SÖYLEŞİ - Yusuf Tolga Ünker*

Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde yaşayan Haham Julia Margolis ile ilginç ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
SSCB, Moskova’da doğdum, 12 yaşındayken ailemle İsrail’e taşındım. Geleneksel bir Yahudi evinde büyüdüm. Çocukluk dönemim boyunca, önemli bir değer olan, insanların farklılıklarını ve farklı görüşleri kabul etmeyi öğrenerek yetiştirildim. Bugüne kadar insanlar bana bir kadının neden Haham olamayacağını söyleyip durdular. Bu yorumlara cevap olarak: “Fikrinizi paylaştığınız için teşekkürler” derim ve uzaklaşırım. Çünkü tartışarak kimsenin fikrini değiştiremezsiniz, ama insanlar bir şeyi deneyimlediklerinde farkı görürler. Hatırlıyorum, eskiden bu yana insanlar, yönettiğim törenlerde, “O kadar da kötü değil. Aslında ne dediğinin farkındasın” diyebiliyorlar.
Reform Yahudilik’ten olanlar arasından bile hala “Daha önce hiç kadın bir haham görmemiştim. Gördüğüm ilk kadın haham sizsiniz” diyen insanlar oluyor. Ve tabii ki, her zaman karşıma çıkan, “Haham olmak için çok genç değil misin? Bir haham ile evli olmadığından emin misin?” soruları… Şu ana kadar duyduğum en iyisi şuydu; birine kartvizitimi verdiğimde önümde durdu ve kartı okuyup dedi ki: “Bu mümkün değil.” Güldüm ve “Umarım gördüğün son kadın haham olmam” dedim.
Önüme çıkan zorluklardan biri, düğünleri veya cenazeleri yönetmek için kabul edilmek oluyor. İnsanlar genellikle, “Babam gelenekçiydi. Cenazesini bir kadın haham nasıl yönetebilir?” diyor, ya da satır aralarında: “Fotoğraflarımızda sakallı gerçek bir haham istiyoruz” gibi şeyler söyleyebiliyorlar. Bu gibi durumlarda Reform Yahudilik hareketinin desteğine sahip olmak harika bir şey. Sağlam duruşun insanların uyum sağlamasına yardımcı olduğuna inanıyorum. Başkanım, cemaatlere: “Haham Margolis bir hahamdır ve cenazeyi o yapacak” der. Ama ne yazık ki, 21. yüzyılda olmadığı sanılan zorluklar hala varlar.

Aileniz Ortodoks Yahudi mi? Dinî geçmişinizden bahsedebilir misiniz?
İki ebeveynim de Yahudi; dinler arası evlilik yapmamışlar. Ailemin bana, ebeveynlerin çocuklarına verebileceği en büyük hediyelerden birini verdiğini hissediyorum: Denemeye ve hayal kurmaya cüret etme cesareti. Annem, kalbinizin sizi doğru yaşam yoluna götüreceğinin mükemmel bir örneğidir. Üniversite kariyerine teknoloji alanında başladı ama istediği bu değildi. Ancak bir yıl sonra gözyaşları içinde ailesine geldi ve kalbi ve zihni beşerî bilimleri öğrenmek istediği için teknik şeyleri öğrenemediğini söylemişti. Aynı şeyleri ben de yaşadım. Matematikte, biyolojide ya da kimyada hiçbir zaman iyi olmadım ama her zaman Tevrat çalışmalarına, tarih, edebiyat ve sanata tutkum vardı. İsrail’deki askerliğimin son aylarında, hatırlıyorum, liseden bazı sınıf arkadaşlarım sormuşlardı: “Şimdi ne okuyacaksın?” “Yahudi tarihi ve dini” dedim. “Ama o alanda çok para kazanılmıyor ve ayrıca okulda iyi notlar aldın, seni zengin edecek bir şey istemiyor musun?” şeklinde karşılık vermişlerdi.

Ailenizin Holokost ile bir bağı var mı? Bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Ailemin iki tarafından da büyük büyük babalarım ve annelerim Şoa’da Almanlar tarafından öldürüldü. Bu, ailemin her gün yüzleştiği bir şey.


Haham olmaya nasıl karar verdiniz? Hangi mezheptensiniz?
Hahamhane kapılarının kadınlara açılması, büyük ölçüde Kadın Kurtuluş Hareketi’nin bir sonucuydu… Ve bu, Yahudilik için kuşkusuz bir gelişme. Bu açıdan rol modellerimin izinden gitmeye çalışıyorum: Sarah, Rivka, Rahel ve Lea. Ayrıca zamanımıza daha yakın olan Regina Jonas - 1935’te Almanya’da görevlendirilen ve 1944’te Auschwitz’de trajik bir şekilde öldürülen ilk kadın hahamdı. Ayrıca kendi annem Haham Rubinstein’ı benim için kişisel bir rol model olarak görüyorum. Ben ilerici bir harekete aitim. Kadın erkek eşitliğini sağlayan bir hareket.
Ataerkil Yahudi geleneği düşünülünce, Yahudi bir kadının, diğer şeylerin yanı sıra çocuk sahibi olmak ve kocasına Tevrat’ı inceleme fırsatı vermek olan görevini bilmesi gerekir. Asıl soru şudur ki: Kocasına Tevrat’ı inceleme fırsatı vermek ne demektir? Bu genellikle, kocasının öğrenmeye ve öğretmeye devam edebilmesi ve çocuk bakımı, ev bakımı, yemek hazırlama veya aileyi beslemek için ekmek alma gibi uğraşılarla “dikkati dağılmaması” için ailesini desteklemesi anlamına gelir.
Bugün çoğu kişi kendilerinin özgür ve modern bir toplumda yaşadığını düşünüyor. Kadınların, eskiden yalnızca erkeklerin yaptığı işleri yapması ve hatta erkeklerin domine ettiği alanlarda büyük başarılar kazanması normalleşti. Hatta Alman Şansölyesi Angela Merkel gibi kadın liderlerimiz var. Çoğu erkek ya da kadın bugünlerde bu tür bireylere ikinci bir düşünce vermiyor - FAKAT bir kadın Haham’ın bir Shul’da bir hizmete liderlik etmek için Bima’ya (minber) çıkmasına izin verin - sinagogun belirli bölgelerinde havayı bir bıçakla kesebilirsiniz. Bazı alanlar (21. yüzyılda) hala sınırların dışında, hatta bir kadının bir erkekle eşit düzeyde olabileceğini düşünmesi bile tabu.


Bir kadın din
î lider olarak kendinizi nasıl görmektesiniz?
Bir kadın olarak haham olmak benim için özünde, bir öğretmen veya eğitimci olmak demektir. Ancak aynı zamanda bir “Haham” unvanı Tevrat’ta bile yer almıyor ve dahası, Ortodoks Yahudi hareketine göre bir kadının haham olamayacağını biliyoruz. Buna rağmen kadınların halacha - dinî hukuk öğrenmelerine karşı bir yasak yok.
Şanslıyım ki, liberal bir hareket içinde yetiştirildim ve bu sayede karşınızda durmama ve toplumda eşit bir üye gibi hissetmeme izin veriliyor.
Kadın hahamlara neden ihtiyacımız var sorusunu sorduğumuzda, aynı zamanda neden kadın avukatlara ihtiyacımız var, ya da neden kadın doktorlara ihtiyacımız olduğunu da anlamamız gerekiyor. İngiltere’de sadece 100 yıl önce parlamentonun, kadın doktorların veya hemen hemen kadın profesyonellerin herhangi bir açıdan var olmasını bile saçma bulduğunu anlamamız gerekiyor. Bugün elbette bazı savaşlar kazanılmışken - bu profesyonel kadınlar hemen hemen çoğu Batı toplumunda kabul ediliyor ve saygı görüyor -fakat savaş henüz bitmedi- kesinlikle daha kazanılmadı ve buna kadın Hahamlar da dâhil.
Bütün Yahudiler ve Yahudi olmayan pek çok kişi, Yahudi milletinin içinden geldiği köleliğin, milletimizin maruz kaldığı zulmün ve bundan kurtulmak için verdikleri mücadelenin çok iyi farkındadır. Mısır’dan ayrıldıktan sonra Yahudiler, hayatlarında bir yön bulmaya, vaat edilmiş toprakları bulmaya çalışırken uzun yıllar kayboldular. Gerçekten de zulümden kurtulmak başka, kendi yolunu bulmak başkadır. Hepimizin (hem bireyler hem de kolektif topluluklar olarak) belirli deneyimlerden geçmemiz ve aynı derslerin çoğunu öğrenmemiz gerektiğine dair derin bir toplu his var. 


İnsanları bir araya getiren etkinlikler düzenliyor musunuz?
Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Kutsal Güney Afrika Dinî Eşitlik ve Çeşitlilik merkezinin başkanıyım.
Dinî liderler arasındaki diyaloğun hayati olduğuna inanıyorum.

Kadın haham olmak konusunda zorluklarla karşılaşıyor musunuz?
Yahudi cemaatinin kadın hahamların getirdiği hediyeler açısından zengin olduğunu düşünüyorum. Bence böylece önceki liderlik modellerini yeniden düşünmeyi öğrendik. Ortaklığın, ağ oluşturmanın ve ilişkiler kurmanın hiyerarşinin yerini almasını gerçekten mümkün kıldık ki bu gerçekten sinagogların eskiden olduğu halidir. Önceden bahsettiğim örneklerde haham olmak ile ilgili başkalarının “Böyle olması gerekiyordu ve bu kadar” dedikleri doğru. Ama biliyorum ki, bu cemaate geldiğimde onlara karşı çok açıktım ve onlara şöyle söyledim: “Bakın, Ben sizin için Yahudi olmaya gelmedim. Hep birlikte Yahudi olmamızın yollarını önermek için buradayım.”
Yeni tanrısallık modellerini kabul etmeyi öğrendik. Tanrı’nın hem eril hem de dişil özellikleri bünyesinde barındırdığını bilmek teolojik olarak gerçekten önemlidir.

*Arş. Gör. Yusuf Tolga Ünker: Maltepe Üniversitesi GSF / Grafik Tasarımı Bölümü

Editörün Notu: Reformist Yahudilik ABD, Avrupa ve diğer bazı ülkelerde fark edilir bir ölçüde kabul görmekle birlikte, Osmanlı-Türk Yahudi Toplumu tarihi boyunca, Sefarad-Ortodoks Yahudiliği benimsemiştir.