Efsanevi Türk Sinematek Derneği’nin kurucularından sinemacı, yazar ve şair Onat Kutlar bundan 25 yıl önce teröristler tarafından The Marmara Oteli’nin altındaki Opera Pastanesi’ne koyulan bir bombanın patlamasıyla hayatını kaybetmişti.
Sinematek’te Onat Kutlar’ın asistanlığını yapmıştım. Ustam ve hocam için onun 80. yaş gününde ONAT KUTLAR’A MEKTUP VAR adlı elliden fazla dostuna yazdırdığım mektuplardan oluşan bir kitap hazırladım.
Burada bu defa ölümünün 25. yılını anma gecesinde onun için yazdığım mektubu bulacaksınız.
“Sevgili Onat Bey,
Çok değer verdiğim yaşlı bir dostumun ‘Bizi anan son kişi hayatta oldukça, yaşamaya devam ederiz’ sözünü kulağıma küpe yapmıştım. Bu sözden yola çıkarak 80’inci yaş gününüzde çok sayıda dostunuzla birlikte sizin için bir kitap hazırladım.
O kitapta kuzeniniz Akten Köylüoğlu’ndan, Yaşar Kemal, Ülkü Tamer, Can Yücel, Sennur Sezer gibi artık aramızda olmayan can dostlarınızdan, yaşamınız boyunca emek verdiğiniz kurumlarda birlikte çalıştığınız pek çok genç arkadaşınıza kadar herkes size duydukları derin hasreti dile getirdi.
Biz, yani dostlarınız sizi her vesileyle ve hep hasretle anmaya devam ediyoruz. Aramızdan ayrılışından çeyrek asır sonra dahi varlığıyla hala bu kadar canlı ve bizlerle birlikte olmaya devam eden kaç eski dost vardır bilemiyorum.
Sizinle vedalaşalı 25 yıl oldu. Bu çok uzun bir zaman. Ülke maalesef, sizi bizden koparıp götüren bombanın benzerlerinden daha pek çoğuna maruz kaldı. Her bombayla sayısız insan, genç yaşlı, çoluk çocuk sevenlerinden koparılıp götürüldü. Şiddet yıllardır bir hastalık gibi toplumun kılcal damarlarına işlemeye devam ediyor ve hayatımızın her katmanına yayılıyor. Kadınlar, gençler, farklı düşünen herkes, toplumun bütün ‘ötekileri’ bu şiddetten nasiplerini alıyor.
Size yirmi beş yılın ardından güzel haberler de vermek isterim. Gazo’yla Mazlum sinema ve eğitim alanlarında çalışmalarını başarıyla sürdürüyorlar. Üstelik sizi dede bile yaptılar. Sevgili Filiz bütün pozitif enerjisi ve azmiyle tiyatro alanında çalışmalarını sürdürüyor. İnanmayacaksınız ama Göçmen sevgilisi 70’likle helâlleşti, bir daha dönmemecesine ona veda etti. Ama bence en güzel haber Sinematek’in 1 numaralı üyesi Jak Şalom’dan geldi. Jak Fransa’da emekli olduktan sonra Türkiye’ye döndü ve Kadıköy Belediyesi’nin çatısı altında her zamanki çalışkanlığı ve azmiyle yeni bir Sinematek Derneği kuruluş çalışmalarını başlattı ve sürdürüyor. Sizin adınızı da bir salona vereceklerdir, eminim.
Sizin önce 60’larda Sinematek çalışmalarınızla, sonra da İKSV çatısı altında 80’lerde hep birlikte ülkemizde yaymaya çalıştığımız, ülkenin çeşitli köşelerine savrulan sinema sevgisinin tohumları artık filizlerini veriyor. Şimdi onların meyvelerini topluyoruz. Bugün ülkede 30 tane ulusal, 11 tane de uluslararası film festivali düzenlenmekte.
Sinema Günleri adıyla başlattığımız İstanbul Film Festivali’ne gelince, o artık rüştünü ispat edip dünyada festivaller arenasında adından saygıyla söz ettiren önemli bir sinema etkinliği oldu. İlk yılında hep birlikte rezervasyon zarfı zımbalayarak sabahladığımız geceler unutulur gibi değil. Çok emek verdik, onunla ne kadar iftihar etsek azdır.
Bu mektubu başka bir bilgenin deyişiyle bitirmek istiyorum: İnsan sizin gibileri ancak kendi öldüğünde yitirebilir. Biz yaşadıkça siz de bizler için var olmaya devam edeceksiniz.
Hayatlarımıza kattığınız her şey için size yeniden içtenlikle teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle.”
ONAT KUTLAR’IN ÖLÜMÜNÜN 25. YILDÖNÜMÜ
SÜREYYA OPERASI, 12 Ocak 2020, 20:30
Onat Kutlar kimdi
Şair- yazar Onat Kutlar Gaziantepli bir ailenin çocuğu olarak 25 Ocak 1936’da Alanya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gaziantep’te tamamladıktan sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Mimarlık bölümünde bir yıl okuduktan sonra İÜ Hukuk Fakültesi’ne girdi. Hukuk Fakültesi’ni son sınıfta terk ederek Paris’e gitti. Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe bölümüne bir müddet devam etti (1961-62).
Dönüşünde çocuk dergisi Doğan Kardeş’te Yazı İşleri Müdürü olarak çalıştı (1963-65). Kurucuları arasında olduğu Türk Sinematek Derneği’ni (1965-76) ve Yeni Sinema dergisini yönetti (1966-70). Kültür Bakanlığı’na bağlı İstanbul Film Yapım ve Gösterim Merkezi’ni kurdu ve iki yıl yönetti (1978-79).
İstanbul Film Festivali’nin kurucularından biri olarak ölümüne kadar festivalin Düzenleme Kurulu ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) Yönetim ve İcra Kurulu üyeliğini yaptı (1982-1995). 1985’te 35. Berlin Film Festivali uluslararası jürisinde Türkiye’yi temsil etti. 1996’dan bu yana İstanbul Film Festivali’nde, anısına özel bir ödül verilmektedir.
Ömer Kavur ile Yusuf ile Kenan (1978), Ali Özgentürk ile Hazal (1979), Atıf Yılmaz ile Delikan (1980), Şahin Gök ile Kurban Olurum (1980) ve Erden Kıral ile Hakkâri’de Bir Mevsim (1981) filmlerinin senaryolarını yazdı.
İstanbul’un ilk sanat filmleri sineması olan Alkazar’ın kurucularından oldu.
Türk Sinematek çalışmaları nedeniyle Polonya Kültür Nişanı (1975) ve Fransa “L’ordre des Arts et des Lettres” nişanıyla ödüllendirildi (1994).
30 Aralık 1994’te Taksim’deki The Marmara otelinin pastanesine bırakılan bir bombanın patlamasıyla ağır yaralandı, on iki gün yaşam mücadelesi verdikten sonra hayata gözlerini yumdu (11 Ocak 1995).