır. Herkes çalışmaya, katkıda bulunmaya ve eğlenmeye davetlidir. Burning Man kamplarında piyano çalabilir, şiir okuyabilir, yemek yapabilir, dans edebilirsiniz. Herkes aynı anda hem katılımcı hem organizatör hem sanatçı hem de sanat eserinin kendisidir.

Harbin - Uluslararası Buz ve Kar Heykel Festivali
M.Ö 2200’lere dayanan tarihi ile Çin’in en büyük 8. kenti olan Harbin, Kuzeydoğu Çin’de bulunan, Sibirya’nın dondurucu rüzgârını alan, kışın -25 dereceye varan soğuk havası ile bir festivale ev sahipliği yapan bir kent. Kelime anlamı “balık ağlarını kurutmak için bir yer”dir. “Doğu’nun Moskova’sı”, “Doğu’nun Paris’i” gibi lakaplara, ayrıca “Buz Şehri” unvanına da sahip.


Harbin’de yaşayan balıkçılar, kolay sönmemesi için, mumları buzların içinde yakarlardı. Bu sunum zamanla bir sanat halini aldı. 19. Yüzyılda, buz ve kardan yapılan heykellerle bir festival yaratma fikri doğdu. İlk katılımcıları Çinlilerdi.

Festivalin açılışı resmî olarak 5 Ocak tarihinde gerçekleşir, hava elverdiği sürece de devam eder. Festival süresinde şehirdeki birçok parkta buz yürüyüş parkurları, kayak yarışmaları, soğuk nehirde yüzme yarışları ve buz feneri sergileri yer alır. Çinliler uzun yaşamanın sırrını, soğukta nehre girip yüzmeye dayandırdıklarından, kışın yapılan yüzme faaliyetleri önemlidir. Kış balıkçılığı, toplu düğün törenleri, defileler festivalin dikkati çeken diğer başlıklarından birkaçı. Festival, 60’lı yıllarda Çin Kültür Devrimi sırasında kesintiye uğrasa da 1980’lerden beri popülaritesini sürdürüyor.

Harbin Buz Festivali, 2001’de Heilongjiang’ın Uluslararası Kayak Festivali ile birleştirildi ve resmî olarak “Harbin Uluslararası Buz ve Kar Heykel Festivali” adını aldı. 2007 yılındaki festivalde, uzun yıllar Çin Ordusu’nda çalışan, yaralıların tedavisinde yöntemler geliştiren, tüberküloz hastalığının tedavisi için yenilikler yaratan Kanadalı Doktor Norman Bethune anısına dünyanın en büyük kar heykeli yapıldı. (250 metre uzunluğunda, 8,5 metre yüksekliğindeki heykel için 13.000 metreküp kar kullanıldı.) Kırk farklı ülkeden yüzlerce heykeltıraşın iş birliği ile yapılan “Romantic Feelling” adlı heykel, Guinness dünya rekoruna girmeye layık görüldü.

Kısa kısa
* Ortadoğu’nun en büyük Yoga Festivali” Negev Çölü’nün ortasında yapılır. İsrail’deki Karmiel Dans Festivali’ne dünyanın dört bir yanından dans severler ve dans grupları katılır.


* Adana bir festival şehridir, burada Altın Koza, Portakal Çiçeği, Çukurova Karikatür Festivali, Lezzet Festivali gerçekleştirilir.
* Peru’daki Takanakuy Festivali’nde herkes alanda istediği bir kişiyi seçer, o kişi de kabul ettiği takdirde dövüş gerçekleşebilir.
* Tayland’daki Songkran Festivali’nde insanlar etkinlik sırasında birbirlerini ıslatır. En ilginç olanı ise koca koca fillerin şehir merkezindeki insanların arasından geçmesi ve çevredekileri ıslatmasıdır.
* Güney Kore’de Boryeong Mud Festivali’nde insanlar, mineral açısından zengin olan çamur ile bulanırlar.
* İspanya’da düzenlenen Bebek Üzerinden Atlama Festivali 1620’den beri düzenlenen popüler bir etkinliktir.
* Avustralya’da düzenlenen Tunarama Festivali ülkenin orkinos endüstrisini tanıtmak amacıyla başladı. Günümüzde, ellerinde balıklarla dolaşan katılımcıları ile ilginç görüntülere tanık olmak mümkün.

Kaynakça:
https:www.bizevdeyokuz.com
https://blog.obilet.com
https://onedio.com
https://tomatina.es
https://www.bilgeustam.com
https://gezimanya.com
https://arkeofili.com
https://burningman.org
https://sözcü.com.tr