Umut konulu eserler her zaman yüreğe dokunur. İsrail’de “Yüksek Umutlar” adlı heykel, hele bir de Türk sanatçısı KADRİYE İNAL’ın eseri ise heyecanlanmamak mümkün mü? 

Kadriye İnal’ın eserleri figüratif heykellerden oluşuyor. Sanatçı kendini ve toplumsal sorunları bu yolla ifade ediyor. Kamusal alan projelerinden biri olan Yüksek Umutlar 2020 yılında İsrail’de yerini buldu.

İsrail’de Türk Sanatçı Kadriye İnal’ın eseri umut veriyor…

Her insan ve her ülke için umut mutlaka olmalıdır. İsrail’in millî marşının adı, “Umut”. Sanatçı Kadriye İnal’ın “Yüksek Umutlar “adını verdiği eseri, İsrail’deki “Umut Bahçeleri” parkına çok yakıştı. Yerleştirileceği bölgenin ismini hiç bilmeden sanatçının heykeli proje halinde umut konusu ve “yüksek umutlar” adıyla hazırdı. Kadriye İnal, kendisinden bir eseriyle katılması istendiği zaman projelerinden birkaç seçenek sundu; ancak gönlünden geçeni de belirtti. Tercihi memnuniyetle kabul edildi.


Yüksek Umutlar

Söyleşiyi Tel-Aviv’den İstanbul’a bir köprü kurarak internet üzerinden yaptık. İçten, hakiki, samimi kişiliği sayesinde birbirimizi çoktandır tanıyormuşçasına sohbetimiz su gibi aktı.

Türk sanatçısı Kadriye İnal’ın “Yüksek Umutlar” adlı heykelinin İsrail’de “Ganei Tikva - Umut Bahçeleri” bölgesinde nasıl yer aldığı oldukça ilgi çekici.

Eserimin adı ile mekânın adı tamamen tesadüf. İnanılmaz bir şey. Bu heykel, projelerimden sadece bir tanesiydi. İsrail’de sanat buluşmaları organize eden Adam Katz, Umut Bahçeleri’nin yer aldığı bölgenin belediyesi ile sanatçılar arasında bir köprü vazifesi gördü. Sempozyumlar, farklı uluslarla birlikte çalışmaya ve dolayısıyla kültürlerin kaynaşmasına olanak veriyor. “Uluslararası Ganei Tikva Sempozyumu”na davet edilmek beni çok mutlu etti. Umut eden bir çocuğun heykelini yapmak istiyordum. Yeni başlangıçları simgeleyen bir şey. Yeniliğe umutla başlamak gibi… Umut bazen tutunabileceğiniz tek gerçek olabilir. Umudu sizin yaşamanız lazım. Bununla ilgili yaptım heykeli. Başka projelerimin arasında içimden bu eserimi yapmak geldi. Ben İsrail’deyken öğrendim yer alacağı mekânın adının “Umut Bahçeleri” olduğunu. Oldukça şaşırdım ve çok mutlu oldum çünkü heykelim yerini buldu.

Kadriye İnal, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kişisel sergilere, Amerika ve Almanya’da karma sergilere ve ayrıca çeşitli sempozyumlara katıldı. İsrail’e uluslararası sempozyum için davet edildi. Türkiye dışında, bilmediği bir yerde projesini gerçekleştirmek değişik bir deneyim olmalıydı.

Bu sayede ilk defa İsrail’i ziyaret etme fırsatı buldum. Bu proje için toplam beş sanatçı bir araya geldik. Uluslararası bir organizasyondu. Fransa, Romanya ve Türkiye’den birer ve İsrail’den iki sanatçı olmak üzere toplam beş sanatçı katıldık. Fransız sanatçı Hint asıllıydı. Tam bir kültür kaynaşması oldu. Özgün projelerimizi gerçekleştirdik. Heykelleri belediyenin sağladığı bir arazide yaptık. Okul ve kütüphane arasındaki açık alanda çalıştık. Ziyaretçilere, halka açık herkesin görebileceği bir yerde...

Bir ay süresince eserlerimizi yarattık. Pandemi sürecinin başlangıcına yani umudun en çok gerektiği zamana denk geldi. “Umut” projesi bize umut oldu. Biz sanatçılar duygusalız, severiz böyle şeyleri düşünmeyi. O yüzden benim için çok şey ifade ediyor pandeminin tam da böyle bir zamana rastlaması.


Geçtiğimiz sene pandemi ilan edildiğinde ve İsrail kapanmaya gittiğinde oradaydık. Korku, dehşet, bilinmezlik tam son haftamıza denk geldi. Endişe içinde buluştuk. Projeyi bitirebildik, her şeye rağmen. Dünya Sağlık Örgütü önceden uyarmıştı ama henüz ciddiye alınmıyordu. Eserlerimizi yarattıktan sonra tam da döneceğimiz tarihte uçaklarda gidiş gelişler azaldı. Benim dönüş uçağım bir kaç kez ertelendi. Romanyalı sanatçının uçuşu ise iptal oldu. Fransız sanatçı ise durumu tam anlayamadığından uçak tarihini değiştirmeyince dönemedi ve İsrail’de kaldı. Anlayacağınız bayağı heyecanlı zamanlar geçirdik. Türkiye’ye döndüğümde ilk Covid 19 vakası ortaya çıktı ve Korona virüsünün varlığı kabul edildi. Heykel monte edildiğinde pandemi yüzünden İsrail’de bulunamadığımdan henüz yerinde göremedim.

Sanatçı, kendini sanat yoluyla erken yaşlardan itibaren ifade etmeye başladı.

Küçük yaşlarda kendimi keşfetmeye başlayınca sanat yeteneğimi de keşfettim. Resim yapmayı çok severdim. Yeteneğimi keşfedince peşini hiç bırakmadım. Kendimi aramanın yolu resim yapmaktı ve bu keşif ilk olarak, beni ben yapan resim yoluyla oldu. Ailemde sanatçı yok, yani örnek aldığım biri olmadı. Bazı şeyler içgüdüsel oluyor. Su aktı, yatağını buldu.

Kimi insanlar içe kapanıktır, kendilerini ifade etme yolu sanattır. Bu benim bir parçam. Ben şanslıydım, çünkü erken yaşlarda keşfettim yeteneğimi ve kendimi böyle ifade ettim. Hepimizin bir ifade şekli var, benimkisi somutlaştırdığım sanata dönüştürdüğüm, ürün çıkardığım bir süreç. Yaşama biçimiyle de kendinizi ifade edebilirsiniz. Resim ve desen çalışmaya müzeye giderdim. Resim hayatın içinde ama heykel daha uzak. O yüzden heykelle ilgili hayalim yoktu. Çamurdan bir model yaptığımda, “Tamam, benim yolum budur” dedim. Heykele başlamam böyle çarpıcı tesadüflerle oldu. Daha sonra, 9 Eylül Üniversitesi’nde güzel sanatlar heykel bölümünde eğitim aldım.



Kadriye İnal’ın eserleri, özellikle kadınlarla ilgili olanlar, toplumsal gerçekleri olanca gücüyle yüzümüze vuruyor, hatırlatıyor.

Figürlerimin cinsiyeti çoğunlukla kadın. Heykellerimin temelinde insan hak ve özgürlükleri ve bunlara yapılmış ihlaller var. Kadınlar cinsiyetlerinden ötürü farklı muamele görüyorlar. Baskılar, verilen mücadeleler derin izler bırakıyor. Haksız durumlar, yasalar, cinsiyet eşitsizliği var. Haksızlıklar varsa Kadriye olarak deneyimlediğim şeyler üzerinden yola çıkıyorum. Genelde toplumların çoğunda susma var. Ben fizikselden ziyade zihinsel ve duygusal şiddete odaklanıyorum. Suç işleyenlerin yetişirken dışarıdan aldıkları arızalar var. İnsanlar sosyal varlıklar, o yüzden dışarıdan gelen etkiler çok önemli. Ruhumuzu nasıl eğittiler, kendimizi nasıl var ettik, birbirimize nasıl davranıyoruz? Kendi ülkemde büyürken farklı muameleler olurdu, şimdi de bu böyle. Cinsiyetten dolayı farklı şeylerle mücadele etmek zorunda kaldık. Bunlar kişiliğimizi etkileyerek derin izler bıraktı. Sanatçı olarak benim odaklandığım konular bunlar.

Bir ay süreyle evden uzakta, başka bir kültürde İsrail’de proje gerçekleştirme anlamlı bir deneyim olmalıydı.

Yoğun çalıştığımız için Tel-Aviv’in merkezini sık ziyaret edemedik. Oraya gittiğimde başka bir evrene girmiş gibi oldum, hatta uzaya gitmiş gibi oldum. Tel-Aviv’in dinamizmi harika. Çok memnun kaldım, evden kopmadığımı hissettim. Sıcakkanlılık, Akdeniz insanı yakınlığını buldum. Karanlık duygular gelmedi. Tel-Aviv kozmopolit ve çok dinamik. İnsanlar güler yüzlü. Önyargım zaten yoktu ve hiç yabancılık çekmedim. Şabat gecelerine katıldım, çok keyifliydi. Geleneklerine bağlı olmaları çok hissediliyor. Pandemide yeni sorgulamalar ve aileye dönüş oldu. Sizi mutlu eden şey mutlu bir aile sofrası. Bu anlar sizin hatırlayıp mutlu edecek şeyler. Aile ile geçirilen zamanlar diri tutuyor. Kadınlar İsrail’de güçlü, bu benim hoşuma gitti. Yeterince hakkını verip dolaşamadım, çünkü pandemiden başka, bir de yağmurlar yağdı. Tekrar ziyaret etmeyi çok isterim.

Sanatçıların hassas kalpleriyle gerçekleştirdikleri eserler güçlüdür. İnsanların problemlerinde yalnız olmadıklarını anlatırlar, yeni başlangıçlar için umut verirler. Kadriye İnal’ın eserinin tüm insanlığa “yüksek umutlar” olması dileğiyle...